Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Yaşanmış öykülerin türküleri: Ender Balkır - "Harput"

Yaşanmış öykülerin türküleri: Ender Balkır - "Harput"

01 Mayıs 2017 - 01:05
“Harput” albümünün fikri Tuncel Kurtiz’in Kaz Dağlarındaki evinde, bir dost meclisinde Ender Balkır bu türküleri söylemeye başlayınca kendiliğinden ortaya çıkmış
Hep pop müzikte konsept albümler yapılacak değil ya. Bir konsept albüm de Türk halk müziğinden geldi. Halk müziğinin genç kuşağında adını kabul ettirmiş isimlerden biri olan Ender Balkır’ın üçüncü albümü “Harput”, geçtiğimiz günlerde Kalan Müzik etiketiyle yayımlandı. Adından da belli olduğu üzere albümde albüm tamamen Harput (Elazığ) türkülerinden oluşuyor.
 
Bu kadar zengin, çok renkli, çok çeşitli müzikal birikimi olan bir ülkede gönül istiyor ki ana akım medya da her müzik türüne aynı ölçüde kıymet versin. Ama öyle olmuyor işte. Göz önünde olanlar ve olmayanlar var. Halk müziği kotasını Ceylan, Mustafa Topaloğlu gibi isimlerin klipleriyle doldurmaya çalışan televizyon kanalları bir yanda, Ender Balkır gibi gerçek halk müziği temsilcileri bir yana.
 
Bakınız bu albüm çok kıymetli bir albümdür. Ciddi bir arşiv çalışması, bir belgedir aynı zamanda. Bir yörenin, bir kültürün binlerce yıllık birikimini bugüne taşımak, geleceğe aktarmaktır. Balkır halihazırda sahneye de çıkan, yani hayatını müzikle geçindiren bir müzisyen. Pekala bir iki ticari şarkı bulup günü kurtarabilir, kazancını fersah fersah katlayabilirdi. Ama o, doğup büyüdüğü toprakların müziğine sahip çıkmayı tercih etmiş ki sadece bunun için bile alkışı hak ediyor.
 
“Harput” albümünün fikri, geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz oyuncu Tuncel Kurtiz’in Kaz Dağlarındaki evinde, bir dost meclisinde Ender Balkır bu türküleri söylemeye başlayınca kendiliğinden ortaya çıkmış. Tunceli Mazgirt’te doğan ve çocukluğunda babasının söylediği Harput türküleriyle büyüyen Ender, çok iyi bildiği bu türküleri bir albümde toplamaya o gün karar vermiş.
 
 
Repertuvar bir araya getirilmiş, usta müzisyenler stüdyoya girmiş ve 20 Harput türküsünden oluşan “Harput” albümü Yaşar Erdoğan ve Engin Arslan’ın müzik yönetmenliğinde hayata geçirilmiş. 
Çocukluğumun bir dönemini geçirdiğim Elazığ’ın bir ilçesi olan Harput aslında bir şehrin ilçesi olmasının çok ötesinde tek başına bir kimliği, kendine has bir dokusu, coğrafyası ve kültürü olan bir belde. Zaman zaman bir sayfiye yerine gider gibi çıktığımız (çıkılırdı çünkü, Elazığ’a göre yüksekti rakımı) Harput’u o vakit bu vakit hiç görmemiş olsam da çocukluğumun hatıraları arasında büyülü, efsunlu bir yer olarak kalmıştır hep. O yüzden bu albüm başka türlü dokundu yüreğime. Farklı inanış, farklı yaşam biçimlerinden olsa da aynı coğrafyayı paylaşan insanların hayatlarına, aşklarına, duygularına dair yaktığı türkülere başka türlü bir heyecanla kulak kabarttım.
 
Başından sonuna ince işçilik, tertemiz icralar ve Ender Balkır’ın otantik ağızla, yer yer çatallı ama bir o kadar da acısı sahici sesiyle hayat verdiği türküler… Sırma saçlı Ermeni kızı Ahçik’i, “bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır” diyecek kadar dertlenmiş aşığı, “gerdanı beyaz, süslü” Necibe’yi, Hafo’ya sevdalanmış Şevki’yi, Koğeng’i, Yığıki’yi, İsfahan’ı anlatan türküler… Kim bilir vakitlerden hangi vakit yaşamış insanlar, yaşanmış öyküler…
 
Uzun yıllar sonra bile değerini yitirmeyecek, aksine değer kazanacak bir albüm bu. Kıymetini bilmek, arşive koymak lazım.