Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Un var, yağ var, şeker var - What da dunk- "WDF 1"

Un var, yağ var, şeker var - What da dunk- "WDF 1"

22 Ocak 2018 - 12:01
Mekanikle dijital arasına sıkışıp kalmış müzik sektörü, müzik pazarlama stratejileri açısından da en dağınık günlerini yaşıyor. İleride bugünleri anlatırken albümler için “şu tarihte piyasaya çıkmıştır” gibi kesin ifadeler kullanmayacağız.

Sözgelimi What Da Funk albümünün ilk promosyonu 2017 Ağustos ayında yapıldı. Grubun Zeytinli Rock Festivali’nin açılışını yapacağı haberi albüm haberiyle birlikte servis edildi. Sonra albüm Eylül ayında Arpej Yapım etiketiyle sadece Apple nahiyesinde servis edildi. Mekanik baskı yılsonunda, albüm tanıtım gecesi ise Ocak 2018’de yapıldı. Şu an albüm bütün dijital platformlarda bulunabiliyor. Bu durumda artık “piyasaya” çıkmış olduğunu söyleyebiliriz sanırım.

What Da Funk, adındaki ironiden anlaşılabileceği üzere funk, soul ve caz ekollerini bugünün anlayışıyla harmanlayan, dünyada “neo soul” diye de adlandırılan bir türün Türkiye temsilcisi olma niyetiyle, Anıl ve Batu Şallıel kardeşler tarafından kurulmuş bir grup. Grubun kadrosu Şallıel kardeşlerin yanı sıra Koray Üsgülen, Tolga Şanlı, Deniz Beydili, Cengiz Tural, Duygu Tarhan ve Ebu Yeniyol’dan oluşuyor. Bu albümde ise tıpkı sahne performanslarında olduğu gibi What Da Funk’a geniş bir müzisyen kadrosu eşlik etmiş. Kimisi çalmış, kimisi de söylemiş.

 

 

Bu bakımdan albüm ilk bakışta epeyce iddialı görünüyor. Buray, Simge Sağın, İrem Derici, İrfan Özata gibi yakın dönemin popüler isimleri, yanı sıra Bedükler, Gülçin Ergüller, Gökçeler, Ferman Akgüller ve üstüne üstlük ölümünden önce yapılmış son kayıtlarından biri ile Harun Kolçak gibi isimleri görünce beklenti bir hayli yükseliyor. Dahası da var. Seçilen şarkıların büyük kısmı da pop tarihinin “hit” olmuş şarkıları. Kızılok’un “Yeter ki”sini, Sezen Aksu’nun “Adem Olan Anlar”ını, Moğollar’ın “Dinleyiverin Gari”sini filan farklı solistlerden ve “funk” kafasında dinlemek neden ilgi çekici olmasın ki?

Buraya kadar her şey tamam. Yani un var, yağ var, şeker var durumu. Mahmut Tuncer çıkıp sorsa yeri: “Ne duruyorsun? Helva yapsana!”

İşte nedenini bilemediğim bir şekilde o helva olmamış, olamamış. Bunun sebebini çok düşündüm, albümü tekrar tekrar dinledim ama bulamadım. Hem grubu oluşturan hem de gruba eşlik eden müzisyenlerin müzisyenlik vasıfları şüphe götürmüyor. Seçilen şarkılar ve hatta daha önce duymadığımız yeni şarkılar da hiç kötü değil. Ama başından sonuna dek albümü dinlerken bir an bile beni heyecanlandıran, yerimden kaldıran, “Vay!” dedirten bir şey olmadı. Her şey çok tekdüze akıyor, zaman zaman tempo iyiden iyiye düşüyor. Benzer bir şey, yıllar önce benzer bir konseptte yapılmış bir yeni nesil caz albümünü dinlerken de olmuştu.

Sanırım temel sorun, ister istemez parça parça, enstrüman enstrüman yapılan stüdyo kaydında grubun ve bu tarz müziğin sahnede yarattığı enerjinin albüme yansıtılamaması. Bu hem kayıt teknolojileriyle ilgili bir şey, hem de şarkıların düzenlemeleriyle. Misal, Barış Manço’nun “Aman Yavaş Aheste”si çok daha “funk”tır orijinal kaydında. Ona keza “Seyyah Oldum (Bir Dost Bulamadım)”ın Garo Mafyan düzenlemesiyle Ajda Pekkan versiyonu çok daha caz. Örnekler çoğaltılabilir.

Ben kendi adıma “İyisin”i, “Mecbursun”u, “Adem Olan Anlar”ı bu halleriyle duymak istemezdim. Buna karşın Harun Kolçak’ın artık sonsuzluktan yankılanan sesiyle albümü açan “İstersin”i, Buray’ın seslendirdiği “Yeter ki” ve gruba ait yeni üç şarkıdan biri olan “Kimliksizim”, albümün nispeten iyileri.

Popüler müzikte tekdüzeliğin hepimizi yeterince sıktığı bir dönemde neresinden baksanız farklı bu denemeyi her şeye rağmen önemsemek lazım. Bu albüm, konsepti itibarıyla da grubun adını duyurma işlevini yerine getirirse, eminim ki What Da Funk çok daha iyi işler yaparak yoluna devam edecektir.             

Etiketler: What Da Funk  WDF 1