Sahnenin özeti: Hakan Kartal - "The Entertainer"
1968 doğumlu Hakan Kartal’ın müzik tutkusu küçük yaşlarda başlamış. Hem alaylı hem okullu denebilecek bir müzisyen Hakan Kartal. Yıllar boyunca bir yandan dersler alarak müzik bilgisini arttırırken, bir yandan da sahneye çıkmış; sadece solistlik değil, şarkı yazarlığı, süpervizörlük ve aranjörlük de yapmış, reklam müzikleri bestelemiş. Profesyonel olarak müzikle ilgileniyorken bile eğitim almaya devam etmek için 24 yaşında konservatuar sınavlarına girmiş ve bir dönem ara verdiği eğitimini 1996 yılında tamamlamış.
‘90’lı yılların pop furyasında yayımlanmış bir de albümü var Hakan Kartal’ın. “Söylüyorum İşte” adını taşıyan bu albüm 1993 yılında piyasaya çıkmış ve Hakan (tek isim modası vardı o zamanlar tabii) müzik piyasasında dikkat çeken yeni isimlerden biri olmuştu. Ne ki sonrasında müziğe başka alanlarda ve sahnede devam ederken yeni bir albüm yayımlamadı. Hakan Kartal’ın ikinci albümü “The Entertainer”, geçtiğimiz günlerde Sekiz Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü.
Sahnede 50 farklı dilde şarkılar söyleyen, farklı ülkelerin müziklerini kendince yorumlayan Hakan Kartal’ın bu yeni albümü, adından da anlaşılacağı gibi, sahnede yaptıklarının kısa bir özeti gibi aslında. “Entertainer” kelimesi Türkçede “eğlendirici” gibi “hafif” bir anlam içerdiğinden midir nedir, tam olarak karşılığını bulamadı. Hangi sahne “sanatçı”mıza bu tabiri yakıştırsak, memnun olmaz sanırım. Değil ki kendine yakıştırsın ve hatta albümüne isim yapsın… Oysa hiç de hafife alınacak bir iş değildir “entertainer” olmak ve her sahneye çıkanın, şarkı söyleyenin de harcı değildir üstelik. Hakan Kartal’ı hiç sahnede izlemiş değilim; o yüzden albüm isminin ne çapta bir iddia taşıdığı konusunda bir fikrim yok henüz. Yine de hem kulağa hoş geldiğini, hem de merak uyandırıcı bir etki yarattığını söyleyebilirim.
Albüm elbette kusursuz değil. Bu tarz bir albümde daha ihtişamlı, daha kalabalık orkestralı, senfonik düzenlemeler duymak isterdim mesela ben kendi adıma. Bu bir (muhtemelen ekonomik) tercih belki ama bu haliyle düzenlemeler modern ve popüler de gelmiyor kulağa. ’80 ve ‘90’lar müzikal anlayışı (özellikle de ritimler) hâkim daha ziyade. Çok etkili olabilecek kapak fotoğrafları ise etkisiz bir tasarım ve özellikle şarkı künyelerindeki karmaşık yazı biçimleriyle oldukça baştan savma bir kartonet içerisinde kaybolup gidiyor. Öyle ki şarkı adlarını bile ayırt etmek zor.