Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Plaklar yine dönüyor
14 Aralık 2015 - 11:12
Yeni baskı plaklardaki özensizliğe bir tepki gibi doğan Rainbow45 Records Türkiye’de ikinci plak devrinin en temiz, en kıymetli işlerine imza atıyor ardı ardına
Son yıllarda plak satışları tüm dünyayla beraber Türkiye’de de yükselen bir ivme gösteriyor. Nasıl ki film seyretmenin en güzel yolu sinemaya gitmek, okumanın en güzel yolu bir kitabı eline almaksa, müzik dinlemenin en güzel yolunun da plaktan dinlemek olduğu gerçeği, değişen teknolojilere rağmen plakların tekrar hayatımıza girmesini sağlamış görünüyor. Analog ses kalitesi bir yana, fetiş bir obje olması, koleksiyon değeri ve ritüelleriyle plak başlı başına bir kültür.
 
Türkiye’de eski plakların zaten yıllardır var olan pazarına son yıllarda yeni baskı plaklar da eklendi. Yerli yabancı birçok plak satışa sunuldu, müzik marketler plaklar için reyonlar, raflar ayırmaya başladı. Ne yazık ki yerli baskıların büyük bir kısmı özensizdi. Kimi firma katalogundaki eski plakları yeniden basar, kimisi ise daha önce CD formatında yayımladığı albümleri plağa aktarırken kapağından kayıt kalitesine dek bir plakseverin plak sevme ve tercih etme nedenlerini genellikle göz ardı etti. Ben yine de kendi adıma sözgelimi bir “Ajda ‘90” albümünü plak formatında edinmekten her şeye rağmen mutluluk duydum. “Keşke daha özenli bir baskı yapılsaydı,” demekten geri kalmadan tabii.
 
Neyse ki o hayal ettiğimiz özenli baskıları yapabilen bir firma var artık. Rainbow45 Records Türkiye’de ikinci plak devrinin en temiz, en kıymetli işlerine imza atıyor ardı ardına.
 
 
Rainbow45 Records’ın 2009 yılında internet üzerinden plak satışıyla başlayan macerası, önce Kadıköy’de açılan aynı adlı plak dükkânıyla, ardından da plak yapımcılığı ile devam etmiş. İlk olarak 2013 yılında Nemrud’un “Ritual” albümünü plak formatında yayımlayan firma, 2014’de yine Nemrud’un “Journey Of The Shaman” ve Ringo Jets’in kendi adını taşıyan albümünü plak olarak bastı. 2015’de ise plakseverleri bayram ettirecek albümler ardı ardına geldi. Babazula’nun “34 Oto Sanayi” albümünden sonra, Türkçe müziğin gelmiş geçmiş en iyi ve en önemli albümlerinden biri olan Bülent Ortaçgil’in ilk albümü “Benimle Oynar mısın?” , tam 41 yıl sonra yeniden plak olarak Rainbow45 Records etiketiyle yayımlandı.
 
Elden geçirilmiş kaydı, yüksek ses kalitesi, açılır kapağı ve 180 gr baskısı ile kusursuz bu tıpkıbasım neresinden baksanız çok heyecan vericiydi. Meğer bu daha başlangıçmış. Daha önce sadece CD ve kaset formatlarında yayımlanmış Yavuz Çetin’in “İlk” albümü, Pinhani’nin “İnandığın Masallar” adlı ilk albümü ve yine Ortaçgil’in “Oyuna Devam”ı, benzer şekilde özenli baskılarla piyasaya sürüldü. İstanbul Calling serisinin üçüncü albümü ile devam eden Rainbow45 Records atağının son hamlesi ise Rebel Moves’un “All The Best” albümü oldu ki bu son albüm, daha önce yayımlanmamış ve ilk kez plak formatında yayımlanan bir albüm olarak ayrıca arşiv değeri taşıyor.
 
 
Bu plakların bu derece özenli piyasaya sürülmesinin ardında, müzik sektörü içerisinde müzisyenlik, menajerlik ve yapımcılık gibi her farklı cepheyi iyi bilen Afşin Akın’ın ve Rainbow45 Records’ın işletme ortağı Salih Karagöz’ün titizliği ve detaycılığı saklı şüphesiz.
 
Analog kaydedilmemiş bir albümü plak olarak basmanın bir esprisi olmadığını söyleyenler var. Ben aynı fikirde değilim. Plak sevmek sadece ses kalitesini sevmekten ibaret değildir çünkü. Zamana yenik düşmüş, çok çalınmaktan yıpranmış dahası zamanında yeterince kaliteli bir baskı yapılmadığı için ses kalitesi hiçbir zaman iyi olmamış bir dolu plak var evimde. Onlara da en az ses kalitesi iyi olanlar kadar kıymet veriyorum. Bir CD “deck”in içerisinde görünmeden çalan, küçücük kartonetleri ve plastik kapaklarıyla içindeki müziğin değerini eksilten CD’leri ise hiçbir zaman sevmedim. Plaklar gibi çizilmediklerine, kırılmadıklarına, hiç eskimediklerine, ses kalitelerinin kayıpsız olduğuna dair söylenenlerin koca bir yalan olduğunu da kısa sürede anlamıştık zaten.
 
Rainbow45 Records’ın müzik piyasasında fiziki satışların durma noktasına geldiği, müziğin bırakın dijital platformları filan bir yana, neredeyse sadece Youtube’dan dinlenir hale geldiği bir dönemde son derece büyük bir cesaretle, elini taşın altına koyarak yaptıklarını hiç hafife almayın. Dilerim bu plaklar, plak basmaya heveslenen ana akım müzik firmaları için de örnek olur. Yeri gelmişken, Avrupa Müzik’in Göksel, Teoman serileri, Sony Müzik’in Sıla, Mehmet Erdem plakları da hiç fena değil ama aynı firmaların ellerindeki geniş katalogdan eskiye dair bir şeyleri de plağa dökmelerini bekliyoruz.
 
 
Son olarak şunu da söyleyeyim ki yeni nesil plakların en büyük dezavantajı fiyatları. Bir yerli plak, bir dijital albümün hemen hemen 5-6 katı, bir CD’nin ise 3 katı fiyatına satılıyor çünkü. Yabancı plaklarda ise bu rakamlar bazen ikiyle çarpılabiliyor. Bunun başlıca sebebi, üretim maliyetlerinin yüksek olması ve Türkiye’de plak fabrikasının bulunmaması, plakların yurt dışında basılması. CD’ler ilk çıktığında da benzer bir durum vardı ama zamanla maliyetler makul fiyatlara indi. Umarım plaklar için de böyle olur.