Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Pınar Ayhan - "Duyuyor musun?"

Pınar Ayhan - "Duyuyor musun?"

12 Kasım 2012 - 07:11
2000 yılında Eurovision'da Türkiye'yi temsil eden Pınar Ayhan, ilk albümü "Duyuyor musun?"da İstanbul müzik piyasasına ve bu piyasanın bağlayıcı kurallarına kafa tutmuş
1990 yılında profesyonel müzik yaşantısına başlayan 1996 ve ’97 yıllarında Eurovision şarkı yarışması Türkiye finallerinde ikincilik kazanan ve 2000 yılında yarışmada Türkiye’yi temsil eden Pınar Ayhan nihayet ilk albümüyle karşımızda. Baha Müzik etiketiyle piyasaya sürülen “Duyuyor musun?” adlı bu albümde altı şarkı ve iki de farklı versiyon var.

Eurovision’un yanı sıra zaman zaman solist, zaman zaman da sunucu olarak yer aldığı televizyon programlarından da tanıdığımız Pınar Ayhan yıllardır müzik piyasasının içinde olmasına karşın oyunu kuralına göre oynamayan, ağır ve emin adımlarla ilerlemeyi tercih edenlerden. Şayet aksini düşünseydi bugüne dek hem çok sayıda albüm yapmış, hem de ciddi bir popülerlik yakalamış olabilirdi.

Albümde kendi söz ve bestelerinin yanı sıra, eşi Sühan Ayhan’ın da besteleri var. Bir şarkının sözlerini Ferhat Göçer yazmış, bir şarkı ise bir Celal Güzelses türküsünü olan “Bahçada Yeşil Çınar”ın yeni yorumu. Düzenlemelerde ise Ogün Dalka, Gökhan Över, Ali Tolga Demirtaş, Mete Artun ve Serhat Demirtaş’ın imzaları var. Halen Ankara’da yaşayan Pınar Ayhan, albümü de Ankaralı müzisyenlerle birlikte kotarmış ve adeta İstanbul müzik piyasasına ve bu piyasanın müzikal kriterlerine, bağlayıcı kurallarına kafa tutmuş. İyi de yapmış; zira nicedir pop piyasasında böylesi sıraya girmeyen işlere pek rastlanmıyor.

Latin esintilerinin Anadolu ritimlerine karıştığı, İspanyol gitarların caz akorlarıyla buluştuğu renkli bir müzik yelpazesinin içinden ayırt edilebilir ses rengi, notaların içini eksiksiz dolduran parlak tınısı ve düzgün şarkıcılık tekniğiyle ses veriyor Pınar Ayhan. Albümü başından sonuna dinleyip bitirdiğinizde bir kadife dokunuşu kalıyor kulaklarınızda; bağırıp çağırmıyor, ellerinizi havaya kaldırmaya zorlamıyor, dilinize yapışmak için taklalar atmıyor. Ve belki de bu yüzden bugüne değil de bir başka zamana aitmiş gibi duruyor. Bu bir avantaj da olabilir, (bugünün şartlarında) ne çare dezavantaj da.

Pınar Ayhan gibi kendi yağıyla kavrulan müzisyenlerin albümlerini ne zor şartlar altında bitirebildiklerini iyi bilmiyor olsaydım, bu zengin müzikal altyapıda keşke canlı davul kayıtları kullanılmış olsaydı diye düşünebilirdim. Bir de ben olsaydım, Türkiye’yi Eurovision şarkı yarışmasında temsil etmiş en iddiasız ama en güzel şarkılardan biri olan “Yorgunum Anla”yı, albümdeki bu çok farklı düzenlemesinin yanı sıra, orijinal haliyle; o sıcak ve kıvrak Latin düzenlemesiyle de kullanmayı tercih ederdim.

Bu çekinceler bir yana, Pınar Ayhan gibi bir ismin uzun yıllar sonra bile olsa bir albümle sesini ve müziğini çok daha fazla sayıda insana ulaştırabilmesi sevindirici. Umarım bu ilk albüm, bundan sonra uzun bir ara vermeksizin üretilecek nice yeni albümün habercisi olur.