Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | O bir "İzmirli": Esen Şeyda

O bir "İzmirli": Esen Şeyda

25 Ağustos 2015 - 01:08
Albümün, Yıldız Tilbe’nin ilk albümünü çağrıştırdığı söylenebilir. Hem müzikal açıdan hem de Esen Şeyda’nın sesi ve şarkı söyleme biçiminde Tilbe’nin erken dönemlerini hatırlatan tını nedeniyle
İzmir’de doğup büyüyen Esen Şeyda Özkulalı, ailesinin karşı çıkması üzerine konservatuara girememiş ama içindeki müzik tutkusu galip gelmiş ve lise eğitimi sonrası kendini sahnede bulmuş. Bir dönem İzmir Kent Orkestrası’nın solistliğini yapmış, Müfit Bayraşa’dan müzik dersleri almış, İzmir Büyükşehir Belediye Bandosu’nda hem solist hem de flütist olarak görev almış. Bir dönemse Türk pop müziğinin önemli isimlerinden biri olan Neco’ya sahnede eşlik etmiş. Halen devam eden bu süreçte, bir yandan da kendi şarkılarını yazmakta imiş. Esen Şeyda’nın kendi adını taşıyan ilk albümü 2015 Mart ayında Arpej Yapım etiketiyle yayımlandı.
 
Her ne kadar son yıllarda Türkiye müzik sektöründe ciddi bir kriz süregeliyor olsa da, sayısız yeni isim de ilk albümleriyle boy göstermeye çalışıyorlar. İşin doğası bu çünkü… Genç müzisyenler yetişiyor, üretim devam ediyor. Esen Şeyda da bunlardan biri. Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım sayısız deneyimden sonra, ürettiklerini bir albümle dinleyiciye sunmuş. Zaten bunu albümü dinlemeye başlayınca da anlıyorsunuz. Bir anlık hevesle ya da aceleyle yapılmış bir albüm değil bu. Buna karşın bir anda satış rekorları kıracak, kıyametler koparacak bir albüm de değil. Zaten sektörün bu şartlarında hangi ilk albüm bunu başarabilir ki?
 
Albümde söz ve müziği Esen Şeyda tarafından yazılmış 7 şarkı var. Düzenlemeleri ise Serkan Ölçer yapmış. Belli ki kayıtlar kısıtlı şartlarla yapılmış ama buna rağmen kolaya kaçılmamış. Bütün şarkılar akustik çalınıp söylenmiş. Bu bile tek başına alkışlanası bir çaba. Çünkü şarkılar tam da bunu isteyen türden şarkılar. Piyasadaki genel geçer pop algısının dışında, daha ziyade ‘90’ların o çok daha yaratıcı, söze de melodiye de çok daha fazla değer veren müzik anlayışı hâkim çünkü Esen Şeyda’nın bestelerinde.
 
Bu haliyle albümün, Yıldız Tilbe’nin ilk albümünü çağrıştırdığı da söylenebilir. Hem müzikal açıdan böyle bu, hem de Esen şeyda’nın sesi ve şarkı söyleme biçiminde Tilbe’nin erken dönemlerini hatırlatan bir tını var. Rahatsız edecek kadar benzer değil ama… Sadece anımsatacak kadar.
 
İlk klip şarkısı olarak seçilen ve albümün açılışında yer alan “Kopyam Yok”, bence albümün en zayıf şarkısı. Oysa “İçini Serin Tut”la çok daha etki bir çıkış yapılabilirmiş. Tek bir piyanoyla söylenmiş bu şarkı, bir klip ve biraz da destekle kolayca dillere dolanabilir. Albümdeki bir başka etkili aşk şarkısı olan “Beni Affet” ve caz tınıları taşıyan “Aşk Polisi” de heyecan verici şarkılar. İspanyol yürüyüşündeki “Saltanat Şehri”, bildik Fettah Can - Eflatun şarkıları çizgisinde. Yukarıda bahsi geçen ‘90’lar ekolüne en yakın duran şarkı ise hiç kuşkusuz “Mavi”. Bu şarkıda sözü ve melodisiyle tek başına etki yaratabilecekler arasında.
 
 
Albümün son şarkısı “İzmirli” ise alaturka melodisi ve eğlenceli sözleriyle ilk dinleyişte kulağa yer ediyor. Bu şarkı da ilk klip şarkısı olabilirmiş pekala.
 
Uzun zamandır bu kadar umut vaat eden bir ilk albüm dinlememiştim. Buna karşın Mart ayından bu yana Esen Şeyda isminin çok daha fazla duymamış olmamız olsa olsa strateji hatası olabilir. Albümün gerek ilk klibi, gerekse kapağı görsel açıdan dikkat çekmediği gibi, ters bir izlenim de yaratıyor. Ben ilk bakışta bir türkü albümü sanmıştım mesela. Klipte de olduğundan çok daha tecrübesiz görünen, kamerayı kullanmayı, vizöre bakmayı bilmeyen bir şarkıcı var.
 
Yine de henüz çok geç değil. Albümde Esen Şeyda’yı daha fazla tanıtacak, birden fazla dikkat çekici şarkı var. Bir stil değişikliği, daha özenli bir klip ve doğru seçilmiş bir şarkıyla devam edilirse, Esen Şeyda isminin hafızalara yer etmemesi için hiçbir sebep yok. En azından böylesi şarkılar yazan bir şarkı yazarı daha fazla şansı hak ediyor.