“Methiyeler” yılın en iyi albümlerinden olmaya aday
Onurr’un 2021 çıkışlı ikinci albümü “Ağlak Disko” epeyce ilgi gördü, beğenildi, sevildi. Yeni nesil pop müziğe yolunu gösteren işlerden biri olduğu da söylenebilir. Öte yandan Onurr’un şarkı yazarlığı ve düzenleme konusunda kendi çıtasını bir yerden alıp başka bir yere koyduğunu da gösteriyordu “Ağlak Disko”. Böyle pik noktaları tehlikelidir aslında, üreteni kendini aşmakla kendini tekrar etmek arasındaki sınırın çok geçirgen olduğu o yere bırakıverir. Geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle piyasaya çıkan yeni albümü “Methiyeler”, Onurr’un bu tehlikeyi kazasız belasız savuşturduğunu gösteriyor.
Kısa aralıklarla yayımlanan ilk iki tekli, “Seyran-ı Bela” ve “Hürmet”in peşi sıra albüm “Güya”nın klibiyle eşzamanlı olarak servis edildi. Toplamda 10 şarkı var ve tamamının söz, müzik ve düzenlemelerinde Onurr imzası taşıyor.
Bir yanda nicedir kendi dilini bulmuş, kabul de ettirmiş iyi bir şarkı yazarı, öte yanda güncel dünya müziğinin trendlerini yerel müziğin kadim kodlarıyla birleştirebilen bir aranjör var. Bunun en belirgin ve en çarpıcı örneği “Derbeder” adlı şarkı. Keşke Onurr bu şarkıyı söylerken de kendi gibi kalıp o çok moda nezleli vokal tekniğini kullanmasaymış.
Tek bir gitarla, çok romantik bir hale gelip klasik pop sularında yüzebilecek “Seyran-ı Bela” ve “Sonsuza” gibi şarkıları sert elektronik sesler ve efektlerle bezeyerek elektronik altyapılı şarkıların da sağlam armonileri, güçlü melodileri ve iyi sözleri olabileceğini gösteriyor Onurr. Bu konuda elini korkak alıştırmadığını, yenilikçi ve cesur davrandığını albümdeki birçok şarkıda hissediyoruz zaten.
Albümü ilk dinleyişimde favorilerimden biri “Kuyruklu Yıldız ve Cep Komandosu” oldu. Büyük büyük laflar döktürmeden, çok nahif anlatılmış bir hikâyenin içinde saklı bütün keskinlik ve can acıtıcılık, düzenlemenin, ritmin ve kullanılan seslerin yarattığı tansiyonda açığa çıkıyor ve şarkıyı adeta bir film izler gibi dinliyorsunuz.
“Hürmet”, “Ağlak Disko”nun sonradan doğmuş çocuğu gibi. Albümün sonunda yer alan “Çal Keke” de bir miktar öyle. Öte yandan neredeyse hiç eğlenceli ve yüksek tempolu şarkı yazılmayan, yapılmayan bir dönemde “Çal Keke” tek başına bu boşluğu doldurabilecek nefis bir dans şarkısı.
Albümün en (ya da tek) Akdenizli şarkısı “Delice”, melodik ve sözel yapısıyla eski nesil popa da göz kırpıyor ki bundan olsa gerek, albümde ilk dinleyişte bana yakın gelen şarkılardan biri oldu. Onurr’un dünyanın doğusunun üzerinden kuş uçuşu geçtiği, geçerken de kelime oyunları ve ara nağme olarak kullandığı işlem görmüş vokalleriyle dinleyeni coşturduğu “Takat”, albümün en enteresan ve akılda kalıcı parçalarından biri. Tabii eşlik etmelere, birlikte söylemelere en müsait şarkı olarak “Güya”nın, albümün açık kozlarından biri olduğu da rahatlıkla söylenebilir.
Onurr’un dili, hikâyeleri, başından sonuna kendini, yaşadıklarını ve hissettiklerini ifade etme biçimi birbirinden çok farklı karakterlerdeki şarkılar arasında dolaşırken hiç dağılmıyor, ekseninden kaymıyor. Her şarkıda başka bir numara, sürpriz ve zekâ oyunuyla oya gibi işlenmiş düzenlemelerse bütün şarkıların tek kişinin elinden çıkmasının getirebileceği her türlü dezavantajı bertaraf ediyor.
Ne var ki Onurr bütün bu detaylarla tek başına uğraşır, oyunlar icat ederken işin en önemli elementlerinden biri olan şarkıcılık kısmına bir tık daha az özen göstermiş gibi. Başından sonuna değil belki ama yer yer, bazı şarkılarda şarkı sözlerinin etkisinin dinleyene geçmesini zorlaştıran bir kayıtsızlık tonu, değişmeyen ya da değiştiği hissedilmeyen bir duygu durumuyla söylüyor Onurr. Belki yazarken olduğu kadar söylerken de kelimelere o kadar kendinden emin hükmetse tadından yenmeyecek. En azından ben öyle düşünüyorum diyeyim de kavga çıkmasın.
“Methiyeler” yılın en iyi albümlerinden biri olabilir mi? Henüz yılın çok başındayız ve bunu söylemek için çok erken ama içimden bir ses yine de öyle olduğunu söylüyor.