Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Mabel Matiz - "Yaşım Çocuk"

Mabel Matiz - "Yaşım Çocuk"

04 Mart 2013 - 10:03
Şarkıları ilk dinlediğim günden beri favorim değişmedi: “Alaimisema” yüksek enerjisi, muzır melodisiyle dinleyeni hemen kavrayan güler yüzlü bir şarkı. Aynı sebeple “Tanburu Yokuştan”ı da sevmek çok mümkün...
Daha ilk albümüyle farkını hissettirmişti Mabel Matiz. Başka türlü bir müzisyenle karşı karşıyaydık. Şiirlerini müzikleyen bir şair, müziğini şiirleyen bir besteci, şarkılarını söylemeyen, anlatan bir şarkıcıydı. Sesi kadife değildi; aksine teninizi dalan bir kumaş gibiydi. Şarkı sözleri de öyle. Orta halli mahallelerin sıraya girmiş evlerinden, şehrin eteklerine serilmiş güvenlikli sitelerin manzaralı dairelerinden değil, girmemek için yolumuzu değiştirdiğimiz karanlık ve tekinsiz arka sokaklardan sesleniyordu. Bir sokak şarkıcısıydı aslında; durup dinlemedikçe ne söylediğini asla fark edemeyeceğimiz.
Mabel Matiz’in merakla beklediğimiz ikinci albümü “Yaşım Çocuk”, geçtiğimiz günlerde DMC ve Zoom Kurumsal işbirliğiyle yayımlandı.

12 şarkının yer aldığı bu yeni albümde Mabel Matiz yine ağırlıklı olarak kendi şarkılarını söylüyor. Bir şarkıda (Mabel Matiz’in deyimiyle) “Türk popunun ‘punk’ şairi” Mete Özgencil’in de imzası var, bir şarkı ise bir Yıldız Tilbe “cover”ı. Düzenlemeler Can Güngör ve Cihan Murtezaoğlu tarafından yapılmış. Düzenleme, kayıt ve miksaj ilk albüme kıyasla çok daha profesyonel bu defa. Doğrusu albümü ilk kez dinlemeye koyulduğumda bu durum benim için bir soru işaretiydi: Teknik profesyonellik, ilk albümdeki acemi, çok hevesli ve tam da bu sebeplerle hizaya girmemiş o ruha zarar vermiş miydi acaba?..

Evet, ilk albüme kıyasla Mabel’in bu kez daha az savruk, daha derli toplu, hatta uslu şarkı söylediği bir gerçek. Sesi de stüdyoda bir parça daha ‘bas’ tonlanmış. Neyse ki bunlar ilk albümü cazip kılan ve bu yazının ilk paragrafında tarife çalıştığım etkiyi daha az kılmıyor. Yine bilmediğimiz ya da bilsek de bilmezden geldiğimiz hikâyelerin içinden, kemiksiz bir dilin başına buyruk cümleleriyle geçerken, kulaklarımıza ve kalplerimize yer eden; yer etmek ne kelime, adeta “çakılan” melodilerle bir Mabel Matiz farkındalığı daha yaşıyoruz bir albüm boyunca.

Şarkıları ilk dinlediğim günden beri favorim değişmedi: “Alaimisema” yüksek enerjisi, muzır melodisiyle dinleyeni hemen kavrayan güler yüzlü bir şarkı. Aynı sebeple “Tanburu Yokuştan”ı da sevmek çok mümkün. Albümde son sırada yer alan ve Mabel’e vokalde Göksel’in eşlik ettiği “Ah Bu Sefer”, Mete Özgencil’in eli değmiş “Zor Değil” ve ilk albüme çok yakın duran “Kerem Gibi” bıçak yarası gibi sızlayan, sızlatan şarkılar. “Krallar”, sadece “huzur isyanda” mottosuyla bile Mabel şarkılarının özeti olabilecek bir açılış yapıyor albüme. Yıldız Tilbe’nin en iyi dönemlerinden “Aşk Yok Olmaktır”, albümde adeta bir Mabel şarkısıymış gibi tınlıyor. “Yıllar Saçlarına” ve “Sefil Çıplak Korkusuz” ise iyi işlenmiş, iyi düzenlenmiş ve çalınmış etkili Mabel şarkıları olarak dikkat çekiyor. Albüme adını veren “Yaşım Çocuk” (kimin değil ki?), “Aldanıyor” ve “Ölü Pantolon”la da bu “şahane çığlık tablosu” (Sezen Aksu ve Edvard Munch’a göndermeyle) tamamlanıyor.

Dilan Bozyel imzalı fotoğraflar ve Elif Yemenici'nin hazırladığı kartonet çalışması çok özenli.


Tıpkı ilk albümdeki gibi yine çok kişiye özel bir kartonet tasarımı (Elif Yemenici tarafından yapılmış) ve fotoğraflarla (Dilan Bozyel imzalı) dinleyiciye sunulan albüm, bu bakımdan da ne kadar özenli bir iş yapıldığı gösterir gibi.