Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Kulak kabartmaya değer
09 Nisan 2018 - 12:04
Cihan Mürtezaoğlu şarkılarını internet platformlarında, YouTube kanallarında dinleyip seven de vardı, adını Ceyl’ân Ertem, Mabel Matiz, Burcu Tatlıses gibi isimlerin albümlerinde görüp bilen de...

 Yıllardır müziğin alternatif ve de çoğunlukla bağımsız kanadında varlığını göstermiş bir müzisyendi. Şarkı söylüyordu, şarkı yazıyordu, enstrüman çalıyordu, düzenleme yapıyordu. “Sultan Süleyman”ı Mabel Matiz’in söylemesi için yeniden düzenleyip uzun yıllar boyu pek eğlenceli sandığımız o şarkının içindeki saklı ağıtı çekip çıkarması bile tek başına Cihan Mürtezaoğlu’nun müzikal kalibresi hakkında bir fikir vermeye yeterdi aslında. Derken 2016’da ilk albümü “Bitsin Bu Delilik”le çıktı karşımıza. Geçtiğimiz günlerde ise Mürtezaoğlu’nun yeni albümü “Deli Zaman”, Dokuz Sekiz Müzik etiketiyle yayımlandı.

 

Hakkında yazılan yorumlarda Bülent Ortaçgil’den Orhan Gencebay’a uzanan bir skalada pek çok isme benzetilmiş olsa da aslında nevi şahsına münhasır bir müzisyen Cihan Mürtezaoğlu. Kendine ait bir dili, şarkılarının bir melodik yapı biçimi ve düzenlemelerinin belirgin bir kimliği var. Bu büyük bir avantaj. Sevenleri de en çok bu yüzden seviyor zaten.

 

 

 
 
Öte yandan bu yeni albümün ilk albüme kıyasla artıları ve eksileri var.
 

Her an detone oluverecekmiş gibi şarkı söylüyordu Cihan Mürtezaoğlu. Özellikle tercih edildiğini düşündürmekle beraber, o pes tonlar zaman zaman dinleyicide gerginlik yaratmıyor değildi. Hece bölmeler ve prozodi hataları da cabası. Tüm bunlar ilk albümde çok belirgindi ve bu bakımdan ilk albüm onca amatör ya da yarı profesyonel Cihan Mürtezaoğlu videolarının ve de ses kayıtlarının bir uzantısı gibiydi. Bu albümde ise nispeten daha fazla şarkıcı gibi şarkı söyleyen bir Cihan Mürtezaoğlu var. Amatör kayıt meraklıları için bu tek başına “Cihan da bozdu,” yorumu yapma sebebi olsa bile, bu işin doğrusu budur, böyle olması gerekir zaten.

 

İlk albüm uzun bir zamana yayılmış şarkıların bir toplaması gibiydi. Birçoğu zaten bir kitle tarafından bilinen şarkılardı. Bu albümse göze görünür bir albüm bütünlüğü taşıyor ve bu bütün daha pop, daha “hafif” tınlayan şarkılar da barındırıyor. İkinci bir “Cihan da bozdu,” yorumu da buradan gelebilir ya da tam tersine Cihan bu albümle daha önce onu hiç dinlememişlere de ulaşabilir; işin o kısmını zaman gösterecek.

 

Mesela aslen bir Ferdi Tayfur şarkısı olan “Bana Sor” da dâhil olmak üzere birden fazla şarkıda Mürtezaoğlu’nun müziğine katkısı tartışılır dozda bir alaturka ritim, melodi, makam iklimi var. Derinlik değil, hafiflik veren bir doz.    

 

Albümün tek “cover”ı “Bana Sor.” Onun dışındaki 10 şarkının söz ve müzik ve düzenlemelerinde Cihan Mürtezaoğlu imzası var (3 şarkının düzenlemesinde Mürtezaoğlu’nun yanı sıra Zafer Tunç Resuloğlu’nun da adı geçiyor.) Başından sonuna bütün düzenlemelerde sadelik, sakinlik ve akustik “sound” hâkim ki bu da bu zamanda müzikte en sevdiğimiz şey olabilir.

 

Ersin Şahin’in çektiği fotoğraflarla Başak Ünal’ın nefis kartonet ve kapak tasarımı ise albümün bir başka artısı.

 

Sonuç itibariyle daha ikinci albümünde “acaba ne yapmış” diye merakla dinleme hissi uyandıran, uzun vadede çok daha incelikli işler yapacağından kuşku duymayacağımız bir müzisyenin muhtemelen bir “ikinci albüm” sendromu yaşayarak yaptığı bir albüm bu. Kulak kabartmaya değer.