Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Grup Yorum'un 30. yılı: "Ruhi Su"
Grup Yorum'un 30. yılı: "Ruhi Su"
17 Ağustos 2015 - 10:08Grup Yorum'un 'ustalara saygı' albüm serisinin ilki olan "Ruhi Su", hem müzikal anlamda çok nitelikli, hem de belgesel niteliğiyle arşiv değeri yüksek, önemli bir albüm
Grup Yorum’un hikâyesi, Ruhi Su’nun hikâyesinin bittiği yerde başlıyor. Ruhi Su’nun son yolculuğuna uğurlandığı 1985 yılında Grup Yorum kuruluyor. Ve ne enteresandır ki, Ruhi Su’nun hayatı boyunca yaşadıklarına çok benzer süreçlerden geçerek bugünlere geliyor Grup Yorum. Siyasi görüşleri, savundukları ve söyledikleri yüzünden baskılar, yasaklamalar, hapisler, tutuklamalarla geçiyor 30 yıl.
Bugüne dek çok sayıda müzisyenin gelip geçtiği Grup Yorum her şeye rağmen ayakta durmayı başardı ve günümüzde de devam eden baskılara rağmen müziğini geniş kitlelerle bir şekilde buluşturuyor hâlâ. Grubun 20. Albümü “Halkın Elleri”, 2013 yılında piyasaya çıkmıştı. Geçtiğimiz günlerde Kalan Müzik etiketiyle piyasaya sürülen yeni albüm ise “Ruhi Su” adını taşıyor.
Kartonet yazısından da anlaşıldığı üzere “Dünden Bugüne Ustalarımız” alt başlığıyla dinleyiciye sunulan bu albüm, Grup Yorum’un önümüzdeki dönemde hazırlayacağı “ustalara saygı” albüm serisinin ilki olma özelliğini taşıyor. Bu serinin ilk albümü için, Grup Yorum ve daha onlarca müzisyene/gruba öncü, yol gösterici olmuş Ruhi Su’nun seçilmesi boşuna değil. Anadolu müziğini, türküleri, deyişleri, semahları, zeybekleri, bu müziği “ilkel ve çağdışı” bulan kitlelere dahi sevdirmekle kalmamış, araştırmış, bulmuş, derlemiş, notaya almış, icra etmiş ve gelecek nesillere aktarmış, bununla birlikte siyasi duruş ve tavrından, hayatı boyunca ona tüm yaşatılanlara rağmen vazgeçmemiş, onurlu bir müzik adamının mirası, Grup Yorum’un sazında, dilinde, elinde emanet durmuyor; tersine yüceliyor.
Albümde Ruhi Su türküleri sadece bir malzeme olarak kalmamış. Grup Yorum, Ruhi Su’yu kâh kendi sesi, kâh şiiri, kâh derlediği, kâh bestelediği şarkılar, türkülerle başköşeye oturtmuş, hatta grup olarak tıpkı kapak tasarımında olduğu gibi, gölgede, geride kalmayı tercih etmiş. Albüm Ruhi Su’nun kendi sesinden “Ezgili Yürek” şiiriyle başlayıp, “Sonsöz”le noktalanıyor. Bu iki şiirin arasına ise bu toprakların binlerce yıllık yaşanmışlıklarından başka, yakın tarihimizden gelip geçmiş hikâyeler, acılar, katliamlar, öfkeler, isyanlar ve zaman zaman da Ruhi Su’nun kişisel tarihinden öyküler sığıyor.
Su’nun Dadaloğlu’ndan bestelediği “Aydost (Avşar Elleri)”, Pir Sultan Abdal’dan bestelediği “Gelin Canlar Bir Olalım” ve “Uyur İdik Uyardılar”, Muhyi’den bestelediği “Zahit Bizi Tan Eyleme”, Karacaoğlan’dan bestelediği “Mert Dayanır Namert Kaçar” onun halk ozanlarına dair yaptığı çalışmaların ürünleri. Erkan Ocaklı’nın sözlerinden bestelediği “Almanya Acı Vatan”, Almanya’ya işçi göçü günlerinin acılarından dem vuruyor.
Su’nun İstanbul’a tutuklanıp Sansaryan Han’da hücreye atıldığı ve işkence gördüğü günlerde yazdığı “Bu Nasıl İstanbul”, cezaevinde iken hayatını birleştirdiği Sıdıka Su için yazdığı “Mahsus Mahal” ve Adana Cezaevine nakli sırasında yazdığı “Hasan Dağı”, onun kişisel tarihindeki acıların ve ülkenin içinden geçtiği dönemlerin izlerini taşıyor.
“Dinleyin Arkadaşlar”, “Annem Beni Yetiştirdi”, “Ellerinde Pankartlar” ve “El Kapıları” yakın tarihi yaşayan ya da bilenlerin yabancısı olmadığı günlerin portrelerini çiziyor. Ruhi Su’nun şiirini yazdığı, Alaattin Us tarafından bestelenmiş “Baladız Ağıdı” ve Ruhi Su’nun, Nazım Hikmet’in “28 Kanunisani” adlı şiirinden yola çıkarak yazıp bestelediği “On Beşler’e Ağıt”, bu toplumun vicdanında derin izler bırakmış hikâyeleri anlatıyor. Anonim türküler “Drama Köprüsü” ve “Zeybek İle Yörük” de öyle.
Albümdeki her bir şarkı, türkü, şiir, Grup Yorum tarafından son derece usta işi bir biçimde işlenmiş, çalınmış ve söylenmiş. Ruhi Su tarafından kurulan ve bugün de varlığını devam ettiren Dostlar Korosu’nun, bir dönem Grup Yorum’da çalmış söylemiş Efkan Şeşen’in, Hilmi Yarayıcı’nın ve Tuğrul Karataş başta olmak üzere, Eylem Pelit, Ediz Hafızoğlu, Özer Arkun gibi ehil müzisyenlerin katkıları da cabası.
Hem müzikal anlamda çok nitelikli, hem de belgesel niteliğiyle arşiv değeri yüksek, önemli bir albüm bu. Bunlar bir yana, içinde yaşadığımız günlerin boğucu ve karanlık atmosferinden biraz olsun sıyrılıp umut yeşertmek için bile dinlenebilir. Nice hükümdarlara, hükümranlara, padişahlara, zorbalara karşın fikrin, düşüncenin ve duygunun ve bunları şiirle, müzikle, sanatla ifade edebilme gücünün nasıl eninde sonunda galip geldiğini hatırlamak için. Albüm kitapçığında Ruhi Su’dan alıntılanan cümleler tam da bunu anlatıyor zaten: “Bir düzen, türkülerinden korkamaya başladı mı, artık o düzeni kimse ayakta tutamaz. Nesimi’nin derisi yüzülmüş, Pir Sultan Abdal asılmış; fakat bütün bu asmalara kesmelere rağmen ne o düzen kalmış, ne de o debdebeli sultanlardan kimse kalmış.”