Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Funk Alaturka'nın vokalistinden solo albüm: "Ödül"
Funk Alaturka'nın vokalistinden solo albüm: "Ödül"
11 Şubat 2013 - 11:02 | Albümün kapak fotoğrafları ve kartonet tasarımı, Ödül'ün tanınırlığı için riskli bir etken taşıyor.Her şeyden önce çok dikkat çekici bir sesi var Ödül’ün. Ayırt edilebilir, kendine has, tok ve dolgun ses rengi neresinden baksanız baştan kazanılmış bir artı getiriyor ona
Her ne kadar bir grup adı gibi tınlasa da Ödül aslında tek başına bir solist. Ankara’da doğup büyüyen, üniversite eğitimi için gittiği Eskişehir’de kendini müzikle uğraşırken bulan Ödül Turan, 8 yıl boyunca çeşitli şehirlerde sahne çalışmaları yaptıktan sonra Funk Alaturka grubuyla tanışmış ve grupta şarkı söylemeye başlamış. Funk Alaturka’nın sahne performanslarından birinde keşfedilmesi ise ona ilk albümünü hazırlama fırsatını doğurmuş. Ödül’ün geçtiğimiz günlerde Poll Production etiketiyle yayımlanan mini albümü kendi adını taşıyor.
Albümde söz ve müziği Ödül’e ait beş şarkı ve bir de farklı versiyon var. Düzenlemeler ise aranjörlüğünün yanı sıra bir klarnet virtüözü olarak tanıdığımız Göksun Çavdar tarafından yapılmış.
Her şeyden önce çok dikkat çekici bir sesi var Ödül’ün. Ayırt edilebilir, kendine has, tok ve dolgun ses rengi neresinden baksanız baştan kazanılmış bir artı getiriyor ona. Üstelik bu avantajını sağlam bir şarkıcılık tekniğiyle de perçinliyor. Tek sorun, caz vokal tekniğinin etkisiyle yer yer sesli harflerin telaffuzlarında hata yapması (“Bunu Sen İstedin”deki “o yollarda” örneğinde olduğu gibi) ki bu da kısa vadede halledilemeyecek bir sorun değil.
Albümde Ödül’e yıllardır birlikte çalıştığı Funk Alaturka grubu eşlik etmiş. Buna karşın Ödül’ün müzikal çizgisini özetlemeye tek başına “funk” ve alaturka kelimeleri yeterli gelmeyebilir. Nitekim albümde caz da var, “reggae de, “ska” da var, “chill out” da.
Son dönemde böylesi türler ötesi müzikal denemeler hızla artar oldu. Türkçe popüler müziğin içine girdiği kısır döngüde yol açıcı, alternatif öneriler dinleyenlere de soluk aldırıyor. Yıllar boyunca pop şarkılarının içinde alaturka ya da halk müziği enstrümanlarını kullanarak “sentez” yaptığını iddia eden bir dolu müzisyen geldi geçti ama o malum “sentez” denemeleri her nedense Türkiye sınırlarının dışına hemen hiç çıkamadı. Oysa bu yeni nesil denemeler neresinden baksanız “dünyalı” işler. Nitekim Ödül’ün albümü de dünyanın herhangi bir yerinde dinlenildiğinde de kulakları zorlamayacak tınılar içeriyor.
Coşkulu bir “ska” olan ve albümden ilk klip şarkısı olarak seçilen “Ada”, “reggae” ve cazı ustaca birleştiren “Bunu Sen İstedin”, pop-caz yürüyüşüyle “Hoşça Kal”, Latin ritimleri taşıyan “Madam”, etkileyici yaylı partisyonlarıyla “Çok Erken” ve “Çok Erken”in Okay Barış tarafından yapılmış “chill out” versiyonu ile albüm başından sonuna dinleyiciyi avucunda tutabilen şarkılardan oluşuyor. Şarkı sözleri de ona keza derli toplu, eli yüzü düzgün işler. Bir tek “Madam” şarkısında “adam olma” halinin zıddı olarak “madam olma”nın kullanılması fikrini, çağrıştırdığı cinsiyetçilik algısı nedeniyle sevmediğimi söylemeliyim.
Belki kısa vadede dillere düşüp, liste başlarını zorlayacak bir şarkı yok içinde ama, bu albüm Ödül’ün uzun vadede kalıcı bir yer edinebilme ihtimalinin habercisi gibi. Genellikle “cover” meselesine pek sıcak bakmasam da, albümde Ödül’ün tamamen kendi tarzında seslendirmesi kaydıyla tanıdık bir eski şarkıya da yer verilseymiş, albümün dikkat çekmesi açısından doğru bir strateji olabilirmiş. Bu haliyle albümün algılanması biraz zaman alabilir çünkü.
Albümün Aslı Dayıoğlu imzalı kapak fotoğrafları ve Enes Erkan imzalı kartonet tasarımındaki stilize imaj çalışmasını ise Ödül’ün tanınırlığına getireceği artı ve eksileri kıyasladığımda, biraz riskli bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.
Her ne kadar bir grup adı gibi tınlasa da Ödül aslında tek başına bir solist. Ankara’da doğup büyüyen, üniversite eğitimi için gittiği Eskişehir’de kendini müzikle uğraşırken bulan Ödül Turan, 8 yıl boyunca çeşitli şehirlerde sahne çalışmaları yaptıktan sonra Funk Alaturka grubuyla tanışmış ve grupta şarkı söylemeye başlamış. Funk Alaturka’nın sahne performanslarından birinde keşfedilmesi ise ona ilk albümünü hazırlama fırsatını doğurmuş. Ödül’ün geçtiğimiz günlerde Poll Production etiketiyle yayımlanan mini albümü kendi adını taşıyor.
Albümde söz ve müziği Ödül’e ait beş şarkı ve bir de farklı versiyon var. Düzenlemeler ise aranjörlüğünün yanı sıra bir klarnet virtüözü olarak tanıdığımız Göksun Çavdar tarafından yapılmış.
Her şeyden önce çok dikkat çekici bir sesi var Ödül’ün. Ayırt edilebilir, kendine has, tok ve dolgun ses rengi neresinden baksanız baştan kazanılmış bir artı getiriyor ona. Üstelik bu avantajını sağlam bir şarkıcılık tekniğiyle de perçinliyor. Tek sorun, caz vokal tekniğinin etkisiyle yer yer sesli harflerin telaffuzlarında hata yapması (“Bunu Sen İstedin”deki “o yollarda” örneğinde olduğu gibi) ki bu da kısa vadede halledilemeyecek bir sorun değil.
Albümde Ödül’e yıllardır birlikte çalıştığı Funk Alaturka grubu eşlik etmiş. Buna karşın Ödül’ün müzikal çizgisini özetlemeye tek başına “funk” ve alaturka kelimeleri yeterli gelmeyebilir. Nitekim albümde caz da var, “reggae de, “ska” da var, “chill out” da.
Coşkulu bir “ska” olan ve albümden ilk klip şarkısı olarak seçilen “Ada”, “reggae” ve cazı ustaca birleştiren “Bunu Sen İstedin”, pop-caz yürüyüşüyle “Hoşça Kal”, Latin ritimleri taşıyan “Madam”, etkileyici yaylı partisyonlarıyla “Çok Erken” ve “Çok Erken”in Okay Barış tarafından yapılmış “chill out” versiyonu ile albüm başından sonuna dinleyiciyi avucunda tutabilen şarkılardan oluşuyor. Şarkı sözleri de ona keza derli toplu, eli yüzü düzgün işler. Bir tek “Madam” şarkısında “adam olma” halinin zıddı olarak “madam olma”nın kullanılması fikrini, çağrıştırdığı cinsiyetçilik algısı nedeniyle sevmediğimi söylemeliyim.
Belki kısa vadede dillere düşüp, liste başlarını zorlayacak bir şarkı yok içinde ama, bu albüm Ödül’ün uzun vadede kalıcı bir yer edinebilme ihtimalinin habercisi gibi. Genellikle “cover” meselesine pek sıcak bakmasam da, albümde Ödül’ün tamamen kendi tarzında seslendirmesi kaydıyla tanıdık bir eski şarkıya da yer verilseymiş, albümün dikkat çekmesi açısından doğru bir strateji olabilirmiş. Bu haliyle albümün algılanması biraz zaman alabilir çünkü.
Albümün Aslı Dayıoğlu imzalı kapak fotoğrafları ve Enes Erkan imzalı kartonet tasarımındaki stilize imaj çalışmasını ise Ödül’ün tanınırlığına getireceği artı ve eksileri kıyasladığımda, biraz riskli bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.