Bir prestij albümü: Burcu Güneş-"Anadolu'nun Güneşi"
Sektör içinde tek tabanca duruşunu ve hiçbir şeyi müziğinin üzerine çıkarmayan tavrını da kıymetli bulurum.
Bununla birlikte bir türkü albümü projesi yapmaya niyetlendiğini duyduğumda itiraf edeyim, “Ne gerek var?” diye sormadan edememiştim. Memlekette kıdemini almış her popçu bir alaturka, bir türkü, bir caz albümü yapmaya niyetlenir ya hani; bir nevi rüştünü ispat gibidir bu. Öyle bir heves diye düşünmüş idim. Gelin görün ki bundan aylar evvel Burcu Güneş’le Milliyet Sanat dergisi için röportaj yapmaya oturduğumuzda bana söz konusu albümü dinletmeye başladığı o dakika önyargılı davrandığımı fark ettim ve bunu oracıkta açık yüreklilikle söyledim. “Bu kadarını beklemiyordum,” dedim.
Her ne kadar Burcu Güneş’i batı gırtlağı ile şarkı söyleyen bir şarkıcı olarak tanımış olsak da, zaman zaman söylediği kimi şarkılar sayesinde bu toprakların tınısını da verebildiğine, buna yatkın olduğuna şahit olmuşluğumuz vardı. Ne ki bu albümde doğrudan doğruya başka bir Burcu Güneş var. Sesinin zaten bildiğimiz gücünü değil “yanık” tarafını ortaya çıkarmış, böylece türkülere yabancı kalmamış, şarkıcılığını yorumculuğa doğru götürmüş bir Burcu Güneş. Bu durum özellikle “Üryan Geldim”, “Ervah-ı Ezelden” gibi türkülerde çok açık ve net bir biçimde kendini gösteriyor.
Albüm bütün bütüne bir gövde gösterisi olarak tasarlanmamış zira öyle olsaydı can sıkıcı olabilirdi. Aksine yukarıda bahsi geçen ve benzeri, gövde gösterisi denilebilecek türkülerin yanı sıra daha hafif, daha ticari türküler (ya da türkü formunda besteler) de var. Güneş’in Selçuk Balcı ile birlikte seslendirdiği “Deniz Üstünde Fener” gibi ya da benim albümde en sevdiklerimden biri olan “Oy Beni Vurun” gibi.
Kurulan bu ince dengenin en büyük tamamlayıcısı ise büyük kısmı Levent Güneş’in elinden çıkan düzenlemeler. Kalan Müzik’in işlerinden ve dizi müziklerinden tanıdığımız Levent Güneş, hem bugünün dinleyicisini yakalamayı hem de otantiği korumayı çok iyi bilen bir aranjör. Albümün açılışında yer alan “Yoh Yoh” tek başına bunu ispat ediyor zaten. Söylemeden geçemeyeceğim, “Üryan Geldim”in Serdar Ayyıldız imzalı düzenlemesi de bu albümün dünya pazarının etnik müzik kulvarında dikkat çekmesinin sebeplerinden biri olabilecek etkide.
Sözün özü, Burcu Güneş için hakikaten bir prestij albümü olmasının ötesinde, dinleyici nezdinde de kabul ve ilgi görecek, ticari başarı da kazanabilecek bir albüm çıkmış ortaya. Röportajda Burcu, albümün çalışmaları sırasında hep bir sorumluluk duygusuyla kendi kendine “Acaba türkülerin hakkını verebildin mi?” diye sorduğunu anlatmıştı. Bu sorunun cevabını kuşkusuz dinleyici verecekti. Nitekim albümün şu ana kadar gördüğü ilgi ve getirdiği ses, Burcu Güneş’in bu işin altından hakkıyla kalkabildiğini gösteriyor. Kaldı ki yazının başında bahsettiğim önyargım bir yana, hakkıyla yapıldığında bu tip prestij albümlerinin çok işe yaradığını da söylemem lazım. Halk müziğinin ya da alaturka müziğin gündemde kalmasına, güncellenmesine ve gelecek kuşaklara aktarılmasına azımsanmayacak bir katkı sağlıyorlar çünkü.