Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Bir 'Frankofon' yarışma
04 Nisan 2017 - 03:04
Saint Benoit Lisesi’nin düzenlediği “Chante! Chante! Chante!” adlı yarışma, sanata, kültüre, gençlere dair inançlarımızın tazelenmeye ihtiyaç duyduğu günlerde güzel bir haber
Farklı yabancı dillerde eğitim almışların hayatta farklı davranış biçimleri geliştirdiklerine daha lise yıllarındayken şahit olmuşluğum, sonraki yıllarda da bunu defalarca teyit etmişliğim vardır. Bazen yeni tanıştığınız bir insanın, o söylememiş olsa da Almanca bildiğini anlarsınız mesela. Tavrı ve tarzındaki o Alman disiplini ele verir kendini hemen. Bir başkasının Fransızca bildiğini anlamak zor değildir. Çünkü o da tipik bir “frankofon”dur.
 
Çok frankofon arkadaşım var ama bir Frankofoni Festivali'nin varlığından habersizdim. Ta ki bu festival kapsamında bu yıl ilk kez düzenlenen şarkı yarışmasına jüri üyesi olarak davet edilene kadar. Türkiye’de Fransızca eğitim veren en köklü ve saygın kurumlardan biri olan Saint Benoit Lisesi’nin düzenlediği, “Chante! Chante! Chante!” adlı yarışma 23 Mart’da Saint Benoit Lisesi’nde gerçekleştirildi.
 
İlk okul, orta okul ve lise düzeylerinde üç ayrı kategoride Türkiye’de Fransızca eğitim veren okullardan yarışmaya katılan finalistler, kendi seçtikleri Fransızca şarkıları sahnede canlı olarak seslendirdiler. Fransa’nın İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Aurelien Maillet ve İstanbul Fransız Kültür Merkezi Fransızca Dili İşbirliği Ataşesi Virginie Villechange’in yanı sıra müzik dünyasından Atilla Demircioğlu, Suat Suna ve Barbaros Büyükakkan, müzik yazarı kontenjanından da ben ve Tolga Akyıldız’dan oluşan jürimiz daha önce yapılan ön elemeden geçmiş ve finale kalmış çocukları izleyip değerlendirdi.
 
 
Değerlendirme müzikal performans, sahne performansı ve Fransızca diksiyon kriterleri göz önünde tutularak yapıldı. Yapıldı yapılmasına ama ne kadar zorlandığımızı anlatamam. Düşünsenize, henüz orta okul, bilemediniz lise öğrencisisiniz, onlarca insanın ve jürinin önünde orkestra eşliğinde şarkı söylüyorsunuz ve de söylediğiniz şarkı ana dilinizin dışında bir dilde. Dahası Fransızca. Yani baladların, şansonların, yani söz ağırlıklı, zor şarkıların dili. Ne zor iş değil mi? 
Ne var ki sahnedeki çocuklar bize bunu hiç hissettirmedi. Aksine birbirinden profesyonel şarkıcılardan birbirinden şahane şarkılar dinlerken bulduk kendimizi ve yarışma sonunda birine ikisine değil, hepsine ödül vermek istedik, hatta işin içinden çıkamayıp en azından bir tane olsun fazladan ödül verdik; “jüri özel ödülü” diye bir şey icat ettik.
 
Yarışmanın ortaokul kategorisinde İzmir Özel Tevfik Fikret Ortaokulu’ndan Ege Seçer birinci, yine aynı okuldan Çınar Çam ikinci oldu. Üçüncülüğü ise Özel Küçük Prens Ortaokulu’ndan Maya Uygun kazandı. Lise kategorisinde birinciliği ev sahibi Saint Benoit Lisesi’nden Doğa Kılıç alırken ikincilik Galatasaray Lisesi’nden Barış Alp Dönmez’in oldu. Özel Saint Michel Fransız Lisesi’nden Melis Dağalas bu kategoride üçüncülük ipini göğüsledi ve jüri özel ödülü de Pierre Loti Fransız Lisesi’nden Karlina Kegecik’e gitti.
 
Doğan Kospançalı’nın şefliğini yaptığı Saint Benoit Lisesi Orkestrası, her bir yarışmacıya profesyonel bir orkestrayı aratmadan eşlik etti. Zaten yarışmanın fikir babası ve koordinatörü olan müzisyen Doğan Kospançalı ve Saint Benoit Lisesi müzik öğretmeni Özgür Sağıroğlu, organizasyonu A’dan Z’ye o kadar detaylı tasarlamış ve hayata geçirmişlerdi ki yarışmanın başından sonuna dek hiçbir aksaklık yaşanmadı. Okul Müdürü Pierre Gentric ve Müdür Başyardımcısı Gülay Doğusoy da güler yüzleri ve misafirperverlikleri ile o gün orada olanların güzel anılarla ayrılmalarını sağladılar.
 
Sanata, kültüre, eğitime, müziğe, gençlere, aslında topyekun geleceğe dair inançlarımızın tazelenmeye belki de takviye edilmeye ihtiyaç duyduğumuz günlerdeyiz ya. “Böyle güzel şeyler de oluyor” demek için yazmak istedim bu yazıyı. Maksat yarışmak değil. Birinciler, ikinciler, üçüncüler aramak ve bulmak da değil. Zaten işin o kısmı sembolik aslında. Bence o gün orada olan herkes kazandı, birinci, ikinci, üçüncü neyse oldu. Yarışmacılar da, izleyenler de, jüri de. Maksat da buydu zaten. Umarım ve dilerim ki böylesi etkinlikler ülkenin her yerinde, her okulunda, daha çok, daha sık daha yaygın yapılır.