Geçen yıl bu vakitler girdi Efsun hayatımıza… Şebnem Burcuoğlu’nun çok satan romanı 'Kocan Kadar Konuş'un kahramanı olarak… Çok komik, çok eğlenceli, zeki, entelektüel bir roman karakteriydi. Onu o kadar çok sevdim ki, geçen hafta kitabın uyarlaması aynı adla vizyona girdiğinde korkarak izlemeye başladım  filmi… Edebiyat uyarlamalarının çoğunlukla edebiyattaki tadı vermediğine inanan biri olarak.  Ama daha ilk 15 dakikada gördüm ki, korkacak bir şey yok. Bizim kitaptan tanıdığımız “Yüzde yüz Türk kızı” Efsun, filmdekiyle aynı. İlkini ne kadar sevdimse, ikincisini de o kadar sevdim. Bunda Kıvanç Baruönü’nün başarılı yönetmenliği kadar Efsun’u canlandıran Ezgi Mola’nın nefis oyunculuğunun da katkısı büyük.

 

30 yaşına gelmiş ancak henüz evlenememiş Efsun’un bu nedenle yaşadığı sıkıntıyı izlediğimiz filmde şu kilit cümle her şeyi açıklıyor: “Evlendin evlendin, o zaman varsın, yok evlenmediysen geçmiş olsun”.  Tabii bu veciz söz kadınlar için geçerli… Sadece bizim memlekette de değil, dünyanın birçok yerinde bir kadının varoluşu  evlenmesine bağlı. Evlilik bir tür sınıf atlama deneyimi. Bu deneyimi taçlandıransa anne olmak… Değil 30’una, 40’ına hatta 50’sine gelse bile erkeğe ‘evde kaldın’ yaftası yapıştırılmıyor, onların durumu ‘tercih’ olarak görülüyor. Ama kadının yaşı 30’a dayandı mı her kafadan bir ses çıkmaya başlıyor. Ortak paydası “Ne zaman evleniyorsun?” olan soru işaretli sesler... “Evde kalmak üzeresin” çanlarının çalması da cabası…Bekar ve yalnız kadın, evli yahut evlilik hazırlığı içindeki kadınlar tarafından öneri bombardımanına tutuluyor. Kadınlığın kitabında altı kalemle çizili bu önerilerin arasında neler yok ki… Seni telefonla ararsa hemen açma, yarım saat sonra dön… Mesaj yazarken iki kelimeden uzun cümleler kurma… İlk buluşmada seni öpmesine izin verme… Gelecekle ilgili planlarını öğrenmeye çalış… Kedi köpekle fotoğraf çektirip Facebook’ta paylaş ki seni hayvan sever bir anne adayı olarak görsün… Arada trip atmayı ihmal etme, vs., vs…

 

Bir gün tesadüfen Efsun’un karşısına lise aşkı Sinan çıkınca aile üyeleri bütün inisiyatifi ele alıp onu kendi meşreplerince yönlendirmeye başlıyor.  Efsun evlilik sınavını geçmiş kadınlar olan anne, teyze, anneanne, teyze kızı tarafından çepeçevre kuşatılıyor.  Attığı her adım, Sinan’a ulaşmadan önce ciddi bir denetimden geçiyor. Karşısındaki adamı ‘koca yapmaya’ programlı Efsun, aldığı taktikler doğrultusunda Sinan’la ilişkisini götürmeye çalışıyor. Hedef Sinan’ı parmağının ucunda oynatmak sonra da ona imzayı bastırmak, şöyle taşları en irisinden tamtur pırlanta alyans marifetiyle…

 

Ne var ki, bütün bu çabalar sonuçsuz kalıyor ve Sinan arkasına bile bakmadan gidiyor bir ayın sonunda.  İyi de ne dedilerse yapan Efsun niye muvaffak olamadı bu izdivaç programında? İşte tam da bu noktada filmi klasik bir koca bulma mücadelesinden çıkaran mesajı giriyor devreye.  “Olduğun gibi olmazsan bütün o taktikler hikaye” sonucuna varıyoruz.  Peki bütün o taktikleri uygulayıp evlenmeyi başaran kadınlar? Onlar  oldukları gibi davranıyorlar, Efsun gibi rol kesmiyorlar, yaptıkları her şeye inanıyorlar…Sahicilikleri etkiliyor erkekleri…  Sol yüzük parmakları bu yüzden boş kalmıyor…

 

Velhasıl, hem Türk kadınının evlilikle imtihanını masaya yatıran hem de bir kadının kendisi gibi olmasının önemini vurgulayan, en az uyarlandığı roman kadar güzel, keyifli, eğlenceli bir film “Kocan Kadar Konuş”. Hem kadınların hem erkeklerin birlikte gülebilecekleri türden…