Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Kemal Sunal mucizesi
24 Kasım 2014 - 10:11
Ekrandaki ise bir Kemal Sunal filmiydi. Eşini, çocuklarını tanımakta güçlük çeken babam Kemal Sunal’ı hatırlamıştı
1999 yılının bir şubat akşamıydı, babam beyin kanaması geçirdiğinde. Dördü yoğun bakımda geçen, toplam 11 günlük hastane sürecinin ardından eve döndük. Sağ tarafının tamamında felç, konuşamıyor, hafızasında boşluklar... Her gün yeniden tanışıyorduk, annem ve beş tane kızı karşısına dikilip... Kanama yüksek tansiyon kaynaklı olduğu için ilaç tedavisinin yanı sıra tansiyonunu yükseltebilecek her şeye karşı aşırı bir temkinlilik halindeydik. GS-FB maçı var, acaba seyrettirsek mi? Olur da FB’li olduğunu hatırlar, bir de gol yerse takım, fırlamasın o tansiyon? Hemen doktoru aranıyor, onay isteniyordu. Yatağa bağlı olduğundan, onu oyalayacak tek araç televizyondu.
 
Babam gülümsesin diye...
 
Bir gün yatağının yanındaki koltukta otururken uyuyakalmışım. Gözümü açtığımda yaşadığım şaşkınlığı bugün gibi hatırlarım. Sağ yanı kaymış bir gülümsemeyle televizyona bakıyordu. Babam gülümsüyordu!!! Ekrandaki ise bir Kemal Sunal filmiydi. Eşini, çocuklarını tanımakta güçlük çeken babam Kemal Sunal’ı hatırlamıştı. O günden sonra gazetelerin televizyon sayfalarından Kemal Sunal filmlerini takip ettik, bazı kanalları arayıp, kaç zamandır Kemal Sunal filmi yayınlamıyorsunuz, n’olur bu aralar bir tane alsanız programa dediğimizi bile hatırlarım. Babam gülümsesin diye... Kemal Sunal sayesinde.
 
Bilirim Türk halkının ortak sevgi karakteridir, çok kıymetlidir Kemal Sunal. Bizim için de durum aynı. 2000 yılında bir temmuz sabahı ölüm haberini aldığımızda, aileden birini kaybetmiş gibi olduk. O en zor günlerimizde babamın moral motivasyonuna en büyük desteği veren bir aile yakınımızı... Bir tek o gün çok üzdü babamı, yaşıtı olan Kemal Sunal... Öyle aniden gittiğinde... Kendisine edemediğimiz devasa bir teşekkürle kalakaldık.
 
İki hafta kadar önce Doğan Kitap’tan, eşi Gül Sunal’ın yazdığı “Kemal, hadi gel bi kahve içelim” çıktı. Kitabın her sayfasını o edemediğimiz teşekkürü içimden ede ede okurken, vaktiyle bizim evde yarattığı mucizenin sırlarına da vakıf oldum. Öyle içtenlikle ve öyle güzel anlatmış ki yol arkadaşını Gül Sunal, her şeyden önce, çok özel insanlara özgü bir yaradılışı olduğunu hemen anlıyorsunuz. Gözlerindeki bakıştan, duruşuna, hayat felsefesinden, aktörlüğüne, eşine, çocuklarına olan bağlılığına, yaşama sevincine... Star gibi değil, Kemal olarak yaşıyor sonra. O Kemal’in, Gül Sunal’ın gerçekten çok iyi ifade ettiği başka türlü bir varoluşu var. Kendine has, herkeste olmayan bir ışığı... Değme karanlığı, gamı, kasveti yırtan, şifa veren... Yeteneğinin yardımıyla o ışığı, onu sinemada, TV ekranlarında izleyenlere de geçirebiliyor bana kalırsa. Hayata bağlılığı bulaşıcı. Onunla bir aradayken mutsuz olma ihtimali yok kimsenin. Derdi sıkıntısı olmuyor mu, oluyor elbet... Bir komedi filmi değil hayatı. Ama o öyle kolay vazgeçen, pes eden biri değil. Kararlı, sağlam, güçlü, gücünü kendinden alan... Çevresine yayan... Gül Sunal yazmasa belki de hiç bilemeyeceğimiz öyle çok hasleti var ki bunlarla herhangi biri olması zaten mümkün değilmiş, onu bu kadar sevmememiz...
 
Velhasıl, kitap, çok özel bir insanın hikâyesini anlatıyor. Öte yandan, eşini genç yaşta kaybeden bir kadının çocuklarıyla birlikte verdiği zorlu ama takdir edilesi mücadeleyi de... İnsan hissediyor, Kemal Sunal bu mücadelede de yalnız bırakmamış onları, geride bıraktıklarıyla, eli hep ellerinde olmuş. O el ki 15 yıl önce babama da uzatıldı... Eminim milyonlarca hayranına... Her birini sıkı sıkı tuttu. Her birini yaşama bağladı, bağlamaya devam ediyor. Kemal Sunal mucizesi bu... Onu en iyi bu kitap anlatıyor.