Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | İyi ki doğdunuz Duygu Hanım
09 Mayıs 2016 - 10:05
Duygu Asena’nın en yakınlarından Şadan Maraş Öymen, 'Orada Kadınlar Var Mı?'da Asena'nın dört başı mamur bir portresini çiziyor
17 yaşımdaydım ‘Kadının Adı Yok’u okuduğumda. Lise sonda. Bir akşamüstü başlayıp, gün ağarırken bitirmiştim. Beni anlatıyordu Duygu Asena, annemi, bu ülkede yaşayan kadınları. Sonra babaları... Bir kitapta kendini ve yakınlarını bulmanın heyecanını en yoğun hissettiğim ilk kitaptı o. Ertesi yıl, ikinci kitabı ‘Aslında Aşk da Yok’u yazdı Asena. 
 
Bu kez üniversitedeydim. Okulun tam karşısındaki geniş meydanda imza günü vardı. Devasa bir kuyruğun ucuna eklenip beklemeye başladım, kalbim küt küt atarak. Sıra bana geldiğinde ilk kitabıyla ilgili hissettiklerimi dilim döndüğünce anlattım. İncecikten sesiyle teşekkür etti. İri ela gözleri ışıl ışıldı. Elimdeki yeni kitabı alıp imzaladı: “Sevgili Filiz, kim bilir belki de aşk vardır”. Sahiden de vardı. Tam da o yıl anladım.
 
Gel zaman git zaman yine upuzun bir kuyruğu aşıp, bu kez karşısına muhabir olarak çıktım. Tam dört yıl onunla birlikte çalışma şansım oldu. Meslek hayatımın en güzel yıllarındandı. Gazetecilikle ilgili çok şey öğrendim genel yayın yönetmenim Duygu Hanım’dan. Esasen yazı yazmanın bütün inceliklerine vakıf oldum. Ki bunları hem o dönem birlikte çalıştığımız Kim ve Negatif dergilerinde çok kullandım, hem sonrasında başlayacağım Milliyet Sanat’ta hem de ileride yazacağım romanlarda. Ve elbette kadın olmak meselesi üzerine de çok kafa patlattım sayesinde. Öğütler aldım, zaman zaman zılgıtlar yedim... 
 
Velhasıl beni kadın ve gazeteci yapan yapının tuğlalarının en hayati olanlarını Duygu Asena’nın ellerinden aldım. Sonra başka yayınlarda devam ettik iş hayatımıza. Ama bağımız kopmadı hiç. Ve 2006’da sessizce ayrıldı aramızdan Duygu Hanım. Bu yıl ölümünün 10. yılı. Yaşasaydı aynı zamanda 70’ine girecekti. “Hayatımın en büyük, en güzel aşkını 50 yaşımda yaşadım” demişti bir gün, biz 20’li yaşların ortalarında kırık dökük aşk hikâyeleriyle debelenirken. Kim bilir 70’ine ne güzellikler yükleyecekti.
 
İşte bu yıldönümleri nedeniyle Kadir Has Üniversitesi’nde bir dizi etkinlik düzenlendi. Bu çerçevede bir de kitap yayımlandı Doğan Kitap’tan: Şadan Maraş Öymen’in hazırladığı “Orada Kadınlar Var mı?”
 
Kitap adını Duygu Hanım’ın bir sözünden alıyor. İki beyin ameliyatının ardından neredeyse hiç konuşmayan Duygu Asena’ya kız kardeşi televizyondaki bir protesto eylemini gösteriyor, eliyle işaret ederek. Bu yürüyüş ve protesto eylemi dikkatini çekiyor artık yaşamasından umudu kesilmiş Duygu Asena’nın. Ve şu soruyu soruyor: “Orada Kadınlar Var mı?”
 
Kitap Şadan Öymen’in bir yazısıyla başlıyor. Asena’nın en yakınlarından biri olan ve onu iyi tanıyan Öymen, hem Asena’yı bilmeyenler için dört başı mamur bir portre çiziyor hem de onunla zaman geçirenlerin özlemini gideriyor. Ardından Duygu Asena’nın Kadınca, Kim, Milliyet gazetesi, Cumhuriyet Dergi, Habertürk, Yarın, Vatan gazetesinden seçilmiş yazıları geliyor. Tarihleri 1980’e uzanan, şaryoya kâğıt takılıp yazılmış 30 küsur yıllık yazılar da var içlerinde, 2004’te bilgisayarla yazılmışlar da... Her birinde o su gibi akan Türkçesi, sade ama derin anlatımı, mizah duygusu, çeşitli yetkililere sorduğu daha doğrusu gülle gibi fırlattığı cesur sorular, fikri takip... Öfkenin ağırlaştırdığı yazılar değil bunlar, kadınların kaderindeki değişikliklere baş koymuş bir kadının kararlılığı, gerektiğinde ses tonunu yükseltmekten çekinmeyen. Kitabın en üzücü tarafı, içindeki yazıların hâlâ güncel olması, Duygu Asena’nın onları son birkaç yıl içinde kaleme almış gibi durması... Kadının kaderi ufak değişimler gösterse de dönüşümüne daha yıllar yıllar var belli ki... Ve yazık ki bir Duygu Asena daha yok. O yüzden Alper Görmüş’ün yazısıyla sona eren bu kitap çok okunmalı, okuyan yakınına tavsiye etmeli... Hatta en kısa zamanda bir de biyografisi yazılmalı. Biyografinin üstadı İpek Çalışlar yazsa keşke. Keşke dupduru yazılarını çok sevdiğim İnci Asena ya da... Görünen o ki bizim Duygu Asena’ya duyduğumuz ihtiyaç daha uzun yıllar devam edecek. İyi bir biyografisi olmalı genç nesiller için. 
 
İyi ki doğdunuz Duygu Hanım...
 
İyi ki hayatlarımıza dokundunuz...
 
Sizi çok özlüyorum.