Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Hüzün de uzun yaşamaya dahil
16 Ağustos 2016 - 03:08
Okuma alışkanlığını çocuk yaşta kazanmak süreklilik açısından çok önemli. Basılan birbirinden güzel kitaplardan biri de Sabahattin Ali’nin 'Üç Öykü'sü
Bu haftanın en çok konuşulan haberlerinden biri de Yale Üniversitesi’nin yaptığı kitap araştırmasıydı. Araştırmaya göre, kitap okuyanlar okumayanlara oranla ortalama iki yıl daha uzun yaşıyor. Konuyla ilgili haberlerde, bunun nedeniyle ilgili bir bilgi yoktu. Ama anlaması çok da güç değil. Severek okuduğunuz bir kitabın dünyasına girip, karakterleriyle arkadaş olmak, onların hayat hikâyeleriyle zenginleşmek, gülmekten ağlamaya her türlü duyguyu deneyimlemek ömre ömür katmaz mı? Deneme, öykü, tiyatro, roman, şiir; hangi tür olursa olsun, ölümlü olduğunu bilmek gibi bir dramı olan insana sayfalar dolusu yaşama enerjisi vermez mi? Öğrenmek insana iyi gelmez mi? Araştırmanın beyinle, nöronlarla vs. ilişkisi de vardır eminim. Bunlar benim naçizane çıkarımlarım. Ne kadar uzun yaşarım bilmiyorum ama kitaplarla geçirdiğim her an mutlu bir hayatım oldu, olmaya devam ediyor. Eklenecekse ömrüme o iki sene, onu da kitap okuyarak geçirmeye talibim.
 
Öneriler sıralanıyor
 
Bu haberden sonra okumaya niyetlenenler için dün çıkan Milliyet Cumartesi’nde güzel bir haber vardı. Yazarlar, eleştirmenler, bu araştırmadan sonra okumaya başlayacaklar için kitap önerilerini sıralıyordu. Eğer kaçırdıysanız Milliyet’in internet sitesinde haberi bulabilirsiniz. Ama tabii şu da var, okuma alışkanlığını çocuk yaşta kazanmak süreklilik açısından çok önemli. Gerçekten birbirinden güzel kitaplar basılıyor artık. Hemen her yayınevinin çocuklar için yaptığı özel çalışmalar var. Rengârenk sayfalar, incelikli illüstrasyonlar, kuşe kâğıt, iyi hikâye... Tablet uygulamalarına ayırdıkları zamana ve bu konudaki hâkimiyetlerine rağmen çocukların akıllarını çelebilecek kudrette kitaplar bunlar.
 
Onlardan biri de bu hafta Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Doğan Kardeş serisinden yayımlanan ve ‘Üç Öykü’ adını taşıyan kitap, Sabahattin Ali’nin ‘Arabalar Beş Kuruşa’, ‘Ayran’ ve ‘Sırça Köşk’ adlı öykülerinden oluşuyor. Kitap çocuklar için diye herhangi bir sadeleştirme yapmamış yayınevi. Orijinal metinleri kullanmışlar. Filiz Özdem’in yayına hazırladığı kitapta öyküleri resimleyen isim ise Sedat Girgin. Çizgileri Sabahattin Ali öykülerinin ruhuna uygun. Öykülerin etkisini güçlendiriyor.
 
Ali’nin vurucu üslubu
 
İlk öykü ‘Arabalar Beş Kuruşa’, annesiyle birlikte tahta tekerlekli arabalar satan sekiz yaşındaki bir çocuğun hikâyesi. Bu arabaların fiyatı beş kuruş. En büyük rakibi de köşedeki parlak vitrinli tuhafiye mağazası. Bir gün büyük bir otomobil mağazanın önünde duruyor, içinden süslü şişman bir kadınla oğlu iniyor. Derken arabadan inen çocukla satıcı çocuk arkadaş çıkıyorlar. Onlar sohbet ederken tuhafiyeciden çıkan anne yanlarına geliyor ve oğluna “Bu ne hal? Kimlerle konuşuyorsun?” diye bağırıyor. Okulu arayacağını, sevgili çocuğunu kendi seviyesinde olmayanlarla temas ettirdikleri için onlara hadlerini bildireceğini söylüyor. Sınıf farkının işlendiği bu kısa öykü Sabahattin Ali’nin vurucu üslubuyla epey bir sersemletiyor insanı. ‘Ayran’da, tren istasyonunda ayran satarak kardeşlerinin önüne bir somun ekmek koyabilmek için uğraşan Hasan’ın hikâyesini okuyoruz. Karda kışta, tren yolcularına bir bardak ayran satmak için mücadele verişine tanık oluyoruz. Ama ne mücadele... Karlara batıp çıkarak, ayakkabılarının içi su dolarak, karanlıkta korkuyla köye doğru güçlükle yürüyerek... Tek bardak ayran satmadan koca güğümü sırtlayıp eve dönüşleri de cabası... ‘Sırça Köşk’ ise boş gezenin boş kalfası üç arkadaşın bir şehirde sırça köşk inşa ettirip, orada yanına topladıklarıyla birlikte refah içinde yaşamalarını, halkı sonuna kadar sömürmelerini ve en sonunda da cezalarını çekmelerini anlatıyor.
 
Bunlar çocuklar için biraz hüzünlü hikâyeler değil mi diye düşünebilirsiniz. Fakat Sabahattin Ali’nin muhteşem üslubu öylesine göz alıyor, öyle bir lezzet katıyor ki okuma sürecine, üzüldüğünüze üzülmüyorsunuz. Hem hüzün de uzun yaşamaya dahil değil mi?