Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Hikayesiz yüzler
09 Aralık 2012 - 07:12 | Tahsin Tolga Evren ve Simay Tuna, İstanbul Devlet Tiyatroları'nın sahnelediği "Çirkin"de.
İstanbul Devlet Tiyatroları'ndan "Çirkin", ressam Mustafa Ata'nın 44 yıllık retrospektif sergisi ve bir Cahit Arf "yaşamöyküsü" - Sanat Sokağı'nda gezinti...
Ne oldu da biz, yılların yüzümüze yazdığı öykülerden vazgeçtik? Alınlar, yanaklar gerdiriliyor, yerçekimiyle aşağı inen kaşlar kaldırılıyor, gözkapakları yine öyle… Sonra yetmiyor burun estetiği, çene estetiği, elmacık kemiği protezi, dudaklara silikon… Sonu yok gerçekten de… “Güzel” olarak kabul görmüş standartların uygulandığı hikayesiz replika yüzlerin sayısı giderek artıyor. Bu artışın nedenleri arasında yaşlanmaya tahammülsüzlükten, ‘güzel’liğin başarının şartlarından birine dönüşmesine kadar çok sayıda neden var.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen, Marius von Mayenburg’un yazıp Metin Belgin’in yönettiği “Çirkin”, Lette’nin dramı üzerinden, insanlığın güzellik ve ona bağlı olarak estetikle kurduğu ilişkiyi masaya yatırıyor. Kendi buluşu olan bir fişin fuardaki sunumu için hazırlık yapan Ar-Ge Bölüm Şefi Lette, son anda sunum için başka birinin görevlendirildiğini öğreniyor. Patronu gerekçesini şöyle açıklıyor: “Berbat bir suratın var. Sen bu suratla hiçbir şey satamazsın!”

Çirkinliği karısı tarafından da onaylanan Lette, estetik bir operasyonla dünyanın en güzel yüzüne sahip oluyor. Ama daha ilk günlerden aklını kemirip duruyor haklı sorusu: “İyi de bu ben miyim?” Sonrasında her şey kontrolünden çıkıyor Lette’nin. 25 kadının aynı anda ilgisine mazhar oluyor ama öte yandan işini de kaybediyor. Küstah bir adama dönüşüyor. İnsanlar artık sunumuyla değil, sadece yüzüyle ilgileniyor. Ameliyatı yapan doktor ünlü oluyor ve şehirde her köşe başında bir “Lette yüzü” çıkıveriyor insanların karşısına. Estetikle sıra dışılığı sözümona yakalayan Lette’nin yüzü artık sıradanın simgesi haline geliyor. İşler o kadar çığırından çıkıyor ki, eski ‘çirkin’ yüzünü samimiyetle geri istiyor Lette.
Güzellikle ilişkimizi bir kez daha gözden geçirmek için, sağlam bir oyun…

Mustafa Ata
retrospektifi,
150'yi aşkın
eser içeriyor.
Dev bir Mustafa Ata sergisi

Bugüne kadar yüzlerce karma sergi bir yana 35 kişisel sergi açtı Mustafa Ata. Bunlara 11 Aralık’ta bir yenisi daha eklenecek: “Mustafa Ata - Retrospektif 2012”. Bu sergi başka; çünkü sanatçının yarım asra yaklaşan sanat hayatında yaptığı 150’yi aşkın eseri bir arada görme imkanımız olacak. Denilebilir ki, Mustafa Kemal Merkezi - Beşiktaş Çağdaş Salonları’nda bizi bugüne kadar göreceğimiz en kapsamlı Mustafa Ata sergisi bekliyor. 1000’e yakın eserinin yer aldığı kitap da cabası. “Bir anlamda kendi özetimi görmüş olacağım” diye anlatıyor sergiyi Ata: “1968'den günümüze kadar bir sanatçı olarak ne yaptığımı…”

Peki kitapta toplanacak 1000 resim? 1000’ini bir arada görmek? Yorumu şöyle usta ressamın: “Ömrümü boşa harcamamışım.”

Ata, bu sergide bir sanatçının sanat hayatına nasıl başladığını, nasıl verimli noktaya geldiğini izlemenin de mümkün olacağını vurguluyor. Sergide sanatçının hemen hemen bütün dönemlerinden işler var. Nasıl bir serüven izlediğini yakından görebileceğiz.

Bugüne kadar Mustafa Ata’nın bütün işlerinin bir arada toplandığı bu büyüklükte bir sergi hiç olmadı. Bu bir ilk. Kaçırmaya gelmez…

"Kara Cümle", Deli
Dolu Yayınları'ndan çıktı.
Anlamak ve Cahit Arf

10 TL’lik banknotların üzerinde, hemen her gün gözümüze çarpıyor Cahit Arf. Adını hiç duymamışlarda bile bir aşinalık oluşmuş olabilir. Biraz daha yakından tanımak istersek ne yapacağız? İki önemli seçenek var: Mucize Özünal imzasıyla çıkan, Cahit Arf’ın kurgusal yaşamöyküsünün anlatıldığı “Kara Cümle”nin yeni baskısı Deli Dolu Yayınları’ndan çıktı. Adını Muallim Naci’nin “Tahsil-i uluma cahit olmuş” dizesinden alan ve ‘bilim öğrenmek için gayretle' çalışarak adının hakkını fazlasıyla veren dünyaca ünlü matematikçimiz Cahit Arf’ın hikayesini bu kitaptan okuyabilirsiniz. 2006’da Prof. Dr. Tosun Terzioğlu’nun yazdığı Cahit Arf biyografisi “Anlamak Tutkunu Bir Matematikçi” ise bir diğer önemli seçenek. Bazı kitaplar eskimez. Bu iki kitap da öyle. “Herkes ölümsüz olduğu alanda çalışmak ister, ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim” diyen Arf’ın, ‘anlamak’ konusunda hepimize söyleyecekleri var bu kitaplarda.