Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Gloria ile dans edin
19 Ocak 2014 - 03:01 | Paulina Garcia, "Gloria"nın başrolünde.
Aynı zamanda da bir ‘ikinci bahar’ filmi ‘Gloria’. Toplumsal rollerinin taktığı anne, eş, çalışan gibi tüm sıfatlardan soyunduğu bir dönemini izliyoruz Gloria’nın
Şahane bir kadın Gloria. Öyle cetvelle çizilmiş bir düzgünlüğü yok. Kırılan, öfkesinden korkabileceğiniz, kahkahalarla gülen, ağlamaktan da çekinmeyen 58 yaşında bir kadın. Şahane, çünkü ne olursa olsun ayağa kalkmasını, devam etmesini biliyor. Kendisinin farkında. Boşuna da yaşamamış belli, ruhu hala inşaat halindeki insanlardan değil.
  
Aslında bir film karakteri Gloria. Kendisiyle aynı adı taşıyan film, 2013 Şili yapımı. Yönetmen koltuğunda, bu filmle yıldızı parlayan genç sinemacı Sebastion Lelio var. Gloria karakterini Paulina Garcia canlandırıyor. Garcia, geçen yıl Berlin Film Festivali’nde bu rolle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı.
 
Bir ‘kendini iyi hisset filmi’ ‘Gloria’. Bu sıfatın hakkını fazlasıyla veriyor. Sinema eleştirmenlerine göre, bu yıl izleyeceğimiz en iyi filmler listesinde yerini aldı bile.
 
Aynı zamanda da bir ‘ikinci bahar’ filmi ‘Gloria’. Toplumsal rollerinin taktığı anne, eş, çalışan gibi tüm sıfatlardan soyunduğu bir dönemini izliyoruz Gloria’nın. Pinochet döneminden payına düşen ağır baskıları da atmış üzerinden usul usul. Hayatın, ‘özgürlüğün’ tadını çıkarmaya çalışıyor. Yaşıtı bekarların gittiği bir partide, kendi kendine dans ederken, bir eğlence parkının sahibi olan eski deniz subayı 60 yaşlarındaki Rodolfo’nun dikkatini çekiyor. Aralarında bir yakınlaşma oluyor ama ilk görüşte aşk filan değil bu. Rodolfo’yu tanımak isteyecek kadar iyi vakit geçiriyorlar, hepsi bu. Epey şehvetli bir gecenin ardından görüşmeye devam ediyorlar. Birlikte yenen yemekler, memleket meseleleri üzerine sohbetler, şiir okuma seansları, bungee jumping deneyimi derken, bir şeylerin ters gittiğini fark ediyor Gloria. Zira Rodolfo, ilişkilerini çocuklarından saklıyor. Neymiş, çocukları “Bu yaşta aşk mı olur?” derse, ikisi de üzülürmüş. Gloria’nın oğlunun doğum gününde, çocuklarından gelen bir telefonla kaşla göz arasında ortadan kaybolması bardağı taşırıyor. Evet, bu bir kadın hikâyesi ama, kendiyle ilgili meselelerini çözememiş, sınıfsal ve bireysel bağımlılıklarından kurtulamamış bir adamın 60 yaş modelini de bütün çarpıcılığıyla gösteriyor. Eh Gloria da eyvallahsız bir yaşta bereket. Umurunda olmuyor Rodolfo. Telefonlarına çıkmıyor, görüşmeyi reddediyor. Ama Rodolfo’nun ısrarları bitmek bilmeyince yeniden denemeye karar veriyor.
 
Birlikte gittikleri otelde, yine kızlarından gelen telefon marifetiyle bir kez daha sırra kadem basıyor Rodolfo. İki üç gün sonra, bir ilişkiyi götüremeyen ama bitirmeye de cesaret edemeyen arızalı erkeğin gençliğinde neyse 60’ında da o olduğunu göstererek yine telefonlara sarılıyor: “N’oooolur Gloria, aramızdaki şeyi kurtarmalıyız!” Gloria’nın son derece eğlenceli bir eylem planıyla verdiği cevabı söylemeyeceğim ki bu tavır da onun ne kadar şahane bir kadın olduğunu gösteriyor. Hemen ardından da arkadaşının kızının düğününe katılıyor.
 
Bahçede bir tavuskuşuyla göz göze geldiği sondan bir önceki kare muazzam. Tüylerinde göz göz olmuş sıkıntıları kabullenmiş, kendine güvenini o gözlere takmış görkemli bir tavuskuşu gibi salona dönüp, ‘80’li yılların meşhur Umberto Tozzi şarkısı ‘Gloria’ ile dans edişi ise sinema tarihinin unutulmaz sahnelerinden biri olmaya aday. Çok az sayıda salonda gösterime giren, bu, karakteri kadar şahane filmi izleyin, Gloria ile dans edin derim. İyi geleceği garanti.