Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Fransız sanatçıların sofralarına davet

Fransız sanatçıların sofralarına davet

28 Aralık 2015 - 11:12
Balzac boğazına düşkünmüş. Sofrasında her zaman kaliteli, özel ürünlerden yapılmış yemekler olurmuş. İstiridyeler Ostende’dan, dil balığı Normandiya’dan gelmeliymiş
Fransız mutfağı 2010 yılında “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası” listesine dâhil edildi. Böylelikle ilk kez bir dünya mutfağı, kültürel bir yapı olarak korunmaya alınmış oldu. Bu kararla birlikte Fransız sofrasına da dikkat çekiliyordu aslında. Fransızların aileyle ya da dostlarla bir araya geldikleri sofraların ritüellerine... Uzun uzun oturup uzun uzun sohbet ettikleri bu sofralarda damak tadını yaşama tadına dönüştürmelerine... Unesco’ya göre bu kültür korunmalı, yeni nesillere aktarılmalıydı.
 
Başka ülkelerin mutfakları, misal bir İtalyan mutfağı ne olacak? Onlar da inkâr edilemez. Ama yeme içmeyi köklü bir kültür haline getirenlerin Fransızlar olduğu da herkesin malumu. De Gaulle’ün “325 çeşit peynir üreten bir ülkeyi yönetebilmek kolay değil” dediği bir ülkenin mutfağından söz ediyoruz. İşte bu mutfağın başrollerinde yer alan Fransız sanatçıların sofra keyiflerinin, onlardan tariflerle birlikte anlatıldığı güzel bir kitap çıktı geçtiğimiz hafta, Oğlak Yayınları’ndan: Sevim Gökyıldız’ın yazdığı ‘Sanatçı Sofraları’.  
 
Hem lezzetli hem keyifli hem de doyurucu bir kitap. Gökyıldız, önce sanatçılar hakkında kısa bir bilgi verip ardından yemekle ilişkisine bağlıyor sözü. Devamında da o sanatçıya ait yemek tariflerini sıralıyor. “Bu kitabı okurken, 19., 20. yüzyıl sanatçılarının sofra keyiflerini yeniden yaşayacağınıza, yedikleri ve içtiklerinin tariflerini okudukça ağzınızın sulanacağına inanıyorum” diyor önsözde. Dediği de oluyor, hakikaten insanın ağzı sulanıyor, sayfaları art arda çevirirken...
 
Balzac boğazına düşkünmüş. Sofrasında her zaman kaliteli, özel ürünlerden yapılmış yemekler olurmuş. Öyle herhangi bir yerden alınmış yiyeceklerden hazzetmezmiş. İstiridyeler Ostende’dan, dil balığı Normandiya’dan gelmeliymiş. Meyveyi çok severmiş. O kadar ki masada armut ya da şeftalilerle dolu bir tabak gördüğünde, gözleri parlar, keyifle ellerini ovuştururmuş. “Onu anlatırken kullanacağımız kaçınılmaz sözcük ‘gurme’ olmalıdır” diyor Sevim Gökyıldız.
 
Georges Sand’ın Nohant’daki görkemli villası Sand’ın dost meclisleriyle ünlüymüş. Büyük bir zarafetle hazırladığı, birbirinden lezzetli yemeklerle kurduğu masada sanatçı dostlarını ağırlarken konuşulan daima müzik ve edebiyat olurmuş. Avrupa’nın her köşesinden gelen lezzetlere açıkmış. Mesela masasında ravioli ile puding ya da borş çorbası ile gnocchi birlikte servis edilebilirmiş.
 
Bir lezzet tutkunu olan Renoir, Güney Fransa’daki evinde hazırladığı renkli ve zengin sofralarıyla da ünlüymüş. Mutfağa en iyi malzemeler alınırmış. Bouillabaisse (balık çorbası) için Marsilya’da tahta sandıklarda küçük ıstakozlar gelir, kaya balıkları ve taze rezeneleri eve getirmek için arabayla Lyon garına gidilirmiş.
 
Paul Cezanne’ın sofrası da tıpkı resimleri gibi bir kırlar ve bahçeler senfonisiymiş. Sofrasından, zeytinyağı, domates ve sarımsağı asla eksik etmezmiş.
 
Bunlarla bitmiyor. Sırada Alexandre Dumas, Henri de Toulouse-Lautrec, Marcel Proust, Colette, Fransız olmamakla birlikte Rossini, Picasso ve Agatha Christie’nin sofraları ve tarifleri de var. Özetle, kütüphanelerin yemek bölümlerine renk katacak, özenle hazırlanmış, Türkçesi nefis, göz alıcı görsellerle süslü bir kitap Sevim Gökyıldız’ın ‘Sanatçı Sofraları’. Ayrıca önümüz yılbaşı şöyle lezzetli bir hediye arayanlar için de biçilmiş kaftan.
 
Gökyıldız’ın Georges Sand’ın masasından seçtiği bir tarifle bitirelim:
 
Bal kabağı sufle (flan de potiron)
 
Malzemeler:
 
- 1.5 kg bal kabağı
 
- 3 yumurta
 
- 1 bardak süt
 
- 3 yemek kaşığı un
 
- 3 yemek kaşığı krema
 
- 100 g rende gravyer (ya da kaşar)
 
- Karabiber, tuz
 
Yapılışı:
 
Kabağı soyun, doğrayın, yaklaşık 15 dakika haşlayın. Süzün ve ezerek püre yapın. Derin bir kâsede yumurtaları, süt, un, krema, karabiber ve tuzla karıştırın. Kabak püresini de ekleyin. Fırın kabına boşaltın, üzerine peynir rendesini serpin, önceden 180 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 40 dakika pişirin. (4 kişilik)