Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Emine, Ayşe ve anneler…
05 Mayıs 2014 - 10:05 | Rojin Tekin, "Cennetten Kovulmak" filminde Ayşe rolünde.
Slogan atmayan, evlat acısının milliyeti olamayacağını vurgulayan, bu süreçte kadınların ne denli önemli olduğunun altını çizen başarılı bir yapım 'Cennetten Kovulmak'
Ferit Karahan, ilk uzun metrajlı filmini çekmeye karar verdiğinde, öncelikle Kürt sorunuyla ilgili olmasını planlıyor. “Ama” diyor “Öyle bir film çekeceğim ki slogan atmayacak”. Bu biiir. “İki tarafın da acılarına dokunacak”. Bu ikiii. “Ve birbirinizi anlamaya çalışın mesajını verecek”. Kültür Bakanlığı da belli bir oranda destekliyor filmini. Derken 21 aylık post prodüksiyon sürecinin ardından 'Cennetten Kovulmak' çıkıyor ortaya.
 
Çekimleri İstanbul’da ve Muş’ta gerçekleştirilen Türk-İtalyan ortak yapımı film, prömiyerini yaptığı 50. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film” ödülünü Ramin Matin'in 'Kusursuzlar'ı ile paylaştı. Haziran ayında da Ankara Film Festivali’nde yarışacak. 25 Nisan’da ise gösterime girdi.
24 yaşındaki elektrik mühendisi Emine ve 8 yaşındaki ilkokul öğrencisi Ayşe’nin hikayelerinin kesiştiği, gerçekten de slogan atmayan, evlat acısının milliyeti olamayacağını vurgulayan, birbirimizi anlamamızın ve bu süreçte kadınların ne denli önemli olduğunun altını çizen başarılı bir yapım 'Cennetten Kovulmak'.
 
Kürt işçilerin çalıştığı bir şantiyede işe başlayana kadar ihtimal hayatında hiç Kürt görmemiş, memlekette 30 yıldır süren savaşla ilgili farkındalığı erkek kardeşi İsmail Güneydoğu’ya askere gidene kadar gelişmemiş bir orta sınıf ailenin kızı Emine. Hatta babasının, iş yerini gördükten sonra “İstanbul’da ne işi var bu Kürtler’in?” mealindeki sorusuna bakarsak, genetik bir önyargısı da var. Erkek kardeşi şehit düşünce bu önyargı yerini derin bir öfkeye bırakıyor. Canı yanmış her insan gibi bir sorumlu arıyor, buluyor da… Öfkesini patlattığı Kürt işçiler, özellikle de bir dilim kekle havalara uçan 16 yaşındaki Kürşat… Öte yandan İsmail’in ölümünden sonra rengi ruhsarı soluyor Emine’nin. Filmin başındaki neşeli hali yerle yeksan oluyor. Yönetmen öyle ustalıkla çiziyor ki Emine’yi, onun canı yanarken bizimki de yanıyor.
 
'Cennetten Kovulmak'ın anne karakterleri filmin yükünün çoğunu sırtlarında taşıyor; Kürt sorununun yükünü evlatlarını kaybederek sırtlayan Türk ve Kürt anneleri gibi… Mavi satenden kaplattığı yün yorganı, şantiyede yatarken üşümesin diye bir kamyona yükleyip oğluna gönderen, Kürşat’ın Muş’ta yaşayan annesi… Oğlunun şehit düştüğü haberini aldığında kapı önüne yığılan ve bir daha yüzü gülmeyen İsmail’in annesi, “Madem alacaktın, niye verdin” diye Allah’a isyan eden... Korucuların öldürdüğü oğlunun ardından, ağır bir yasa gömülen, yörenin geleneklerine göre yasını tutma biçimi olarak örüklerini ensesinden kesen anne… Onlar ağlarken filmde, bizim de gözümüzden yaş akıyor… Ölen askermiş, gerillaymış, inşaat işçisiymiş, Kürtmüş, Türkmüş demiyoruz.
 
Ve bir de Ayşe (Rojin Tekin) var. Muş’ta bir ilköğretim okulunda “Ben size Türkçe konuşun demedim mi? Okuyup iş sahibi olmak için Türkçe öğrenmeniz şart” diyerek parmak sallayan bir öğretmenin sınıfında okuyan. Yıl da 2001 bu arada. Büyüyünce artist olacak Ayşe. Çooook merak ettiği İstanbul’a gidecek, korucuların öldürdüğü, İstanbul’daki üniversiteli abisinin yanına… Hatta Şule isimli bir hayali arkadaşı da var İstanbul’dan, ara ara telefonla konuştuğu…
 
Düğümü çözense bir Kürt cenazesi oluyor. İnşaatta düşüp ölen işçilerden birinin… Ailesine ulaşılamadığı için ortada kalan bir cenaze. Ve o cenazeyi sahiplenip baba ocağına götüren ise bir Türk kızı…
 
Velhasıl, kadınların Kürt sorununda kilit bir noktada durduğunu anlatan, duygu sömürüsüne prim vermeyen, her iki tarafın milliyetçiliğinin de ne kadar rahatsız edici olduğunu diyaloglarla pekiştiren, önyargıları olan Kürtler’i Türkler’i anlamaya, aynı dertten mustarip Türkler’i de Kürtler’i anlamaya davet eden özel bir film 'Cennetten Kovulmak'.