10 Mart 2013 - 07:0315-21 Nisan arası gerçekleşecek Rus Kültürü Festivali kapsamında, Dostoyevski romanlarının karakterleri podyumda yürüyecek...Bir açık hava podyumu düşünün. Fonda Rus müzikleri çalıyor… Derken bir ses duyuyorsunuz: “Veee… Raskolnikov...”. Gerçekten de siyah paltosu, şapkası, beyaz gömleğiyle Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”sındaki Raskolnikov beliriyor podyumda. Ardından çiçekli elbisesi, şemsiyesi, boynundan fiyonk attığı şapkasıyla Sonya geliyor. Onu “Budala”nın Prens Mişkin’i izliyor. Gri pelerinli mantosu, beyaz çizmesiyle… “Ecinniler”in topal kadını Mariya Timofeveyna podyumda sekerek ilerliyor… Velhasıl tam 24 Dostoyevski karakteri, yazıldıkları dönemlerde giyilen kıyafetlerle, kısa hikayeleri eşliğinde tek tek boy gösteriyorlar. Hayal filan değil. Petersburg’da kutlanan “Dostoyevski Günü” için F.M. Dostoyevski Müze Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Dostoyevski’nin Kahramanlarının Defilesi” adlı bir gösteri bu. Aynı gösteriyi 18 Nisan’da Beyoğlu İmam Adnan Sokak’ta kurulacak podyumda izleyeceğiz. Türk Rus Kültür Vakfı’nın öncülüğünde Türkiye ve Rusya Kültür Bakanlıkları’nın desteğiyle gerçekleştirilecek Rus Kültürü Festivali’nde... 15-21 Nisan arası gerçekleşecek festivalin zengin bir programı var. Amaç Rus kültürü ve sanatını en iyi örnekleriyle Türkiye’de tanıtmak, Türk ve Rus toplumları arasındaki dostluk ilişkilerini güçlendirmek. Seneye de St. Petersburg'da Türk Kültürü Festivali düzenlenecek.



İlk festival kapsamında dünyaca ünlü Igor Moiseyev Rus Devlet Akademik Halk Dansları Topluluğu da İstanbul’da olacak. Bu eğlenceli topluluğun Youtube’dan birkaç videosunu izlemenizi öneririm. Büyüleyici koreografileri hakkında fikir sahibi olmak için…



Kapanış konseri de bir o kadar iddialı. Hakan Aysev, Evgeniya Dushina, La Scala’da defalarca sahneye çıkan Asude Karayavuz ve Moskova Çaykovski Devlet Konservatuarı Opera Tiyatrosu’ndan Nikolay Efremov aynı sahnede olacaklar. Türkçe ve Rusça eserlerle... CRR Senfoni Orkestrası, Rengim Gökmen şefliğinde onlara eşlik edecek. Sokağa kurulacak 12 çadırdaki Rus el sanatları panayırı da cabası. Meraklılar için uygulamalı matruşka boyama teknikleri gösterilecek. Dahası var, fazlası da… Ama eksiği yok. Bu festival kaçmaz. Şimdiden ajandanıza not etmenizde de fayda var.

St. Petersburg’a gitmek

Geçtiğimiz salı günü festival hakkında bilgi paylaşımı için St. Petersburg’a düzenlenen basın gezisinde Mariinsky Sarayı’nın gösterişli Kırmızı Salonu'nda şehrin parlamento başkanı Vyacheslav Makorov’la görüştük. Makorov da bu festivalin iki halk arasında arkadaşlık kuracağına inandığını söyledi. “Türkiye’yi görmeyen Rus kalmadı” diyen Makorov’a göre tersini söylemek zor. Hatta turist sayılarımız arasında ciddi bir uçurum var. Kendisinin de katılacağı nisandaki festival sayesinde St. Petersburg’a düzenli turist çekeceklerini umuyor. Peki niye gidelim 1990’dan bu yana İstanbul’un kardeş şehri olan St. Petersburg’a? Bir kere haziran ortasında başlayıp temmuzun ilk haftası sona eren beyaz geceleri yaşamak için… Havanın gece 12’den itibaren sadece iki üç saat, o da ‘hafiften’ karardığı bu dönemde şehirde pek çok festival düzenleniyor. Ermitaj Müzesi de bir o kadar önemli bir neden. Rivayet o ki, her eserin başında 1 dakika kalarak günde 8 saat gezseniz, müzenin tamamını 15 yılda bitirebiliyorsunuz. Zaten daha merdivenlerinden çıkarken heyecandan nefesiniz kesiliyor. Dostoyevski ve Puşkin müzelerinde, bu iki yazarın yazı masalarının karşısında yaşayacağınız deneyim de az buz bir şey değil. Rus Müzesi’ndeki Ayvazovski’lerin önünde ise ne gam kalıyor ne kasavet… Bunlar sadece birkaç ‘kültürel’ neden. "Kuzey'in Venedik"i olarak anılan St. Petersburg'a gitmek için aslında o kadar çok neden var ki: Kanalları, nehirleri, meydanları, eğlence ve gece hayatı, çarlık döneminden kalma pasajları, sarayları, kaleleri, katedralleri, kiliseleri... Üstelik Rusya'ya vize de yok. Neden gitmeyelim ki?