Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Çocukların sanata katılım hakkı

Çocukların sanata katılım hakkı

28 Nisan 2014 - 10:04
Son zamanlarda gittiğim hiçbir konserde bu kadar mutlu olmadım. Konser bitiminde dakikalarca ayakta alkışladık Barış için Müzik Orkestrası'nı
Hayatımın en heyecan verici hediyesini ilkokul dördüncü sınıfta sömestr tatilinin ilk günü aldım. Bir mandolindi. Emekli müzik öğretmeni Fikret Bey’in müzik aletleri sattığı dükkanı Tufi’den karne hediyesi olarak almıştı babam. Tufi, bizim sokağın en büyülü yeriydi benim için. Vitrinindeki müzik aletlerine bakmaya bayılırdım. Dükkandan Fikret Bey’in çaldığı piyanonun sesi yayılırdı sokağa. Mavi bir kılıf içinde gelen mandolinimle haftada iki gün ders almaya başladım. Mandolini kollarıma, penayı elime aldığım her an, mutluluktan havalara uçuyordum. Ne var ki kısa sürede müzik kulağım olmadığı ortaya çıktı. Akord yapamıyordum, telleri sürekli koparıyordum, notalarla aram iyi değildi. Olmadı yani. Müzikal kariyerim başlamadan bitti. Ama o mandolinin verdiği heyecanı unutmak mümkün olmadı. Bir çocuk için müzik aletine sahip olmanın, hele onu çalabilmenin ne büyük bir sevinç olduğunu bilirim özetle.
 
Bu hafta, pazartesi günü İş Sanat’ta Barış İçin Müzik Orkestrası’nın konserine gittiğimde, yaşları 7 ile 14 arasında değişen çocuklar, enstrümanlarıyla sahnedeki yerlerini alırken o sevinci bir kez daha yaşadım. Otuz yıl sonra bir kez daha. Onların heyecanı ise anlatılır gibi değildi. Ellerinde trompetleri, kemanları, boylarından büyük  viyolonselleri, flütleri, kontrbas ve klarnetleri ile usul usul, biraz da ürkek çıktılar sahneye. Sandalyelerine oturup şefi beklerken salonu dolduran kalabalık karşısında nefeslerini tutmuş halde oldukları açıkça görülüyordu.
 
Bu çocukları enstümanları ile tanıştıran, mimar Mehmet Selim Baki tarafından 2005 yılında kurulan Barış İçin Müzik Vakfı.  10 yıl içinde Edirnekapı’da yaşayan ve imkanları sınırlı 4 binden fazla çocuğa karşılıksız müzik imkanı sağlayan bu vakfın çocukları onlar. Öyle çocuğuna keman, piyano dersi aldıracak güce sahip olmayan ailelerin çocukları… Bu olağanüstü senfonik orkestranın konzertmeister’ı, şefin sağ kolu baş kemancı en fazla 10 yaşlarında olmalı. Dünya güzeli bir kız çocuğu. Hepsi birbirinden sevimli, gözleri çocuksu heyecanla ışıl ışıl parlayan, çaldığı enstrümanla tek vücut olmuş tam 120 çocuk…
 
Son zamanlarda gittiğim hiçbir konserde bu kadar mutlu olmadım. Konser bitiminde dakikalarca ayakta alkışladık orkestrayı. Yüzüme yerleşen hayranlık dolu gülümseme konser boyunca dağılmadı. Arada gözlerim de doldu yalan değil ama iyi müziğin etkisiydi başka bir şey de değil. Öte yandan sınıf farklılıkları ya da maddi imkansızlıklar yüzünden engellerle karşılaşan çocukların sanata katılım hakkının alt gelir gruplarına da sağlanabileceğinin çok özel bir örnek modelini teşkil ettiğini söylemeliyim Barış İçin Müzik projesinin. Bu imkanı sağlayan Barış İçin Müzik Vakfı’na,  onun  2013 yılından bu yana  kurumsal destekçiliğini üstlenen İKSV’ye, eğitim desteği veren Lale Kart Programı’na saygı duyduğumu, kendilerini kalpten tebrik ettiğimi de...
 
Şimdi sıra bizde. Bizim yardımlarımızla, bu çok özel çocukların sayısı kısa sürede 10 binleri, yüz binleri bulabilir; bu uygulama tüm Türkiye’ye yayılabilir. Barış İçin Müzik Vakfı'na destek vermek, çocukların sanatsal yaşama katılma haklarına katkıda bulunmak isterseniz, barisicinmuzik.org adresini ziyaret ederek ya da (212) 631 06 86 numaralı telefonu arayarak bilgi alabilirsiniz.
 
Babama anlattım, o da çok mutlu oldu. Fikret Bey’i kaybettik. Tufi’nin yerinde fotokopi makineleri satan bir dükkan var artık. Ama eminim, vaktiyle yüzlerce çocuğu enstrüman sahibi yapan, müzikle tanıştıran Fikret Bey de mutlu oldu bir yerlerde. Ve ben bir kez daha mandolin almış gibi oldum.