Billur avizenin ışığında sergi
"Billur bir avize Bursa’da zaman" diyen Tanpınar’ın duru avizesi Bursa surlarının önemli yapılarından biri olan Zindankapı’da bir güncel sanat galerisinde ışıl ışıl yanıyor. Zaman, zindanların içindeki boşlukta sallanan bir avize gibi. Tarihi dokusu korunarak Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen yapının içinde yer alan Zindankapı Güncel Sanat Galerisi’nde zaman soyut olmaktan çıkmış, somut, elle tutulur bir nesne adeta. 2 bin 500 yıllık bir tarihin içinde her bir ana dokunabiliyorsunuz galeride.
Zindankapı Güncel Sanat Galerisi’nde Bursa şehrinin kuruluş amacı ve şehrin isminin nereden geldiği gibi bilgiler dijital formlar içinde izleyiciyle paylaşılıyor. Roma Dönemi silahlarının replikaları, Bursa’nın 1326 yılına kadarki tarihsel süreci anlatan kiosklar ve animasyon filmler var. Perde projeksiyonun Türkiye’de kullanıldığı ilk galeri olma özelliğini de eklemek isterim. Yeniçeri askeri sergilemeleri, mapping videolar üzerinden aldığımız tarihi bilgiler, interaktif yerleştirmeler ve galerinin içinden ulaşılan kulelerden gözlemlediğimiz şahane Uludağ manzarası da görmeye değer. Nitekim Zindankapı, kentin güneyinden Uludağ eteklerine doğru uzanan bir güzergâhta, kayalıklara oyularak inşa edilmiş. Yapının, Osmanlı döneminde suçluların tutulduğu zindanları, bir kültür sanat mekânına dönüştürülerek kendi tarihi döngüsünü tamamlamış.
‘Dokunmak kalbe giden yol’
Galeride, bu döngüye ithafen, Deniz Sağdıç’ın “Döngü – The Cycle” adlı sergisi izleyicilerle buluşuyor bugünlerde. Galerinin dokusuna uyum sağlayan çok etkileyici bir sergi. Nasıl zindan, kendi döngüsünü sanat galerisine dönüşerek tamamlıyorsa, sergideki portrelerde kullanılan denim (kot) parçaları da iplikten pantolona, pantolondan sanat eserine evrilen döngüsünü gerçekleştirmiş oluyor.
Her türlü atık malzemenin sanat eserine dönüşebileceğini düşünüyor Sağdıç. Tüm atıklar onun için boya, akrilik, palet işlevi görüyor. Hayatın kendisinin, kurgusunun sanat olduğuna inanan sanatçı hayatın içinden seçiyor malzemeyi. Denim kullanma nedeni bu. Dünyanın her yerinde tanınan bilinen sınıfsız bir malzeme. Üstelik sanatseverlerin, bu çok tanıdık malzemeyle, klasik sanat malzemelerinden çok daha iyi iletişime geçtiğini söylüyor. Portrelerin her birine dokunabiliyor, denimin dokusunu hissedebiliyorsunuz. Zaten “dokunmak kalbe giden yol”dur diyor Sağdıç. Kullandığı dokunulabilir denim malzemesiyle sanatın ulaşılmaz, dokunulmaz algısını kırıyor.
Denimi sanat eserine dönüştürme çalışmaları sırasında önce kendi kot pantolonlarıyla yola çıkan sanatçı, malzeme yetmeyince denim üreten firmalarla iletişime geçiyor, onlardan defolu atık pantolonlar istiyor. Ardından iki yıl atölyesine kapanıyor. Önce portreyi çiziyor. Sonra denim parçalarını portre üzerine yerleştireceği bir dizayn kurguluyor. Daha sonra da kesme, yapıştırma, dikiş, taşlama yöntemlerini kullanarak portrelerini tamamlıyor.
Sergide zindan odalarında demir parmaklıklar arasında duvarlarda sergilenen dokuz eser var. Uzaktan baktığınızda yağlı boya portre gibi görünüyor. Yaklaştığınızda boya değil kot parçalarıyla üretilmiş insan yüzleriyle karşılaşıyorsunuz. Dokunduğunuzda tamamen tanıdık bir malzemeyle temas halindesiniz. Gerçekten muhteşem bir döngü var eserlerde.
Sağdıç, insanı insana anlatmanın en iyi yolunun insan olduğu düşüncesinde. İnsanlar arası göz temasının önemsiyor, bu yüzden de portreyi tercih ediyor. Sergide yer alan her bir portrede farklı insan yüzlerinde kurduğunuz göz temaslarının verdiği yakınlık hissi tarifsiz güzellikte. Her biri başka başka hikayeler anlatıyor. Ve elbette hikayeler sizin iç dünyanızdan alıyor konusunu. Hüzün, neşe, korku, telaş, huzur… Artık siz ne yazıyorsanız o.
Zindankapı Güncel Sanat Galerisi’ni mutlaka görün. Bu çok özel mekânda, billur avizenin ışığında zamana dokunarak bu sıradışı sergiyi izleyin.
İyi pazarlar