Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | 40 yaş erkeği
14 Nisan 2014 - 01:04 | Romain Duris, Cedric Klapisch'in yönettiği "Aşk Bulmacası"nın başrolünde.
'Aşk Bulmacası'nda (Casse-tête chinois) Geçmişten getirdiği sorunlarla en az dert ettiği kadar eziyetli karmaşasına tanık oluyoruz Xavier’nin. 40 yaşın bir erkeğin hayatındaki önemine...
Bir romantik komedi düşünün, hem bol bol güleceğiniz hem de 40 yaş erkeğinin varoluşsal sorunlarıyla hemhal olacağınız... Filmin adı ‘Casse-tete chinois /Aşk Bulmacası’. Önümüzdeki hafta sona erecek İstanbul Film Festivali’nde üç gösterim yapan film, 25 Nisan’da da vizyona girecek.
 
Aslında ana karakter Fransız Xavier’le, Cedric Klapisch’in yönettiği 2002 tarihli ‘İspanyol Pansiyonu’nda (L’auberge espagnole) tanışmıştık. Romain Duris’nin canlandırdığı Xavier, Erasmus değişim programıyla Paris’ten Barselona’ya giden bir üniversite öğrencisiydi. E delikanlılık çağları tabii... Şenlikli bir özel hayatı vardı. Kız arkadaşlarından biri de Audrey Tautou’nun oynadığı Paris’te yaşayan Martine’di. Klapisch, 2005’te devam filmi ‘Rus Bebekler’i (Les poupées russes) çekti. Bu filmde de bir aşk üçgeninin içinde kalıyor, İngiliz Wendy’yi (Kelly Reilly) tercih ediyordu Xavier.
 
‘Aşk Bulmacası’nda ise 40 yaşı ve sorunlarıyla karşımıza çıkıyor Xavier. Wendy ile sürdürdüğü 10 yıllık ilişkisinden iki çocuk sahibi olmuş, yazarlık mesleğinde öyle çok parlak bir kariyer edinememiş, mutsuz ve kafası da karmakarışık. Zaten daha filmin başında “Çoğu insan için hayat A noktasından B noktasına gitmektir. Benim için öyle değil. Benim B noktasıyla sorunlarım var,” diyor. Ardından da isyanı geliyor: ”Neden hayatım böyle? Neden her şey bu kadar karışık?”
 
‘Hayat bir işleme gibidir’
 
Nasıl karışık olmasın ki, Barcelona’dan arkadaşı Isabelle lezbiyen sevgilisiyle bir çocuk yapmak için spermlerini istiyor, bizimki de tamam diyor. Bu durumdan hiç hoşlanmayan Wendy, iki hafta sonra New York dönüşü aşık olduğunu söyleyip, çocuklarını da alarak Paris’ten taşınıyor. Yayıncısı, yeni kitabını bekliyor.
  
Xavier’in durumu özetleyen cümlesi: “40 yaşına geldim ve hayatımı mahvettim,” oluyor. Bu itirafın ardından Schopenhauer ile hayali bir sohbet yapıyorlar. “Hayat bir işleme gibidir” diyor ünlü filozof: “İlk yarısını ön tarafta geçirirsiniz. İşlemenin güzel tarafında. Ama ikinci yarısını arka tarafında geçirirsiniz. Bu taraf o kadar güzel değildir ama düğümlerin nasıl bağlandığını görürsünüz.”
 
Ve o noktadan sonra gergefi ters çevirip düğümleri izlemeye başlıyor Xavier. Hayat da durmuyor tabii... Daha da karmaşıklaşıyor. Çocuklarından ayrı kalamayacağını anlayınca peşleri sıra New York’a gidiyor. 40’ından sonra yeni bir ülke, yeni bir kültür, iş yok, para yok. O sıralarda New York’ta yaşayan arkadaşı, karnı burnunda Isabelle’in yardımlarıyla Çin Mahallesi’nde bir eve taşınıyor. Zorlu bir hayat kurma mücadelesinin içinde buluveriyor kendini. Bir yandan, bulmacayı andıran hayatından esinlenerek “Çin Bulmacası” koyduğu kitabını yazmaya devam ediyor, bir yandan ‘hiçlik’ meselesiyle boğuşuyor, kente alışmaya çalışıyor, çocuklarının üzerinde hak talep edebilmek için Amerikan vatandaşlığına geçmenin yollarını arıyor, Çinli bir kızla göstermelik bir evlilik yapıyor. Yetmezmiş gibi eski sevgilisi Martine, çocuklarıyla birlikte tatil için yanına geliyor. Bir kafa karışıklığı daha. “Birbirimizin bütün arızalarını biliyoruz, çocuklarımız da iyi geçiniyor, niye yeniden birlikte olmayalım?” diyen eski sevgilinin neden olduğu...
 
Bu karmaşada bir de babası geliyor ziyaretine. Bu defa baba-oğul çatışmasının düğümleri arasında buluyor kendini. Babasıyla kaçırdığı zamanlarla hesaplaşıyor. Ona soramadığı tonlarca soruyla... Derken Isabelle doğuruyor, bir kızı daha oluyor Xavier’in. Ama bu defa da Isabelle’in yaşadığı aşk üçgeninin orta yerine düşüyor.
 
Bütün bunlar, eğlenceli ve hızlı bir ritimde akıp gidiyor. Geçmişten getirdiği sorunlarla en az dert ettiği kadar eziyetli karmaşasına tanık oluyoruz Xavier’nin. 40 yaşın bir erkeğin hayatındaki önemine... Hayat yeni düğümler atadursun, eski düğümleri artık ‘çözebilecek’ bir yaş olduğuna 40’ın. Bu yaş erkeğinin geçmişe başka bir gözle bakıp, artık tanıdığı malzemeyle geleceği daha sağlam döşeyebileceğine... Kendisiyle geçinmeye gönlü varsa tabii...