Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | 'Sarmaşık' gibi sarıyor
'Sarmaşık' gibi sarıyor
07 Aralık 2015 - 11:12Erkek dünyasının belli başlı kodlarını usta işi bir sinema diliyle beyazperdeye taşıyan 'Sarmaşık', bu yıl izlediğim filmlerin en iyilerinden biriydi
"Beyler yarın limana yanaşmayacağız” diyor kaptan. Armatör iflasını açıklamış, Sarmaşık adlı gemiye haciz gelmiş. Ama öyle herkes evlerine durumu yok... Denize elverişlilik kaybedilmesin diye 5 gemici seçilecek. Makinede çalışacak biri, bir diğeri mutfakta, ikisi usta olacak, biri de zabit. Kaptanla birlikte altı kişi... Diğerlerine yol gösteriliyor.
Cenk, Alper, Kürt, İsmail ve Nadir bu seçimden memnun kalıyorlar. Yiyip içip yatacaklar, üç vakte kadar da evlerine dönüp maaşlarını alacaklar... Keyifler yerinde, ortalık gır gır şamata... Kaptan ciddiyetini koruyor yalnız. Geminin kurallarının aynen devam ettiğine dikkat çekip, sağ kolu olarak da İsmail’i belirliyor. Hemen ardından odasına çağırdığı Nadir’e de “Gözüm kulağım olacaksın” diyor. Böl, yönet!
Ekibin gemide geçireceği 120 günlük süreç, ki onlar bu kadar süreceğinden habersiz, böylelikle başlıyor. “Beybaba” diye hitap ettikleri kaptandan aldığı yetkiyle gemicilere türlü çeşit iş buyuran İsmail, sinirleri bozmaya başlıyor kısa sürede. Onu güç gösterisi yapmakla suçluyorlar, “Birini tanımak istiyorsan ona güç vereceksin” diye de ekliyorlar. Bütün karşı çıkışları dakikasında kaptana yetiştiriyor İsmail. Hatta iş yaptıramadığını söylediği Cenk’i cezalandırmasını istiyor. Kaptanın tavrı o günlerde “Fazla üstlerine gitme, işleri durdur” oluyor.
Bu ilk tartışmalarla birlikte erkek dünyasına giriş yapıyoruz. Armatörden ses çıkmıyor. Ne zaman eve döneceklerini kestiremiyorlar. Belirsizlikten sıkılmaya başlayan gemicilerin iktidarla, erkle kurdukları ilişki, giderek sert ve acımasız bir hale gelmelerine neden oluyor. Geminin içindeki gerilim artıyor. Kaptan sözlerinin arkasında duramıyor. Tayfanın öfkesi küfürleri aracılığıyla ses buluyor. Kontrolü kaybettiğini düşünen kaptan, ortalığın tozunu attırırken “Ast üst kalmadı bu gemide” diye haykırıyor adeta. Kaygıları, korkuları, kendilerine duyduğu güveni kaybedişleri ve anlamsızlık duygusuyla giderek daha depresif bir ruh haline bürünen gemiciler dayanışmanın verdiği cesaretle kaptana gidip neyi beklediklerini soruyorlar... Sonuç yine kavga.
Bundan sonra neler olduğunu öğrenmek için Tolga Karaçelik’in yönettiği, bu hafta gösterime giren “Sarmaşık”ı izlemeniz gerekecek. Gerçeküstü finaliyle, tattırdığı tarifsiz sinema lezzetini ikiye katlayan bu şahane film dünya prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptı. East End Film Festivali’nden “En İyi Film” ödülü kazandı. Türkiye prömiyerini gerçekleştirdiği 22. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nden “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Erkek Oyuncu” (Nadir Sarıbacak) ödülleriyle, 6. Malatya Uluslararası Film Festivali’nden “En İyi Erkek Oyuncu” (Özgür Emre Yıldırım) ödülüyle döndü. Siz bu yazıyı okurken dün gece sonuçlanan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden bir ya da birkaç ödül almış olması da kuvvetle muhtemel.
Erkek dünyasının belli başlı kodlarını usta işi bir sinema diliyle beyazperdeye taşıyan film, bu yıl izlediğim filmlerin en iyilerinden biriydi. Otorite, hırs, anlam, anlamsızlık, yalnızlık, vahşet, öfke, samimiyet, korku, kaygı, samimiyetsizlik, güç, zaaf, zayıflık, direnç... Film, bu kelimelerin zor koşullarda erkeklerin hayatından geçerken giydiği denizci kılıklarını bütün canlılığıyla anlatıyor, izleyeni “Sarmaşık” gibi sarıyor.