Bir koleksiyonun hikayesi: Papko/ Öner Kocabeyoğlu Koleksiyonu
Küçük kırmızı bir tablonun önünde durmuş onu izlerken, sanat sevgisinin aşkla fena halde bir benzerliği olduğu geçiyor aklımdan. Çünkü bir sanat objesi de ilk görüşte aşık edebilme, karşısındakinin aklında hiç yokken onu baştan çıkarabilme ve hatta takıntılı ve tutkulu bir serüvene sürükleyebilme gücüne ve cazibesine sahip olabiliyor. Bana bütün bunları düşündüren, karşımdaki küçük boyutlu ve çevremi saran diğer işlere göre oldukça mütevazı görünümlü bu tablo, bu düşüncemin en bariz örneği ve bir anlamda gerçek bir öykü kahramanı…
Bulunduğum mekân, Nişantaşı’ndaki kendisi de tarihi ve görkemli bir güzelliğe sahip olan bir apartmanda yer alan Papko Art Collection… Burası koleksiyoner Öner Kocabeyoğlu’nun 17 yıl boyunca aşkla topladığı eserlerin bir bölümünü sanatseverlerle dönem dönem paylaşabilmek için açtığı bir sanat mekanı. Spot Projects’in etkinlikleri kapsamında buradayız ve bize bu etkileyici koleksiyonu ve onun hikayesini eşi Tuğba Kocabeyoğlu anlatıyor.
İşte, her şey 17 yıl önce Öner Kocabeyoğlu’nun bu küçük kırmızı Selim Turan tablosunu bir müzayedede görüp satın almasıyla başlamış. O güne dek sanata karşı özel bir ilgisi olmayan Kocabeyoğlu’nun, bir sanatsever arkadaşıyla gittiği bir müzayedede bu tabloyu görür görmez satın almak istemesi, sizce de ilk görüşte aşkı çağrıştırmıyor mu? Bence, evet…
Bu ilk tablonun ardından Kocabeyoğlu özellikle Paris ekolü sanatçılarını araştırmaya, yoğun olarak bu dönemle ilgilenip eserlerini toplamaya başlamış. Bugün Öner Kocabeyoğlu Koleksiyonu modern, çağdaş ve yükselen sanatçıların önemli eserlerine yer veren en önemli koleksiyonlardan biri olma özelliğine sahip. Koleksiyonda 100’den fazla sanatçının 1500’ü aşkın eseri yer alıyor. Son yıllarda koleksiyon üç ayrı yönden devam etmiş ve etmeyi de sürdürüyor. İlk olarak 1940-1960 yılları arasında doğan sanatçılardan yaptığı seçkiler ki bunlar; Alev Ebuzziya, Seyhan Topuz, Azade Köker, Canan Tolon, Kemal Önsoy, Bedri Baykam, İrfan Önürmen, Ahmet Elhan, Yigal Özeri.
İkinci olarak 1960 ve sonrası doğmuş genç sanatçılarımızdan; aralarında Ramazan Bayrakoğlu, Taner Ceylan, Yeşim Akdeniz, Güçlü Öztekin, Leyla Gediz, Mehtap Baydu, Elif Uras, Gülay Semercioğlu, Haluk Akakçe, Leyla Gediz, Seçkin Pirim, Ahmet Doğu İpek gibi isimlerin de yer aldığı çok sayıda isim…
Üçüncü olarak da dünya çapında önemli çağdaş sanatçıların eserlerini koleksiyonuna eklemeye devam ediyor. Bunlar; aralarında Fernando Botero, Tony Cragg, Julien Schnabel, Andreas Gursky, Arik Levy, Anselm Kiefer, Ai Weiwei gibi isimlerin de yer aldığı çok sayıda isim…
Ancak Kocabeyoğlu, sıradan koleksiyonerlerden değil. Ona göre sanat hamiliği yalnızca kendi kişisel koleksiyonu için eser toplamakla sınırlı değil, bir koleksiyonerin ödevlerinden birinin sanatı topluma ulaştırmak olduğunu ve bu amaçla da gerek sanat kitapları üretmesi gerekse de sanatçılara ve sanata destek olması gerektiğini düşünüyor. Ve tabii sahip olduğu koleksiyonu da dönem dönem sanatseverlerle buluşturması…
Kocabeyoğlu, bu yolda ilk olarak 2009 yılında Dr. Necmi Sönmez ile çok sevdiği ve değer verdiği Hakkı Anlı için kendi koleksiyonuna o zamana kadar eklemiş olduğu eserlerle bir koleksiyon kitabı yaparak sanatseverlerle paylaşmış. 2009 yılı sonlarında koleksiyonun yönetimi ve özellikle günümüz sanatçılarından olmak üzere diğer dünya sanatçılarından yeni alımlardan oluşan bir seçkiyi paylaşabilmek amacıyla, içinde bulunduğumuz bu Papko Art Cellection mekanını açmış. Koleksiyonunun geldiği noktada, sanatseverlerle paylaşma gereğini gören Kocabeyoğlu’nun bu duygusu onu 2010 yılında, Ferit Edgü küratörlüğünde bir sergi hazırlığına götürmüş.
Kendi deyimiyle onun da kendisini ilk kez artık bir koleksiyoner gibi hissetmesine neden olan bu etkileyici sergiyi ben de çok iyi hatırlıyorum. Santral İstanbul’da “XX. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı” başlığı altında üç kata yayılan ve 440 yapıtın sanatseverlerle buluştuğu bu dev sergi, belki de o güne dek İstanbullu sanatseverlere ilk kez bu kapsamda bir sergi izleme imkanı tanımış, bir sergi mekanından öte küçük bir müze işlevi görmüştü. Sergide; Fikret Mualla, Abidin Dino, Avni Arbaş, Mehmet Güleryüz, Komet, Alaettin Aksoy, Ergin İnan, Yüksel Arslan, Ömer Uluç, Fahrelnissa Zeid, Nejad Devrim, Albert Bitran, Hakkı Anlı, Selim Turan, Mübin Orhon, Ferruh Başağa, Adnan Çoker, Burhan Doğançay, İlhan Koman ve Koray Ariş gibi her biri birer dev isim olan sanatçıların eserleri, beş ay boyunca yaklaşık 50.000’e yakın sanatseverle buluşmuştu.
Ve gelelim Kocabeyoğlu’nun örnek alınması gereken, sanata yapmış olduğu diğer katkılara… Metropolitan Müzesi’nin 2013 yılında müze koleksiyonuna dahil ettiği Gülay Semercioğlu’nun Sharp Things ve 2016 yılında Elif Uras’ın Pregnant Haliç II isimli eserlerini bağışlayarak, daimi koleksiyonda yer almasını sağlayarak, Türk Sanat Tarihi adına önemli bir görevi yerine getirmiş. Venedik Bienali için, Türk Pavyonu yapılıp 20 yıl kadar kullanımını sağlayan IKSV önderliğinde 20 destekçiden biri olarak bu önemli girişimin içinde yer almış. Böylelikle yıllar sonra Türkiye, kendi pavyonunda artık dünyanın bu en önemli bienalinde sanatseverler ile buluşma imkânı bulmuş. Salt Galata’nın destekçilerinden... 6 Haziran – 22 Eylül 2013 tarihleri arasında, 10 sanatçının 35 eserinin “Hot Spot Istanbul” adı altında, Museum Haus Konstruktiv Zürih’te yer aldığı serginin en büyük destekçiliğini Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte üstlenmiş. Saha Derneği ve İstanbul Modern altın üyesi.
Prof. Hasan Bülent Kahraman, Kocabeyoğlu’nun koleksiyonundan, Zeid’den Paris Ekolü sanatçılarından Ergin İnan’a ve Ömer Uluç’a kadar uzanan geniş bir sanatçı kesiminden yaptığı bir seçkiyle, 2013 Nisan ayında All Arts fuarında bir sergi düzenlemiş. 2014 yılında ise Prof. Dr. Marcus Graf’ın küratörlüğünde koleksiyondan derlenen 54 sanatçının işlerinden oluşan “by Marcus Graf” isimli sergi, Papko Art Collection’da sanatseverlerin beğenisine sunulmuş. 2015 istanbul Bienali kapsamında yine Marcus Graf küratörlüğünde “by Marcus Graff II” adlı sergide bu kez de 38 sanatçının eserleri sergilenmiş. 2018 ve 2019 yıllarında düzenlenen Artweeks@Akaretler sanat etkinliğinde de koleksiyondan çeşitli parçalar yer almış. Koleksiyondaki eserlerden derlenen karma sergiler halen devam ediyor. Ulusal ve uluslararası birçok müzeye koleksiyondan sergilenmek üzere ödünç eserler de veriliyor.
Turumuz bitiyor. Bir tür sanat mabedinin içindeymişsiniz duygusunu veren özel bir huşu duygusuyla mekandan ayrılırken, yalnızca izleme şansına sahip olduğumuz bu birbirinden değerli eserleri bir arada görmenin mutluluğu değil, asıl olarak bir koleksiyonerin sahip olması gereken misyonlara dair kafa yordurup, ilham vermesiyle de aklımda yer ediyor burası. İyi ki Öner Kocabeyoğlu gibi böyle bilinçli ve kendisini sanata ve sanatçıya desteğe adamış, örnek koleksiyonerler var diye düşünüyorum. Ve mekândan ayrılmadan önce; adeta Türk sanatı ve sanatçısı için böylesine kıymetli girişimlere yol açması adına, sanat tanrısının yolladığı bir okla Kocabeyoğlu’nun kalbine düşüp, ‘baştan çıkaran’ ve tüm bu hikâyeyi başlatan, o küçük kırmızı, Selim Turan tablosuna da göz kırpıyorum…