ÖZGE KARA

 

Hepimizin ayrı ayrı amaçları var. Kimimiz başarılı olmak istiyoruz, kimimiz daha çok para; kimimiz sevgi, kimimiz huzur arıyor. Bu arayış sırasında birbirimizden bambaşka duruşlar sergiliyoruz. Bu duruşlarla tutunuyoruz hayata bir nevi. Herkese göre değişen ‘doğrular’ arasında savaşırken bir şeyi kaçırıyoruz belki de; benliğimizi, içimizde taşıdığımız değerleri… 

İnal Aydınoğlu, "İçsel Yaşam Üzerine" adlı yeni kitabının kapağından şöyle sesleniyor okura: “Dünyaya geldiğimizde içimizde yalnızca sınırsız sevgi, şefkat, merhamet ve masumiyet vardır. Bu değerleri koruyup hayatımıza yansıtabildiğimiz ölçüde huzur ve mutluluk buluruz.” İşte bu inançtan yola çıkarak Aydınoğlu, kitabında kişinin kendi zamanına, kendi yönelimlerine ve kendi yaşamına hakim olması gerektiğini savunuyor. Yazara göre bunu yapmanın tek yolu ise dünyasal ve içsel yaşamı birlikte sürdürmek.

 

Kendi hapishanelerimiz

 

Bu doğrultuda yazarın dikkat çektiği konulardan biri de amaçlarımız yönünde kendimizi hapsetmek üzere kurguladığımız mekanlar. Konuyla ilgili “İnsan ruhsal gelişim içine girmeden, içsel yaşamın zenginliğine ulaşmadan bu kabukları fark edemez, kırmak için yola çıkamaz, kendi elleriyle kendine ördüğü hapishane duvarlarını yıkamaz,” diyor Aydınoğlu ve herkesi kendi kurduğu hapishanelerden çıkmaya davet ediyor. 

 

Sınırların dışına çıkmak

 

"İçsel Yaşam Üzerine" toplamda 46 denemeden oluşan bir kitap. Denemelerin buluştuğu nokta ise az önce de bahsettiğimiz içsel yaşamın zenginliğine ulaşma fikri, arzusu… Yazar İnal Aydınoğlu, kendi içinize çıkacağınız bu yolculuk sırasında tekrar düşünüp değerlendirmeniz gereken birtakım kavramlar etrafında döndürüyor kitabını: Özgürlük, olgunluk, alçak gönüllülük, toplumsal sorumluluk, esneklik, güven, mücadele, saygı ve pek tabii sevgi… Bu sayede pek çok konuda okura kendini sorgulama imkanı tanıyor yazar. Öte yandan ele aldığı konularla ilgili yazarın yer yer kendi anılarına başvurması da anlatılanların sosyal hayatımızda somut olarak nasıl vuku bulduğu açısından önemli bir detay.

 

Aydınoğlu’nun üzerinde durduğu bir diğer konu da sorunlarla baş etme yöntemlerimiz. Yazara göre öncelikle bu sorunların varlığını kabul etmek gerekiyor. Nitekim “Sorunlar içinde yaşıyor veya sorunun bir parçası oluyorsanız çözüme katkı yapamazsınız,” diyor Aydınoğlu ve şöyle ekliyor: “Sorunları görmezden gelmek, varlıklarından memnun olmak, dertliliği bir avantaj olarak kullanmak veya sorunları kabuk etmekten korkmak sizi olumsuzluklar içine daha çok gömer.” 

Güvenilir olmaya ilişkinse oldukça dikkat çekici yorumları var yazarın. Öyle ki İnal Aydınoğlu güvenilirliği kişinin hayatında en büyük servet ve en önemli yaşam güvencesi olarak tanımlıyor. “Bir insanın kendine karşı en büyük borcu güvenilir, saygın bir insan olmaktır,” diyen yazar aynı şekilde karşımızdaki kişilere güven duymanın önemine de değiniyor: “Hiç kimseye karşı güvenmeden yaşamak, herkese korku ve endişeyle bakmak ne denli zor bir iştir bilir misiniz?”

Kitabın sonunda ise yazar “Nasıl yaşamak, nasıl yaşlanmak ve nasıl gitmek istediğinizin kararı size aittir,” diyerek empoze edilmiş birtakım sınırların dışına çıkarak kendi yolunu çizmesi için fırsat tanıyor okura.