Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Efsane 70 yaşında

Efsane 70 yaşında

Efsane 70 yaşında19 Ağustos 2013 - 08:08 | Taksi Şoförü, Kızgın Boğa, Hesaplaşma, Bir Zamanlar Amerika... Robert De Niro Hollywood'un gelmiş geçmiş en göz kamaştırıcı kariyerlerinden birine sahip.
Sinema denince akla gelen ilk isimlerden, Hollywood'un en parlak kariyerlerinden birine sahip Robert De Niro, 70 yaşını bitirdiNİL KURAL

Aktör denildiğinde sıkı sinema takipçilerinin de pek ilgili olmayanların da aklına ilk gelen isimlerden biri olan Robert De Niro’nun New York Manhattan’da sanatçı bir ailenin çocuğu olarak doğmasından bu yana 70 yıl geçti.
De Niro, bu 70 yılda “Kızgın Boğa / Raging Bull”, “Taksi Şoförü / Taxi Driver”, “The Untouchables”, “Bir Zamanlar Amerika’da / Once Upon a Time in Amerika”, “The Godfather Part II” gibi dünya döndükçe izlenmeyi sürdürecek filmlerde sergilediği dört dörtlük performanslar sığdırdı. Denilebilir ki, kariyerinin 10 yılına sahip olmak için bile canını verecek aktör çoktur.

Bazen aktörler ve yönetmenler birbirini var eder; kariyerleri birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
De Niro ve birkaç blok ötede büyüyen Martin Scorsese’nin ilişkisi de böyle. Çok çekingen olduğu için bir türlü çıkış yakalayamayan De Niro’nun yeteneğini ilk başta ajansı kimseye anlatamadı. Ta ki De Niro, ilk filmi “Mean Streets”i çekmek üzere olan gencecik Martin Scorsese’yle tanışana kadar. Scorsese onu sadece “Mean Streets”le değil, takiben gelen “Taksi Şoförü”yle Yeni Hollywood sinemasının en ciddi, en çok peşinden koşulan aktörü yaptı. Bu, tek taraflı bir ilişki değildi. Scorsese’nin kariyeri tepetaklak giderken, “Raging Bull”u uyarlaması için yalvarmak pahasına onu ikna eden, ünlü method yöntemiyle onlarca kilo alıp boksör Jake LaMotta karakterini üzerine giyen, sonuçta Scorsese’ye başyapıtını adeta zorla çektiren De Niro’ydu. Karşılığında kariyerindeki iki Oscar’dan birini kazanması kimseyi şaşırtmadı.

De Niro’nun kariyeri elbette Scorsese’ye indirgenemez. “The Deer Hunter”, neslindeki tek rakibi Al Pacino’yla birlikte rol aldığı “Büyük Hesaplaşma / The Heat”, şeytan rolünde görüldüğü Alan Parker filmi “Angel Heart”, Terry Gilliam distopyası “Brazil” derken, izlerken değil ama sayarken bile yorulacağınız kadar çok önemli rolü var. Bir de her rolüne büyük bir adanmışlıkla hazırlandığı biliniyor. Şiddete meyilli psikopatlardan, aksi babalara, etiket tutmadığı da ortada. Arada “Bronx Tale”da olduğu gibi yönetmen koltuğuna da oturmayı ihmal etmedi üstelik. Böylesine dolu dolu geçen 70 yıl umarız onu fazla yormamıştır. Kendisi belki yorulmuştur ama biz takip ederken sadece hayran kaldık.