NİL KURAL

 

Kanadalı ünlü yönetmen David Cronenberg’ün yönettiği 67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye adayı film ‘Maps to the Stars’ gösterimin ardından beğeniyle karşılandı. Başrollerini Julianne Moore, genç oyuncu Evan Bird, Mia Wasikowska, Robert Pattinson ve John Cusack’in paylaştığı ‘Maps to the Stars’ bir aile üzerinden tuhaflıklarla ilerleyen bir Hollywood taşlaması. Klişeler, kaprisler, tiplemeler ve hırsla dolu insanların yer aldığı bir Hollywood çizen ve bunu kabus benzeri bir atmosferle işleyen Cronenberg ve ekibi dün basının karşısındaydı. Mizahın diğer filmlerine göre bu filmde daha yüzeyde olduğunu söyleyen bir gazeteciye Cronenberg itiraz etti: “Bütün filmlerim mizah dolu. Bana "Neden bir komedi çekmiyorsun?" diyorlar. Ben de "Başka bir şey çekmedim ki," diye yanıt veriyorum. Ama herhalde bu benim ilahi komedyam.” Cronenberg’e gelen bir soruda Hollywood’u eleştirdiği belirtilerek, film işinin en iğrenç bulduğu yönü soruldu. Cronenberg yüzünde bir gülümsemeyle, “Harika bir iş,” dedi ve devam etti: “Bu film, sadece Hollywood veya sinema endüstrisiyle ilgili değil. Bu hikaye, Silikon Vadisi ve Wall Street’te de geçebilir, insanların hırsla dolu olduğu her yerde geçebilir.”

 

 

 

67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye adayı ABD filmi ‘Foxcatcher’, 1980 sonlarında geçen gerçek bir hikayeye dayanıyor. Milyoner John du Pont’un güreşe merak sarması ve olimpik güreşçileri himayesine almasıyla başlayan film, John du Pont’un yaratacağı bir trajediye doğru ilerliyor. Film, ‘Moneyball’un ardından ikinci kez spor dünyasını ziyaret eden, ‘Capote’yle de tanınan yönetmen Bennett Miller’ın imzasını taşıyor. Du Pont’u tanınması zor haldeki Steve Carell’in canlandırdığı filmde diğer başrollerdeki olimpik güreşçi kardeşler Mark ve David Schultz’u canlandıran Channing Tatum ve Mark Ruffalo var. Ağırbaşlı bir spor dramı olarak dikkat çeken filmin en konuşulacak tarafı ise Carell’in performansıyla yukarı taşıdığı du Pont şahsiyeti. 

Basın toplantısında bir gazeteci yönetmen Miller’a ölümüyle sinema dünyasını yasa boğan Philip Seymour Hoffman’ın ‘Capote’deki Oscarlı Truman Capote performansından yola çıkarak oyuncu yönetimiyle ilgili bir soru yöneltti. Soruya yanıt vermekte zorlanan Miller, gözlerinde yaşlarla Hoffman’a şükran duyduğunu kesik cümlelerle ifade etti.

 

Du Pont’un vatanseverliğine işaret ederek filmin ABD ile ilgili bir bölümü olduğunu söyleyen bir gazeteciye ise Miller yanıt olarak gerçek olayın kendisine ilham verdiğini ve sosyal konularla ilgili bir derdi olmadığını söyleyerek yanıt verdi. Ancak Ruffalo sözü alarak filmin politik bir yönü olduğuna işaret etti: “Film şu soruyu soruyor: Her şeyin üzerinde bir fiyat etiketi olduğunda ne olur? Yeteneğin üzerinde ve değerlerin üzerinde bir fiyat olduğunda ne çıkar ortaya?”