Coen’ler ince bir mizah ve bol bol folk müziğe yer verdikleri "Inside Llewyn Davis" ile ağır meselelere eğilen, politik ve melankolik Altın Palmiye filmleri arasında Cannes takipçilerinin yüzlerini güldürdüNİL KURAL

66. Cannes Film Festivali’nin merakla beklenen filmlerinden Joel ve Ethan Coen’in yeni filmi “Inside Llewyn Davis”in gösterimi yapıldı. 1960’larda New York’ta geçen, başrolünde aynı zamanda müzisyen olan Oscar Isaac'in bulunduğu filmde yan rollerde ise Carey Mulligan, John Goodman ile Justin Timberlake bulunuyor. Film, Bob Dylan öncesi New York’un folk müzik ortamını Isaac’in canlandırdığı Davis’i takip ederek gösteriyor.

Orduya dönmek ile müzik yapmak arasında kalan, arkadaşlarının kanepelerinde yatan Davis'le izleyicileri karakteri sevmek ile antipati duymak arasında bırakan Coen’ler ince bir mizah ve bol bol folk müziğe yer verdikleri filmleriyle ağır meselelere eğilen, politik ve melankolik Altın Palmiye filmleri arasında Cannes takipçilerinin yüzlerini güldürdü. Filmin basın toplantısı da dün bir haftadır sürekli durmaksınızın yağan yağmur nedeniyle takipçilerin perişan düştüğü Cannes’ın üzerindeki kara bulutların dağılmasının ardından yapıldı.



Coen filmlerinde bütün oyuncuların 'Coen filtresi'nden geçmiş gibi davrandığını söyleyen bir yorum üzerinde Justin Timberlake, “Evet, Hermes’den alabilirsiniz Coen filtresini, söyleyeyim pahalı ama” dedi. Filmde iki kedinin oldukça önemli bir rolü var. Filmde altı kediyle çalıştıklarını söyleyen Joel Coen, senaryo ve diyalog zorluklarıyla ilgili sorun üzerine ise “Her şey kedilerle çalışmaktan daha kolaydı” diye konuştu. Filmde folk müzik taşlaması yapıldığıyla ilgili bir soru üzerine Joel Cohen, “Müziğe ne kadar önem verdiğimiz ve saygılı duyduğumuz ortada, o dönemle alay etmek gibi bir amacımız yoktu” derken Isaac de şunları söyledi: “Karakterim bazı şarkıları ‘çiğ’ buluyor diye o şarkılarla alay ediyoruz demek değil."

Başka neler oluyor?

Altın Palmiye'de izleyiciyle buluşan filmlerden Japon yönetmen Hirokazu Koreeda'nın "Like Father Like Son"ı da sıcaklığı ve hümanizmiyle dikkat çekti. Yükselme derdindeki çok sert bir babanın, 6 yaşındaki oğlunun hastanede doğumda karıştırıldığını öğrenmesi ve 'öbür çocuk benim kanım' diye tutturup çocukları değiştirmek istemesini konu alan film, bir başyapıt olarak görülmese de, 26 Mayıs akşamı sahiplerini bulacak ödüllerde de ismi geçebilecek, iyi niyetli, düzgün çekilmiş bir yarışma filmi olarak akıllarda yer etti.

* Cannes'in ünlü esprilerinden ve geleneklerinden "Raul" dün Coen Biraderler filminden önce bu yıl ilk kez duyuldu. Yıllar önce zamanlama sorunu olan bir gazetecinin, film için kapılar kapanıp ışıklar söndükten sonra salona girip "Raul, Rauuul" diye bağırarak ona yer tutmuş olan arkadaşını araması zamanla bir Cannes geleneğine dönüşmüş. Bekleme, koşturmaca ve kontrollerin ardından basın mensupları yerlerine oturduktan sonra Cohen'lerin filmi başlamadan önceki boşlukta biri "Rauuuul" diye bağırdı. Salonda alkışlar ve kahkahalar patladı.