Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Cannes'da sol sinema zamanı

Cannes'da sol sinema zamanı

Cannes'da sol sinema zamanı23 Mayıs 2014 - 11:05 | Ken Loach'un yeni filmi 'Jimmy's Hall', 1930’lar İrlandasında geçiyor.
Cannes Film Festivali'nde dün usta İngiliz yönetmen Ken Loach ve Cannes'ın favorilerinden Belçikalı Dardenne kardeşlerin filmleri gösterildi. İki film farklı zaman ve mekanlarda geçseler de aynı temaya, dayanışma ruhuna odaklanıyordu.
NİL KURAL
 
67. Cannes Film Festivali’nde sol sinemanın önemli temsilcilerinden Ken Loach ve Dardenne Kardeşlerin filmleri dünya prömiyerlerini gerçekleştirdi. Filmler yüzyıl arayla ve bambaşka ülkelerde geçseler de, dayanışma ruhu, otoriteye karşı umudu muhafaza edip mücadele etmek temalarında birleşiyordu.
 
İngiliz usta Ken Loach’un İrlanda’dan sürgün edilen tek İrlandalı olarak tarihe geçen Jimmy Gralton’ı konu alan yeni filmi ‘Jimmy’s Hall’du. Bu arada Ken Loach takipçileri için sevindirici bir haberi de bizzat yönetmenden duyduk: Ken Loach bir süredir konuşulduğunun aksine kurmaca filmlerden emekli olmuyor. 'Jimmy’s Hall'un ardından, çok yorucu olduğu için artık film değil, belgesel çekeceği haberleri çıkan Loach, konuyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: “Durun bakalım, galiba depoda en azından bir filmlik daha benzin kaldı.” Filmin dünkü gösterimi festivalin en kapalı ve yağmurlu havasına denk geldi. Ken Loach, herkesten İrlanda havasını festivale filmiyle getirdiği için peşinen özür diledi.
 
Loach, 'Jimmy's Hall'un son kurmaca filmi olduğu iddialarına açıklık getirdi.
 
‘Jimmy’s Hall’, Loach’a 2006’da Altın Palmiye kazandıran İrlanda tarihi filmi ‘Özgürlük Rüzgarları'nın (The Wild That Shakes the Barley) döneminden on yıl sonra İrlanda’da geçiyor. 1930’lar İrlandasında geçen hikayede, İrlanda bağımsızlık savaşını kaybedince 10 yıl ABD’de yaşayan Jimmy, memleketine dönüyor ve ideolojik fikirleriyle uyuşan eğitim, caz, dansın olduğu kasabanın gençleri için sosyal bir merkeze dönüşen bir dans salonu açıyor. Ancak bu masum salon, kilise ve toprak sahiplerini rahatsız etmeye başlıyor ve Jimmy otoriteler tarafından ‘deccal’ ilan ediliyor.
 
Film gösterimi ardından gerçekleşen basın toplantısında, bir gazeteci usta yönetmene daha önce söylemiş olduğu "Filmler toplumu etkilemiyor," cümlesini sordu. Loach böylesinin çok daha iyi olduğunu vurguladı: “Bazı fikirleri ortaya atabiliriz, gürültü çıkarabiliriz ama o kadar. Eğer filmler toplumu etkileselerdi daha çok sorun yaşardık, ABD’yi mükemmel bir yer ve zenginliği tek değer olarak alan filmler ağırlıkta olduğu için topluma zararı olurdu.” Filmde Jimmy’nin yaşadığı sorunlarının kaynağında dans salonunun eğitim yeri olmasının yattığını söyleyen Loach, “Karşısındakiler için korkutucu ve tehlikeli olan bu,” diye konuştu.
 
Marion Cotillard, Jean-Luc ve Pierre Dardenne'in yönettiği 'Deux jours, une nuit' filminde iş arkadaşlarını ikramiye almamaya ikna edemezse işten atılacak Sandy rolünde.
 
Bir işsizlik portresi
 
İki tane Altın Palmiye sahibi seçkin kulübün üyeleri Jean-Pierre ve Luc Dardenne'in Palmiye adayı yeni filmleri ‘Two Days, One Night’ ise yine sistemi ve otoriteyi sorguluyor ve günümüz Belçikasında geçiyor. Depresyonda olduğu için bir süredir çalışamayan Sandy (Marion Cotillard), tam işe dönmeye hazırlanırken kendisini mahveden bir şey öğreniyor. İş arkadaşları patron tarafından bir seçime zorlanmış: İkramiye ya da Sandy. 1000 euroluk ikramiye almazlarsa Sandy işine devam edebilecek. İş arkadaşlarının büyük bölümü Sandy yerine ikramiyeyi seçiyor ve işi için mücadele etmeye karar veren Sandy, haftasonu boyunca kapı kapı gezerek iş arkadaşlarından onu seçmelerini istiyor. Her zamanki gibi Cannes takipçilerini çok memnun eden bir filme imza atan Dardenne’ler filmin dayanışmayla ilgili olduğunu savundular: “Krizler dayanışma ruhunu teşvik etmez. Bu geçmişte daha büyük sosyal olaylarda bile böyleydi. Bir fabrika kapanacak olduğunda greve gidecek işçiler önce eşlerine danışırdı. Dayanışma bir tür ahlaki bağlılıktır ve ahlaki bir karardır.”