Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Bunalımın ateşi ve kariyerin doruğu: ‘Le feu follet’

Bunalımın ateşi ve kariyerin doruğu: ‘Le feu follet’

Bunalımın ateşi ve kariyerin doruğu: ‘Le feu follet’11 Haziran 2014 - 03:06 | Maurice Ronet ve Léna Skerla, Louis Malle'in yönettiği "Le feu follet"de.
Paris’e bakışı ve karakterin hayatında kritik birkaç saati takip etmesiyle Agnès Varda’nın ‘Cléo de 5 à 7’suyla akrabalık taşıyan film hayata dahil olamamayı anlatan bir başyapıt

NİL KURAL

 

Kariyerine sadece 24 yaşındayken çektiği su altı belgeseli ‘The Silent World’le (1956) Cannes’dan Altın Palmiye alarak başlayan Louis Malle, Fransız sinemasının en büyük yeteneklerinden olduğunu erkenden kanıtladı. Bir yıl sonra çektiği ve Miles Davis’in müziklerini yaptığı ‘Ascenseur pour l’échafaut’ ile başarılarının devamını getiren Malle, takvimler 1963 yılına geldiğinde kariyerinden yine de memnun değildi.

 

Bu memnuniyetsizlik, kendisi gibi yeteneklerini tam gösterme şansı yakalayamamış aktör Maurice Ronet ile işbirliği yaptığı gizli başyapıtı ‘Le feu follet’nin (The Fire Within) çıkış hikayesi oldu. Çok kişisel bir hikaye olan film, Pierre Drieay La Rochelle’in bir eserinin uyarlaması olsa da zamanı değişmiş, 1920’lerden 1960’lara taşınmıştı. Ronet’nin canlandırdığı Alain Leroy, 2. Dünya Savaşı’nda savaşmış, bir süredir Versailles’de bir klinikte tedavi görerek alkol bağımlılığından kurtulmuş bir yazar. Ama bunalımlarından kurtulamamış, kendi cümleleriyle “Anksieteyi gidip gelen bir his olarak değil, kalıcı bir şekilde yaşar”. Hayatına son vermeye karar veren Leroy, günübirlik Paris’e giderek eski arkadaşlarını ziyaret eder ve kendisini hayata bağlayacak bir şeyler bulmaya çalışır. Ancak gündelik hayat Leroy’u ritmine dahil etmeden akıp gitmektedir. Buluşmalar rahatlama sağlamaz, Leroy’un aidiyetsizlik hissinin kuvvetlendirir. 

 

Paris’e bakışı ve karakterin hayatında kritik birkaç saati takip etmesiyle Agnès Varda’nın ‘Cléo de 5 à 7’suyla akrabalık taşıyan film, bunalımı, hayata dahil olamamayı, Yeni Dalga’nın anlatım tarzından izler taşıyarak anlatan bir başyapıt. Başrolde Ronet’nin müthiş performansının da eklenmesiyle ergenlik döneminden çıkmayı reddeden erkeklerle ilgili çekilmiş en büyüleyici eserlerden biri.