Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Berlin jürisi 'demokratik olmaya çalışacak'

Berlin jürisi 'demokratik olmaya çalışacak'

Berlin jürisi 'demokratik olmaya çalışacak'06 Şubat 2015 - 12:02
65. Berlin Film Festivali, açılış töreni ve jüri basın toplantısıyla başladı. Son derece eğlenceli geçen toplantıda Güney Koreli yönetmen Bong Joon-Ho, ilk izledikleri filmi topluca beğendilerini ağzından kaçırdı
NİL KURAL
 
Berlin Film Festivali, dün Berlinale Palast’ta yapılan açılış töreni ve jüri toplantısıyla 65. kez başladı. Bu yıl Berlin’de hava şartları ‘Bal’ın Altın Ayı aldığı 60. festivalin soğuğuyla yarışamasa da, hafif buzlanmış kaldırımlarda kaya kaya yürüyen basın mensupları festival merkezine vardıklarında kartlarını almak için uzun sıralar oluşturdu. Kartlarına kavuşanların ilk durağı Darren Aronofsky başkanlığındaki ana yarışma jürisinin basın toplantısıydı. Berlinale tarihinin en neşeli basın buluşmalarından biri olarak nitelendirilecek toplantıda Aronofsky dışında ünlü Alman aktör Daniel Brühl, ‘The Host’la tanınan Güney Koreli yönetmen Bong Joon-ho, yapımcı Martha De Laurentiis, Altın Ayı Ödüllü Perulu yönetmen Claudia Llosa, Fransız oyuncu Audrey Tautou ve ‘Mad Men’ ile ‘Sopranos’ gibi dizilerin yapımcısı Matthew Weiner tam kadro basının karşısındaydı.
 
Joon-Ho ağzından kaçırdı
 
Malum dört yıl önce başkanlık yaptığı Venedik jürisinde Altın Aslan’ı Rus üstat Sokurov’un ‘Faust’una veren Aronofsky, dün ser verip sır vermeyen bir jüri başkanı portresi çizdi. Yarışmayla ilgili soruları “Kim yarışıyor inanın bilmiyorum”, “Bana her gün Noel” gibi cümlelerle yanıtlayan Aronofsky’nin stratejisini; ustalara mı genç yönetmenlere mi eğilimli olduğunu anlayamadık. ‘Requiem for a Dream’ ve ‘Black Swan’ın yönetmeni Aronofsky’e bir basın mensubunun “Sizin kaç oy hakkınız var?” diye sorması üzerine yönetmen gülerek “Demokrasi üzerinde çalışacağız,” dedi. Bong Joon-ho ise Aronofsky’nin tersine izledikleri ilk filmi beğendiklerini samimiyetle ifade edince, jürinin gülmesinden hata yaptığını anlayıp dedi ki, “Söylememem lazımdı değil mi? Özür dilerim!”
 
Züğürt tesellisi: 'Elveda Lenin' de ödül almamıştı
 
Kararlarla travma yaratmaktan korkup korkmadıklarını soran ABD’li bir gazeteciye kişisel yanıtlarla yüklendi Aronofksy: “Senin eleştirilerinin beni travmatize ettiği gibi mi Steven?”. Sonra ödüllerin öznel olduğundan bahsedildi. ‘Mad Men’in yapımcısı Weiner ise “Jüri denince sanki suçluları yargılıyoruz gibi duruyor değil mi? Halbuki sanatçıları yargılıyoruz,” dedi. Brühl ise eli boş döneceklere erken bir teselli vererek, bir filmin yolculuğunda ödülün pek de mühim olmadığını örnekle açıkladı: “11 yıl önce ‘Elveda Lenin’ burada yarışmış, ödül de alamamıştı. Ama filmin ünü yayıldı.” Kararları kimi memnun edecek 14 Şubat’taki ödül töreninde göreceğiz. Ancak 65. festival jürisini oluşturan ve toplantı boyunca tatlı tatlı atışan anlaşan sinemacıların, filmleri değerlendirirken iyi vakit geçireceklerini tahmin etmek mümkün.
 
Juliette Binoche, 'Nobody Wants the Night'ın başrolünde.
 
Açılış filmi zayıf
 
Festivalin açılışını Isabel Coixet’in yönettiği yarışma filmi ‘Nobody Wants the Night’ yaptı.  Film, 20. yüzyılın ilk yıllarında geçiyor: Hikayede Kuzey Kutbu’nu keşfetmeye çalışan bir adamın inatçı ve burjuva alışkanlarını sürdüren eşi (Juliette Binoche), “O döndüğünde kutba yakın olmalıyım” diye ısrar edip, hırsla zorlu şartlarda tutunmaya çalışıyor. Ayarlanamayan temposu, klişeleri ve antipatik ana karakteriyle dikkat çeken filmin çıkışında geçen yılın harika açılış filmi Wes Anderson imzalı ‘Büyük Budapeşte Oteli’ sevgiyle anıldı.