51. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin ulusal belgesel ön jürisi, iki gün önce bir basın açıklaması yaparak Reyan Tuvi'nin yönettiği Gezi Olayları belgeseli 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek'in festival komitesi tarafından seçkiden çıkarıldığını ifade etmişti. Sinema kamuoyunun gündemine oturan bu gelişmenin ardından festivale tepki yağıyor.

 

Sinema Yazarları Derneği Yönetim Kurulu, önceki gün resmi Twitter hesabından "Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bir belgesel filmin sansür edildiğine dair ön jüri ve yönetmeninin açıklamasıyla, festivalin sansür uygulamadığına dair açıklamasını üzülerek okuduk" şeklinde bir açıklama yaptı. Ancak açıklamada sansüre yeterince vurgu yapılmaması üzerine dün 98 üyeli derneğin 71 üyesi, ayrı bir metin yayınladı. Aralarında SİYAD'ın Onursal Başkanı Atilla Dorsay, eski SİYAD başkanları Mehmet Açar, Murat Özer ve Tunca Arslan'ın yanı sıra Esin Küçüktepepınar, Nil Kural ve Fatih Özgüven'in olduğu üyeler "çağdışı bir uygulama olarak nitelendirdikleri" sansürü protesto ettiler: "Belgeselin, festival programının dışında bırakılmasını kabul edilemez buluyor, sorunun çözümü için tüm sinema kamuoyunun ortak hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' filmiyle dayanışma içindeyiz. Sinema yazarları olarak ilk yılından itibaren çeşitli boyutlarda destek verdiğimiz ve katkıda bulunduğumuz Altın Portakal’ın 35 yıl aradan sonra bir kez daha sansür utancı yaşamamasını diliyor, festival yönetimini bu karardan vazgeçmeye çağırıyoruz." 

 

 

Dün, bir protesto da festivalin çeşitli jürilerinde görev yapacak 11 isimden geldi. Ulusal jüride bulunan yönetmen Belmin Söylemez, SİYAD jürisinde bulunan Fırat Yücel, Mehmet Açar'ın da aralarında olduğu isimler, belgesel jüri başkanı Can Candan ve diğer üyeleri, festival yönetiminin kararını kabul edilemez bulduklarını ifade ettiler. Jüri üyeleri, "Bir film festivalinden beklenen, filmlerin gösterim hakkını, seyircininse filmlere erişim hakkını savunmak ve filmin yaratıcılarının sanatsal ifade özgürlüğünü korumaktır. Bir filmin Türk Ceza Kanunu gerekçe gösterilerek yarışmadan ihraç edilmesi ise, festivalin kendini bir sanat kurumu değil, hukuki bir ceza mercii addederek hareket ettiğini gösterir," dediler. Açıklamada ayrıca "Sanat eserlerinin suç unsuru olarak görülmesine davetiye çıkaran bu kararın geri alınmasını ve filmin Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda, sanatçının kurguladığı özgün haliyle gösterilmesini talep ediyoruz," denildi. Jüri üyeleri "Bu uygulamanın ardından karar irademizi güvence altında hissetmemiz mümkün değil" diyerek festival karardan dönmediği takdirde istifa edebileceklerinin sinyallerini verdi.