Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » ‘Temsili’ Emek’e ikna olmayız!

‘Temsili’ Emek’e ikna olmayız!

‘Temsili’ Emek’e ikna olmayız!10 Nisan 2013 - 12:04 | Emek Sineması'nın birçok Türk ve dünya yıldızına evsahipliği yapan, anılarla dolu fuayesi, şu an yok olmayı bekliyor... Fotoğraf: Ozan Güzelce
Emek Sineması’nı Kamer İnşaat’ın ortağı Levent Eyüboğlu ile gezdik. Pazar günü Emek eylemine katılan Derya Alabora’nın da eşlik ettiği gezide yine sinemanın olduğu gibi yukarı taşınacağı söylendi. Peki ruhu da nakledilebilecek mi?
ASU MARO

“Gördüklerinizi tarafsız bir şekilde yansıtmanızı özellikle rica edeceğim”. Emek Sineması’nın kapısından belki de son kez girerken, içerideki çalışmaları yürüten Kamer İnşaat’ın ortağı Levent Eyüboğlu’ndan aldığımız talimat bu. Ortalık toz duman, ilk gişeyi seçiyor gözüm. Aynı anda bütün fotoğraf tamamlanıyor karşımda, gişede Güner Hanım beliriyor, kapıda Hikmet Bey, arkada büfe, sarı saçlarıyla Naciye Hanım... Ben lise öğrencisiyim, neredeyse her sinema perdesinin üzerinde E harfi vardır zannedeceğim, o kadar sinema demek Emek demek...

Kamer İnşaat ortağı Levent Eyüboğlu (solda), Derya Alabora, Fırat Yücel, Asu Maro ve CNN Türk ekibine çalışmalarını anlattı, ancak ikna edemedi... Fotoğraf: Ozan Güzelce


Levent Eyüboğlu, o da benim gibi Galatasaray Lisesi’nde okumuş, o da gözünü Emek’te açmış olmalı, heyecanlı heyecanlı anlatıyor, nasıl Emek’i alıp binanın en üst katına taşıyacaklarını. Karşısında pazar günü biber gazı yiyen Emek yürüyüşçülerinden Derya Alabora var, ben varım, Fırat Yücel var, bir de CNN Türk ekibi. Yeni bir şey dinliyor değiliz, Cercle d’Orient kiracılarının binayı ne kötü kullandıklarıyla başlayıp Emek’in nasıl dünya çapında bir koruma metoduyla yukarıdaki yerini alacağına uzanıyor konu. Eyüboğlu’nun istediği gibi tarafsız bir gözle bakmaya çalışıyorum, ama gözüm yaşarıyor elimde olmadan. Fuayeden geçip içeri giriyoruz, o sahnede hangi yıldızları görmüşüm, nefesimi tutarak... Şimdi iskele kurulmuş, tavan süslemeleri sökülmeye başlanmış. Onlar taşınacak, üst kattaki ‘temsili’ Emek Sinemasına. “Başka da korunması gereken parçalar varsa korunacak” diyor Eyüboğlu. Ama mesela balkon orijinal değilmiş, onun yerine eskisi gibi localar yapılacakmış, o denli orijinaline sadık kalmak konusunda hassasmışlar.

Emek Sineması'nın, ünlü E harfinin de aralarında bulunduğu tavan süslemeleri, yerine yapılacak binanın üst katlarına taşınacak. Peki süslemelerle birlikte ruh da korunabilecek mi? Fotoğraf: Ozan Güzelce


Derya Alabora her fırsatta sorusunu yineliyor: “Ben neden üst kata taşınması gerektiğini anlamıyorum”. Bunun cevabı, “Sinema salonları tek başına ayakta kalamıyor, çok salonlu kompleksler lazım. Biz Emek’in aynısını yapacağız, alt katına da on tane sinema salonu daha yapacağız” oluyor. Tek sinema salonu dolmuyorsa onbirinin nasıl dolacağının cevabı ortada yok. Ama Levent Eyüboğlu hayal kırıklığı içinde, çünkü sinema adına bu derece titiz bir çalışma yürütürken Derya Alabora gibi bir sanatçıdan “Helal olsun size” sözünü duymak istiyor. Ama Alabora bir ülkede sinema kültürünün mevcut salonu yıkıp yerine on tane modern salon yaparak gelişeceğine ikna olmuyor. “Buradan da para kazanılmayıversin” diyor, “Bu bina da bizim anılarımıza, buranın yaşanmışlığıyla, güzel yapısıyla, Beyoğlu’nun sesine, dokusuna, ruhuna uygun olarak kalsın. Yeni bir binanın ruhu olduğunu düşünmüyorum.”

Geçiş noktası olacak

Levent Eyüboğlu yaptıkları bilimsel çalışmadan söz ediyor gene... “Sizden beklerdim ki böyle projeleri destekleyin” diyor. “Yıkılacak” sözünden ise son derece kaçınıyor. Yapılması kolay, söylemesi zor, Emek’i yıkmanın. “Şu an” diyor, “Pasajın geçiş noktasında duruyoruz. Yıkılacak derken, yani pasajın geçişi olacak.”

Çıkarken, en tarafsız şekliyle gördüklerimi özetlemeye çalışıyorum: Bir mucize olmazsa, Emek Sineması’nın sökülmeye başlayan tavan süslemeleri, en modern teknikle sökülerek üst kata taşınacak. Sahne çerçevesi de öyle. Gerisi yıkılıp pasaj geçişi olacak. Üst kata taşınan parçalar gıcır gıcır koltuklarla, son teknolojiyle tamamlanacak. Sonra beklenecek ki oranın Emek Sineması olduğuna ikna olalım. Ama işte ne yazık ki ruh nakledilemiyor evrensel ‘moving’ tekniğiyle...