Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » “Sinemanın gazetecilik yapmasına gerek yok”

“Sinemanın gazetecilik yapmasına gerek yok”

“Sinemanın gazetecilik yapmasına gerek yok”19 Mayıs 2014 - 10:05
Eleştirmenlerden tam puan alan 'Kış Uykusu' filminin dün Cannes Film Festivali'nde düzenlenen basın toplantısında yönetmen Nuri Bilge Ceylan, "Sinemanın güncelliği kovalaması hem zor hem gerekli değil. Sinema ve sanat daha temellerine inmek zorundadır, gazetecilik yapmasına gerek yok," dedi
NİL KURAL
 
67. Cannes Film Festivali’nde galası önceki gün yapılan Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye adayı filmi ‘Kış Uykusu’, dün yayınlanan sinema sektörünün öncü dergisi Screen’de yıldız veren eleştirmenlerden tam puan aldı. İzdiham yaşanan galaya girebilen eleştirmenlerin puanlamasında ‘Kış Uykusu’, Mike Leigh’in ‘Mr. Turner’ıyla en yüksek puanda baş başa ve dört üzerinden 3.5 puana sahip. Şu ana kadar gösterilen Cannes yarışmasının yıldız filmi olarak kabul gören ‘Kış Uykusu’nun Altın Palmiye’ye uzanma olasılığı yüksek.
 
Çıkış noktası Çehov
 
Dün Nuri Bilge Ceylan, filmin senaristlerinden Ebru Ceylan, yapımcılar Zeynep Özbatur Atakan ve Alexandre Mallet-Guy, görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki, başrol oyuncuları Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Melisa Sözen’in katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıyı yöneten ünlü Amerikalı eleştirmen Robert Gray toplantıyı filmin uluslararası basında şimdiden bir başyapıt olarak selamlandığını belirterek başladı. İlk soru diyalogların doğaçlama olup olmadığıyla ilgiydi. Ceylan soruyu “Filmin çıkış noktası Çehov’un birkaç hikayesidir. Çehov’dan bazı diyaloglar da var ama çoğunu biz Ebru’yla (Ceylan) yazdık. Çekime başlamadan önce diyaloglara bağlı kalmayı planladım. Bu yüzden de çok iyi oyuncularla çalışmak istedim,” diye yanıtladı.
 
Gray filmdeki diyalogların çok olduğuna dikkat çekince Ceylan, “Diyalogları çok severim ‘Kasaba’da da çok diyalog yazmıştım. Ama bu filmi sesli çekmediğimiz için diyalogları beceremedik ve bana bir korku geldi. Ama diyaloğu ve diyaloglardan oluşan tiyatroyu da çok severim,” dedi. Ceylan konunun diyalog artışıyla sınırlı olmadığının altını çizdi: “Sinemada tehlikeli olabilecek edebi diyalogu da denemek istedim bu defa. İlk filmlerimde sinemada doğallığa çok önem veriyordum. Bugün doğallık sinemada başarılıyor artık. Shakespeare’in Mezarcı’sı acaba sinemaya uyarlanır mı gibi bir denemeydi.”
 
Filmin merkezinde yer alan emekli aktör Aydın karakterini canlandıran Haluk Bilginer, “Senaryoyu ilk aldığımda korkutucuydu. 183 sayfa, New York telefon rehberi gibiydi. ilk kez okuduğumda Nuri Bilge Ceylan’a mesaj gönderdim, ‘Çok dürüst ve kişisel eleştiri var’ dedim ve hemen kabul ettim. 200 saatlik çekim yapıldı, provaları da çektik” diye konuştu. Bilginer, Nuri Bilge Ceylan’ın oyuncularla çalışırken büyük bir usta olduğunu söyledi ve “Bence oyunculuğu oyunculardan daha iyi biliyor,” dedi.
 
Melisa Sözen, filmde Haluk Bilginer'in canlandırdığı Aydın'ın genç eşi Nihal rolünde.
 
"Gönlümüz Türkiye'de"
 
Bir basın mensubunun filmde Türkiye’nin son dönem gündeme dair gönderme olup olmadığıyla ilgili bir soruya cevap olarak Ceylan, filmlerinde insan doğasını işlediğini anlattı: “Aslında Türkiye’de şu andaki durum aslında başka zamanlardaki durumla yani insan doğasıyla açıklanabilir. Film yaparken şu anki duruma gönderme yapayım diye düşünmem, düşünemezsiniz. Sinemanın güncelliği kovalaması hem zor hem gerekli değil. Sinema ve sanat daha temellerine inmek zorundadır, gazetecilik yapmasına gerek yok. Sanatçının görevi daha başka bir şey olmalı. Sanatın kültürün onur, gurur ve utanma eşiklerini aşmanın ötesine geçmeden topluma hizmet etmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim için kendi zayıf noktalarımızla yüzleşme olarak algılanması, sosyal reflekslerle film yapmaktan daha önemli.”
 
Türkiye'de son dönem yaşananlarla ilgili bir soru üzerine Demet Akbağ, “Filmimizle Cannes’da olduğumuz, filmimizi tanıtacağımız özel bir hafta yaşıyoruz ama gönlümüz Türkiye’de,” diye konuştu.
 
"‘Kış Uykusu’ umutla mı bitiyor?” sorusuna cevap veren Ceylan, “Ben filmlerime illa ki umut koymayı sevmiyorum. Hayatta ne kadar umut varsa filmlerde de o kadar olmalı. Karamsar olma hakkımı saklı tutuyorum,” diye konuştu. 
 
Modacıya stil sahibi bakış
 
Fransız sinemacı Bertrand Bonello’nun yönettiği Yves Saint Laurent biyografisi ‘Saint Laurent’, dün Cannes’da gösterildi. Altın Palmiye adayı film, bu sezonun ‘Yves Saint Laurent’ adlı filminden sonra ünlü Fransız modacıyı ele alan ikinci film. Laurent’ın hayatına çok stil sahibi bir uslupla bakan film, eleştirmenlerin izlediği hafif ve eğlenceli yarışma filmi olarak hoş bir seyir deneyimi sunsa da ödüllerde gündeme gelme ihtimali pek olmayan bir yapım. ‘Saint Laurent’ İlk biyografi filminden daha serbest ve sıradışı bir Saint Laurent portresi olarak da değerlendirilebilir.