Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » Türkiye'nin ilk 'Güllü Şövalye'si

Türkiye'nin ilk 'Güllü Şövalye'si

Türkiye'nin ilk 'Güllü Şövalye'si31 Mart 2017 - 06:03 | Anne Schwanewilms (Marschallin) ve Dorottya Láng (Octavian). Fotoğraflar: Özge Balkan
Strauss'un başyapıtlarından 'Güllü Şövalye', sahnelenişinden 106 yıl sonra Türkiye'de ilk kez seslendirildi. Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan Filarmoni ve opera sanatçıları, esere hak ettiği prömiyeri sundu
SELAY SARI
 
Perşembe akşamı Lütfi Kırdar UKSS Konser Salonu'nu dolduran müzikseverler, tarihi bir ana tanıklık etti. Alman besteci Richard Strauss'un en çok sahnelenen operalarından 'Der Rosenkavalier / Güllü Şövalye'nin Türkiye prömiyeri, ilk temsilinden 106 yıl sonra Yekta Kara'nın rejisiyle, yabancı ve yerli solistler ile Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası tarafından seslendirildi. Geleneksel olarak Leyla Gencer anısına sahnelenen operalar serisine katılan, saat 20.00'de başlayan ve iki ara ile toplam 4 saat 15 dakika süren, minimalist ve kostümleri dikkate alınırsa günümüze yakın bir zamanı işaret eden opera, bu uzun süre boyunca izleyicinin ilgi ve dikkatini yitirmemeyi başardı.
 
Strauss'un librettosunu döneminin ünlü edebiyat adamı Hugo von Hofmannstahl'a emanet ettiği opera, 18. yüzyılın ortalarında geçiyor. Viyana yakınlarındaki bir sarayda genç aşığı Kont Octavian ile kalan ve eşi Mareşal'in dönmesinden çekinen Marschallin'in (Bayan Mareşal olarak çevrilebilir) saadeti, akrabası Baron von Ochs'un (Almanca 'öküz') ani ziyaretiyle kesilir. Kaba ve zampara Baron von Ochs, askeri kariyeri üzerinden soyluluk kazanan zengin Faninal'in genç ve güzel kızı Sophie ile evlenerek borçlarından kurtulmak istemektedir, ancak bir yandan da kılık değiştirerek kendini hizmetçi Mariandel olarak tanıtan Octavian'a kur yapmaktan geri kalmaz. Adet gereği genç bir şövalyenin Sophie'ye kendisinin 'gümüş gül'ünü götürmesi gerektiğini söyleyen von Ochs'a Marschallin, Octavian'ı önerir. Kont gülü adrese götürdüğünde ise gençler arasında bir aşk filizlenir.
 
 
Sahne üzerindeki bir ekranda hem operanın orijinalde geçtiği 18. yüzyıl Viyanasına dair videoların hem de üç ayrı kamerayla sahnedeki performansın izlenebildiği temsilde, tüm sanatçıların oyunculuk anlamındaki başarısı oldukça etkileyiciydi. Ancak gecenin yıldızları Octavian rolünde 3 perde boyunca sahnede olan, role uygun fizikselliğinin yanı sıra temiz sesiyle Macar mezzosoprano Dorottya Lang ve en prestijli soprano rollerinden, gençliğinin elinden kayıp gidişini hüzünlü bir kabullenişle karşılayan Marschallin'i Avrupa sahnelerinde defalarca canlandırmış Alman soprano Anne Schwanewilms idi. Sahnede görkemli bir duruşa sahip olan Schwanewilms, bir yandan yaşlılık korkusunu, bir yandan da erkeklerin sadakatini sorguladığı bölümlerde büyüledi. Baron von Ochs rolünde İsviçreli tecrübeli bas Alfred Muff da hem itici hem de acıma uyandıran karakterine seyirciyi başarıyla ikna etti.
 
Yaklaşık 3,5 saat boyunca Strauss'un zorlu bestesini sanatçılarla ritim ve his uyumu içinde seslendiren BİFO, böylece Alman opera repertuvarının en önemli eserlerinden birine hak ettiği prömiyeri sundu.
 
 
Akademi BİFO sınavı geçti
 
BİFO tarafından bu performansa özel olarak başlatılan ve önümüzdeki yıllarda devam edecek olan opera stüdyosu Akademi BİFO'nun 'mezunları' da gece iyi bir sınav verdi. Genç şancıların opera sahnesine hazırlanmasına yardımcı olmak için tasarlanan proje sonucu sahneye çıkan sanatçılardan özellikle Annina rolünde mezzosoprano Elif Tuğba Tekışık ve Marschallin ile Faninal'in kâhyaları ile 3. perdedeki hancı rolünü seslendiren tenor Muzaffer Dingil çok başarılıydı.