Beni hangisinin en çok heyecanlandırdığını söylemek zor. Sanırım bir grupla çalışırken yaratıcı sürece dahil olan herkes için heyecan verici ve zorlayıcı bir ortam yaratmanız gerekiyor; yani ben heyecan duymuyorsam o zaman bir yapımcı olarak bu konuyla ilgilenmem gerekiyor, ama mix’lerden bahsediyorsak, büyürken dinlediğim New Order, Depeche Mode ve Manic Street Preaches gibi sanatçıların şarkılarını yeniden yapmam istendiğinde çok özel duygular hissettiğim olmuştu. Gelişimim konusunda ise dinleyerek büyüdüğüm Ride ile birlikte yaptığım çalışmalarda aldığım sorumluluğun gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum. Onlarla çalışırken tek bir saniye bile çalışmalarımı aksatmamıştım.

Geçmişiniz Kıbrıs’a dayanıyor. Genel olarak o bölgenin melodi ve ezgilerini mi kullanıyorsunuz?

Evimizde Türk ve Yunan müzikleriyle büyüdüm ve bu yüzden DNA’ma işledi. Beni her zaman en çok melankolik melodiler çekiyor ve bu ise halk müziğinin derinlerine işlemiş olan hassasiyetinden kaynaklanıyor. İnsanların “neşeli” veya “tek kullanımlık” diye tanımlayabileceği çok fazla şarkı dinlediğimi hatırlamıyorum, dinlediklerim her zaman güçlü duygular barındırıyordu. Bunların birçoğu Türk filmlerinin müzikleriydi ve herhalde Türk filmleri de genellikle trajik bir sona sahip oluyor. Bunu daha yeni keşfettim ve bu bağlantıyı o şekilde kurabildim. 

Mix çalışmalarınız çok beğeniliyor. Mix yaparken nasıl ilham alıyorsunuz? Ses ve sample konusundaki seçimleriniz etkileyen şeyler neler?

İnandığım şeyler üzerinden gidiyorum. Kulağıma doğru geliyorsa, doğrudur.

SonarLab by Red Bull Music

Tomorrowland ve Coachella gibi büyük festivallerde sahne aldınız. Bir sonraki hedefiniz ne? “Orada olmam lazım” dediğiniz bir festival var mı?

Hedeflerim büyük sahnelerle değil daha çok kendimle ve yaratıcı olarak yapabileceklerim ve başkalarına nasıl ilham verebileceğim ile ilgili. Müzikteki amacım başkalarının hayatlarında bir şekilde bir iz bırakabilecek şekilde hayatlarını birkaç saat için zenginleştirmek veya müziği veya sanatı keşfetmelerine yardımcı olmak. Buna ister 20 bin ister 200 kişi için müzik yapıyor olun, ulaşabilirsiniz.

BBC Radyo programınızın devamı olacak mı?

Belki. Kendisi yokken, Gilles Peterson’un yerine bakıyordum ve iyi gitti. Aldığımız karşılık harikaydı. Radyoya ve koruduğu güce bayılıyorum, harika şarkıları uyumlu bir şekilde ortaya koyabilecek DJ'ler veya sunucular oldukça gücünü kaybetmeyeceğini düşünüyorum.

Sonar İstanbul’da SonarLab by Red Bull Music sahnesinde yer aldınız. Ne söylemek istersiniz?  

İstanbul'a dönmekten dolayı çok mutluyum. Sadece iki saatten daha uzun bir süre çalabilmeyi isterdim, birlikte daha fazla vakit geçirmemiz gerekiyor gibi geliyor.

ihsan.dindar@milliyet.com.tr