Konser salonlarımızda görüntü var ses yok!
18 Kasım 2013 - 11:11 | Zorlu Center'da bulunan Performans Sanatları Merkezi, İstanbul'daki salon sorununu kısmen çözebilir.İstanbul yıllardır klasik müziğin yerli-yabancı önemli temsilcilerini ağırlıyor ama konser salonları akustik açıdan yetersiz bulunuyor. Durumun nedenlerini klasik müzik dünyamızın otoritelerine sordukSELAY SARI
Klasik müzik severlerin İstanbul’da yaşadığı başlıca sorun, konserlerin düzenlendiği salonların akustik açıdan oldukça zayıf olması. Geçtiğimiz sene dünyanın en önemli klasik müzik topluluklarından Berlin Filarmoni, Hollanda Royal Concertgebouw ve Floransa Maggio Musicale orkestralarını Haliç Kongre Merkezi’nin “sağır akustiğinde” dinlemek zorunda kalan, keman virtüözü Itzhak Perlman’ın ünlü Stradivarius’unu İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu’nda neredeyse duyamayan İstanbullu müzikseverler, artık başarılı isimlerin gelmemesinden ziyade onları olması gerektiği gibi dinleyememekten şikayetçi. Klasik müzik dünyasının otoritelerine, İstanbul’un akustik zaafiyetini ve Türkiye’deki diğer örnekleri sorduk...
“İstanbul’da baştan konser amacıyla tasarlanmış salon yok”
Filiz Ali (Piyanist, müzikolog)
İstanbul’daki hiçbir salon, Atatürk Kültür Merkezi ve Cemal Reşit Rey (CRR) salonları da dahil, sıfırdan konser salonu niteliklerini taşıyacak projelere dayanarak yapılmadı. Salonların tümü, “çok amaçlı salon” denen, ne idüğü belirsiz tanımla projelendirilmiş salonlar. Bunlardan Lütfi Kırdar ve Haliç Kongre Merkezi ciddi akustik sorunları olan salonlar. Bunun dışında, örneğin AKM büyük salonunun sahnesi opera sahnesidir. CRR sahnesinin konser akustiği için özel bir akustik kabuğu ve elektronik desteği var. Bu kabuğun bir benzeri daha sonra AKM için de inşa edildi. Ancak bunlar geçici tedbirler.
Konser salonlarında kullanılan malzeme akustik açıdan çok önemlidir. Ahşabın önemi barizken bu salonların halı ile döşenmesini, kadife kumaş koltuklar kullanılmasını akıl dışı buluyorum. Bugün Avrupa’da mükemmel akustiğe sahip herhangi bir konser salonuna gittiğinizde, zemin, duvar ve koltuklarının tümünün ahşap olduğu dikkatinizi çeker.
Diğer şehirlerden örnek vermek gerekirse, Ankara’daki Bilkent Konser Salonu’nun akustiğini beğeniyorum.
“15 milyonluk bir şehrin dört profesyonel salona ihtiyacı vardır”
Güher-Süher Pekinel (Piyanist):
Akustik yetersizlik, Türkiye’nin hemen hemen tüm salonlarında son derece önemli bir sorun. Genelde salonlar planlanırken çok amaçlı kongre salonları olarak düşünüldüğünden sanatsal ağırlıktan yoksun bir kimliğe bürünüyor. Bundan sonra yapılacak çalışmalarda bu açıdan dünyada en iyi salonları gerçekleştirmiş Amerikan, İngiliz ve Alman akustik firmalarıyla çalışmak umarız mümkün olur.
İstanbul’un sorunu, her şeyden önce gerekli profesyonel altyapıya hakim olan bir konser salonuna sahip olmaması. Bunun ötesinde, 15 milyonluk bir şehrin en azından dört profesyonel salona ihtiyacı vardır. Bunun ikisinın
Avrupa yakasında, diğer ikisinın de Asya yakasında düşünülmesi gerekir.
İzmir’de birkaç yıl evvel yapılan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, sadece konser için tasarlanmış ve buna göre tüm altyapısını oluşturmuş ilk salon. İleride İzmir’de yapılacak konsepti oluşturulmuş yeni bir opera binası ve sanat merkezi, Türkiye’nin dünya ile rekabet etmesini sağlayacaktır.
“Halı ve kumaş akustiği öldürür”
Cem Mansur (Orkestra şefi): Bence asıl soru şu: “İstanbul’a gereken ve yakışan bir konser salonu var mı?” Büyük bir dünya metropolünün, o amaç için tasarlanmış düzgün bir senfonik salonu ve opera tiyatrosu olmayışından söz ediyoruz. Olan salonlar ya nispeten küçük ölçekli orkestralar ya da oda müziği için uygun, büyük orkestra konseri veya opera için değil.
Zorlu Center’daki yeni salonun, çok amaçlı olmasına rağmen, çok iyi bir kısmi çözüm olacağını düşünüyorum. İzmir’deki Ahmed Adnan Saygun salonu çok güzel. Senfonik müziğin gerekleri gözetilerek tasarlanmış. Denizli’de üniversite kampüsündeki yeni salon iyi, Bursa Merinos merkezindeki büyük salon, gereken akustik kabuk yapılırsa iyi olacak. Bizim Türkiye Gençlik Orkestrası ile çalıştığımız Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi de gösteriler için çok elverişli.
En büyük yanlışlardan biri, her yeri halı ve kumaşla kaplama hastalığı. Olan akustiği de yutup yok etmenin daha iyi bir yolu yok. Ama “zengin duruyor” ya...
Bir de çok amaçlı kullanılan salonlarda sahneyi kuşatan bir akustik kabuğun önemi anlaşılmıyor. Bu tür salonlarda bütün ses yukarı gidip salona gelmiyor.
“Zorlu PSM New York gibi sınıflandırılmalı”
Evin İlyasoğlu (Müzik eleştirmeni): Konser düzenlenen salonların çoğu konser değil, kongre merkezi olarak yapılıyor. Örneğin Haliç ve Lütfü Kırdar. Bunlarda akustik çok kötü. İstanbul Opera Festivali’nin ev sahibi olan Aya İrini Kilisesi’nde korolar güzel tınlarken piyano dinlemek çok zordur. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Salonu orijinalindeki şapelin yapısı ve sadece tahta malzemesiyle kusursuz bir akustiğe
sahip. Bunların arasında bir tek Cemal Reşit Rey Konser Salonu konser vermek için yapılmış ama onun da teknik aksamının doğru kullanılması gerekiyor.
Yeni açılan Zorlu’nun salonu, dünyanın en gelişmiş salonları kadar donanımlı. Orayı İstanbul değil, New York gibi sınıflandırmak gerek!
“Eleman eksiği mevcut”
Ahmet Erenli (Borusan Kültür Sanat Genel Müdürü):
İstanbul’da iyi müzik dinlenecek pek fazla mekan bulunmuyor. Yeni açılan Zorlu Center’ın akustiğini 10 Nisan Perşembe akşamı gerçekleştireceğimiz BİFO konserinde görebileceğiz. Türkiye geneli ile ilgili değerlendirme yapmamız mümkün değil ancak İzmir’de mesela Ahmed Adnan Saygun Salonu var. Orası şu anda ülkemizin en iyi salonlarından biri konumunda.
Akustik alanında en büyük eksiklik, birçok alanda olduğu gibi, yetişmiş eleman. Bu işte yetişmiş olan insanlardan da ya yeteri kadar faydalanılmıyor ya da finansal nedenlerden dolayı göz ardı ediliyorlar.
Klasik müzik severlerin İstanbul’da yaşadığı başlıca sorun, konserlerin düzenlendiği salonların akustik açıdan oldukça zayıf olması. Geçtiğimiz sene dünyanın en önemli klasik müzik topluluklarından Berlin Filarmoni, Hollanda Royal Concertgebouw ve Floransa Maggio Musicale orkestralarını Haliç Kongre Merkezi’nin “sağır akustiğinde” dinlemek zorunda kalan, keman virtüözü Itzhak Perlman’ın ünlü Stradivarius’unu İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu’nda neredeyse duyamayan İstanbullu müzikseverler, artık başarılı isimlerin gelmemesinden ziyade onları olması gerektiği gibi dinleyememekten şikayetçi. Klasik müzik dünyasının otoritelerine, İstanbul’un akustik zaafiyetini ve Türkiye’deki diğer örnekleri sorduk...
“İstanbul’da baştan konser amacıyla tasarlanmış salon yok”
Filiz Ali (Piyanist, müzikolog)
İstanbul’daki hiçbir salon, Atatürk Kültür Merkezi ve Cemal Reşit Rey (CRR) salonları da dahil, sıfırdan konser salonu niteliklerini taşıyacak projelere dayanarak yapılmadı. Salonların tümü, “çok amaçlı salon” denen, ne idüğü belirsiz tanımla projelendirilmiş salonlar. Bunlardan Lütfi Kırdar ve Haliç Kongre Merkezi ciddi akustik sorunları olan salonlar. Bunun dışında, örneğin AKM büyük salonunun sahnesi opera sahnesidir. CRR sahnesinin konser akustiği için özel bir akustik kabuğu ve elektronik desteği var. Bu kabuğun bir benzeri daha sonra AKM için de inşa edildi. Ancak bunlar geçici tedbirler.
Konser salonlarında kullanılan malzeme akustik açıdan çok önemlidir. Ahşabın önemi barizken bu salonların halı ile döşenmesini, kadife kumaş koltuklar kullanılmasını akıl dışı buluyorum. Bugün Avrupa’da mükemmel akustiğe sahip herhangi bir konser salonuna gittiğinizde, zemin, duvar ve koltuklarının tümünün ahşap olduğu dikkatinizi çeker.
Diğer şehirlerden örnek vermek gerekirse, Ankara’daki Bilkent Konser Salonu’nun akustiğini beğeniyorum.
İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, konser akustiği açısından olumlu bir örnek.
“15 milyonluk bir şehrin dört profesyonel salona ihtiyacı vardır”
Güher-Süher Pekinel (Piyanist):
Akustik yetersizlik, Türkiye’nin hemen hemen tüm salonlarında son derece önemli bir sorun. Genelde salonlar planlanırken çok amaçlı kongre salonları olarak düşünüldüğünden sanatsal ağırlıktan yoksun bir kimliğe bürünüyor. Bundan sonra yapılacak çalışmalarda bu açıdan dünyada en iyi salonları gerçekleştirmiş Amerikan, İngiliz ve Alman akustik firmalarıyla çalışmak umarız mümkün olur.
İstanbul’un sorunu, her şeyden önce gerekli profesyonel altyapıya hakim olan bir konser salonuna sahip olmaması. Bunun ötesinde, 15 milyonluk bir şehrin en azından dört profesyonel salona ihtiyacı vardır. Bunun ikisinın
Avrupa yakasında, diğer ikisinın de Asya yakasında düşünülmesi gerekir.
İzmir’de birkaç yıl evvel yapılan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, sadece konser için tasarlanmış ve buna göre tüm altyapısını oluşturmuş ilk salon. İleride İzmir’de yapılacak konsepti oluşturulmuş yeni bir opera binası ve sanat merkezi, Türkiye’nin dünya ile rekabet etmesini sağlayacaktır.
“Halı ve kumaş akustiği öldürür”
Cem Mansur (Orkestra şefi): Bence asıl soru şu: “İstanbul’a gereken ve yakışan bir konser salonu var mı?” Büyük bir dünya metropolünün, o amaç için tasarlanmış düzgün bir senfonik salonu ve opera tiyatrosu olmayışından söz ediyoruz. Olan salonlar ya nispeten küçük ölçekli orkestralar ya da oda müziği için uygun, büyük orkestra konseri veya opera için değil.
Zorlu Center’daki yeni salonun, çok amaçlı olmasına rağmen, çok iyi bir kısmi çözüm olacağını düşünüyorum. İzmir’deki Ahmed Adnan Saygun salonu çok güzel. Senfonik müziğin gerekleri gözetilerek tasarlanmış. Denizli’de üniversite kampüsündeki yeni salon iyi, Bursa Merinos merkezindeki büyük salon, gereken akustik kabuk yapılırsa iyi olacak. Bizim Türkiye Gençlik Orkestrası ile çalıştığımız Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi de gösteriler için çok elverişli.
En büyük yanlışlardan biri, her yeri halı ve kumaşla kaplama hastalığı. Olan akustiği de yutup yok etmenin daha iyi bir yolu yok. Ama “zengin duruyor” ya...
Bir de çok amaçlı kullanılan salonlarda sahneyi kuşatan bir akustik kabuğun önemi anlaşılmıyor. Bu tür salonlarda bütün ses yukarı gidip salona gelmiyor.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu senfoni konserleri için sonradan oluşturulmuş akustik bir kabuğa sahip.
“Zorlu PSM New York gibi sınıflandırılmalı”
Evin İlyasoğlu (Müzik eleştirmeni): Konser düzenlenen salonların çoğu konser değil, kongre merkezi olarak yapılıyor. Örneğin Haliç ve Lütfü Kırdar. Bunlarda akustik çok kötü. İstanbul Opera Festivali’nin ev sahibi olan Aya İrini Kilisesi’nde korolar güzel tınlarken piyano dinlemek çok zordur. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Salonu orijinalindeki şapelin yapısı ve sadece tahta malzemesiyle kusursuz bir akustiğe
sahip. Bunların arasında bir tek Cemal Reşit Rey Konser Salonu konser vermek için yapılmış ama onun da teknik aksamının doğru kullanılması gerekiyor.
Yeni açılan Zorlu’nun salonu, dünyanın en gelişmiş salonları kadar donanımlı. Orayı İstanbul değil, New York gibi sınıflandırmak gerek!
“Eleman eksiği mevcut”
Ahmet Erenli (Borusan Kültür Sanat Genel Müdürü):
İstanbul’da iyi müzik dinlenecek pek fazla mekan bulunmuyor. Yeni açılan Zorlu Center’ın akustiğini 10 Nisan Perşembe akşamı gerçekleştireceğimiz BİFO konserinde görebileceğiz. Türkiye geneli ile ilgili değerlendirme yapmamız mümkün değil ancak İzmir’de mesela Ahmed Adnan Saygun Salonu var. Orası şu anda ülkemizin en iyi salonlarından biri konumunda.
Akustik alanında en büyük eksiklik, birçok alanda olduğu gibi, yetişmiş eleman. Bu işte yetişmiş olan insanlardan da ya yeteri kadar faydalanılmıyor ya da finansal nedenlerden dolayı göz ardı ediliyorlar.
Etiketler: Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Ahmet Erenli akustik araştırma Cem Mansur Evin İlyasoğlu Filiz Ali güher süher pekinel konser salonları Selay Sarı Zorlu Zorlu Center PSM