Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » KHRUANGBIN hava yollarına hoş geldiniz!

KHRUANGBIN hava yollarına hoş geldiniz!

KHRUANGBIN hava yollarına hoş geldiniz!08 Şubat 2019 - 02:02
Kayıtlarını Teksas’ta bir ahırda alan; psikedelik rock, soul, funk türünde müzikler yapan ve adı Tay dilinde uçak anlamına gelen Khruangbin bu akşamdan itibaren üç gece üst üste İstanbul’da sahnede. Grubun vokali Laura Lee sorularımızı yanıtladı...

Gülden Öktem - İstanbul

 

Teksas merkezli psikedelik rock, soul, funk üçlüsü Khruangbin, indie müzik sahnesinin en kendine has gruplarından. Vokalde ve bas gitarda Laura Lee, gitarda Mark Speer ve davulda Donald Ray “DJ” Johnson Jr.’dan mürrekep grubun ismi Tay dilinde uçak anlamına geliyor. Albümlerini Teksas’ta bir ahırda kaydeden, bu yılki Coachella’da sahneye çıkacak olan, dünya turnesinin bir ayağında bugünden itibaren İstanbul’a da üç günlüğüne uğrayan, bu konserlerin biletleri ise aylar öncesinden tükenen, saç stilleriyle dikkat çeken,  müzikleriyle dinleyeni başka âlemlere uçuran Khruangbin hava yollarına hoş geldiniz. Şimdi lütfen kemerlerinizi bağlayın, güneşliğinizi açın ve kendinizi Khruangbin’in kollarına brakın...
 
 
 
Tay dilinde uçak
 
Grubun ismini telaffuz etmek çok zor. “Khruangbin” ismini nasıl seçtiniz?
 
Grubu kurduğumuzda durmaksızın Tay dilinde müzik dinliyorduk ve bu yüzden de Tay diline bir saygı duruşu yapalım istedik. Hem de bence eğer bu sözcüğün bir kere nasıl söylendiğini çözebilirseniz “Khruangbin” demenin eğlenceli olduğunu anlayacaksınız. Ayrıca Tay dilinde uçak demek.
 
 
 
 
Grubunuzun ismi Tay dilinden geliyor, albümlerinizin isimlerini İspanyolca koyuyorsunuz. Bilmediğiniz diller size ilham veriyor, değil mi?
 
Lisanlar güzeldir. Bence, bir başka dilde konuşulan ya da anlatılan şeyleri sadece dinlemek bile çok güzel bir his. Eğer bir de bu dilleri müzik eşliğinde duyuyorsanız daha da lezzetlidir. Biz ekip olarak tüm dünyadan her tür müziği dinlemeye özen gösteriyoruz.
 
 
 
 
Tahran, Bangkok ve Houston (Teksas) sokaklarından esinleniyorsunuz. Müzikal anlayışınızı da sade ritimlerle tarif ediyorsunuz. Bu üç şehri düşündüğümüzde, hemen hepsi kalabalık ve kaotik. Müzikal anlayışınızla neredeyse zıt. Bu paradoks grubu nasıl etkiliyor?
 
Bazen kalabalık sokaklardan, caddelerden kaçıp kurtulmak istersiniz. Tek ihtiyacınız olan şey sadeliktir. Houston mesela Amerika’nın en kalabalık şehirlerinden biri. Fakat Houston’a gittiğimizde mutlaka Burton’a uğruyoruz. Neredeyse 1000 kişinin yaşadığı bir kasaba burası.
 
 
 
 
Sadece kafa dinlemek için gitmiyorsunuz buraya. Burton’daki bir ahırda albümlerinizi kaydediyorsunuz. Bu ahır sizin güvenli alanınız mı?
 
Bugüne kadar kaydettiğimiz her şey o ahırdan çıktı. Orası bizim nefes alabildiğimiz ve müzikal açıdan kendimizi evimizde hissettiğimiz bir mekana dönüştü yıllar içinde. Başka bir yerde kayıt yaptığımızı düşünemiyorum.
 
 
 
 
 
‘Tüm sesleri duyuyoruz’
 
Peki neden bir stüdyoda değil de ahırda?
 
Neden bir ahırda kayıt yapmak gibi bir şansımız varken stüdyoya girelim ki? Doğal ortamları seviyoruz. Arıları, rüzgarı, kuşları, Teksas’ta bir kasabada duyabileceğiniz gıcırtıları işittiğiniz bir alan varken neden stüdyoya giresiniz? Hakikaten bu ahıra girdiğimiz size az önce saydığım tüm sesleri duyuyoruz ve bunlarla birlikte müzik yaparken doğru şeyi yaptığımıza inanıyoruz. Eğer stüdyoya girsek, orada sadece stüdyoda olması gereken sesler eşliğinde kayıt yapardık. Ama ahırda her zaman beklenmedik şeyler ortaya çıkıyor.
 
 
 
 
‘Sezen Aksu’nun büyüklüğünü kestiremedik’
 
Kayıtlarınızda arabesk ve Ortadoğu etkileri var. Siz kimleri dinliyorsunuz?
 
Cheb Khaled - Alech Taadi’nin çok sevdiğimiz şarkıları vardır. Osman Işmen severiz, Sharam Shabpareh - Deyar (Disco version) favormizdir.
 
 
 
 
 
Geçen yıl mart ayında yine İKSV Salon’da verdiğiniz konserde Sezen Aksu’dan ‘Geri Dön’ü seslendirdiniz. Nereden duydunuz bu şarkıyı?
 
Aslında kazara oldu. Daha önce Türkiye’ye geldiğimizde Sezen Aksu’nun CD’si bir çay bahçesinde çalıyordu. Biz de mekan sahibine bu CD’yi alıp alamayacağımızı sorduk. Fakat hakikaten               
 
Sezen Aksu’nun büyüklüğünü kestiremedik. Mark (gitar) geçen seneki konser sırasında çalmaya başladığında dinleyicilerin bu kadar büyük bir reaksiyon vereceğini tahayyül bile etmemiştik. O geceyi hep sevinçle hatırlarız.