SELAY SARI

 

Protest müziğin dünya çapında en ünlü isimlerinden, ABD'li şarkıcı Joan Baez, 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında dün Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda 11 yıl sonra hayranlarıyla buluştu. 74 yaşında olan, ancak 50'sinden gün aldığını söylemeye bin şahit gerekecek Baez, aslında Pazar günü katıldığı Grup Yorum konseriyle seyirciyle buluşmuş, o konserin sonunda konuk olarak sahneye çıkarak 'Land of a Thousand Dances'i seslendirmişti. 'Land of a Thousand Dances', koltukların yanı sıra merdivenlerin de dolduğu bu konserin başlangıcı oldu.

 

 

Baez, şarkılarını seslendirirken seyircilerle söyleşmeyi de ihmal etmedi. Öncelikle İngilizce bilen her seyircinin yanındakine duyduklarını çevirmesini rica etti: "Böylece yeni arkadaşlar da edinirsiniz." 'Jerusalem'i seslendirmeden önce 'herkesin silahlarını ve kılıçlarını bıraktığı bir dünya' çağrısı yaptı. 'Stagger Lee'nin hikayesini şöyle anlattı: "Bu şarkı 20. YY'ın başında, sorunlarını birbirlerini vurarak çözmeye çalışan insanların hikayesini anlatıyor. Bugün de durum çok farklı değil." Amerikan folk şarkısı 'Give Me Cornbread When I'm Hungry' sırasında ise bu sefer perküsyoncu Gabriel Harris, solosunu çalarken bir gökkuşağı bayrağını çıkarıp sallayarak seyircilerden büyük alkış aldı.

 

 

 

Yaş ortalaması 40 civarında olan konserin kitlesi, bazı şarkılarda koro halinde Baez'e eşlik etti. 'Gracias a la vida', 'Donna Donna', 'Imagine' ve konserin en hareketli ve duygulu anlarını yaşatan iki Türkçe parça, Zülfü Livaneli'nin Nâzım Hikmet'in aynı adlı şiirinden bestelediği 'Kız Çocuğu' ile konser sonunda sahneye konuk olan Kardeş Türküler'in Gezi Parkı olayları sırasında yarattığı 'Tencere Tava Havası', Harbiye Açıkhava'yı inletti. 'Tencere Tava Havası'nı oldukça başarılı bir şekilde seslendiren Baez, Kardeş Türküler vokalisti Feryal Öney'in kendisinin beline bağladığı şalıyla göbek de attı.

 

 

Şarkı sonunda 'Her Yer Taksim, Her Yer Direniş' sloganları atıldı. Seyircilerin alkışlarıyla iki kez bise çağrılan Baez, ilk bisinde John Lennon'ın barış marşı 'Imagine'ı ile Simon&Garfunkel'ın 'The Boxer'ı, ikincisinde ise müzik tarihinin en ünlü işbirliklerinden birine imza attığı Bob Dylan'ın 'Blowing in the Wind'ini seslendirdi.