Dört Fazıl Say eserine Türkiye prömiyeri
Bu yıl ikincisi düzenlenen Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) ve Fazıl Say Festivali'nde, piyanist-bestecinin daha önce Türkiye'de çalınmamış dört eseri prömiyer yaptı
GÜLDEN ÖKTEM
Fazıl Say, bugüne kadar sayısız festivalde çıktı müzikseverlerin karşısına. Ancak bu kez, kendi adına düzenlenen festivalin ilk gecesinde önceki gün kendi besteleriyle sahnedeydi. Sanatçı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki salonu dolduran dinleyicileri ilk olarak 389 yıl öncesine, Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Galata’dan uçtuğu güne götürdü, ardından Mezopotamya’ya yolculuğa çıkardı…
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) onursal şefi Gürer Aykal’ın yönettiği konserin ilk bölümünde Fazıl Say’ın Musikalische Akademie des Nationaltheater Mannheim Orkestrası’nın siparişi üzerine yazdığı “Hezarfen” seslendirildi. Konserde, 130 müzisyenden oluşan BİFO eşlik etti Fazıl Say’a. “İstanbul 1632”, “Galata Kulesi”, “Uçuş” ve “Cezayir” olmak üzere dört bölümden oluşan ney konçertosunu Say, konser öncesi, salondaki dev ekranlarda gösterilen videoda şu sözlerle anlattı: “Ney, Hezarfen’in bir nevi iç sesidir, kendisidir. Eser, Hezarfen’in Galata Kulesi’nden uçacağı o günün sabahını, endişelerini, korkularını aktararak başlıyor ve Hezarfen’in sıra dışı hayalini gerçekleştirmesinden, Cezayir sürgününe uzanan yolculuğunu anlatıyor.”
İlk bölümün ardından, Fazıl Say’ın İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın siparişi üstüne bu yıl bestelediği ve yine bu yıl İstanbul Müzik Festivali’nde prömiyeri yapılan “Mezopotamya” senfonisiyle başladı ikinci bölüm.
Theremin, bas flüt, bas blokflüt, piyano, arp ve vurmalı çalgılar Say’ın senfonisinde yer verdiği başlıca enstrümanlardı. Konserin ikinci bölümünün başlamasından kısa bir süre sonra, elektromanyetik dalgalarla çalışan theremin, ses sisteminden kaynaklanan bir sorun nedeniyle çalışmadı. Konsere birkaç dakikalık ara verildi ve şef Gürer Aykal, thereminin hassas bir enstrüman olduğunu söyleyerek salondakilerden telefonlarını kapatmalarını istedi. Ses sistemindeki sorunun giderilmesinin ardından konserin ikinci bölümü, baştan alınarak tekrar çalındı. Bu kez sorunsuz başlayan “Mezopotamya” senfonisi toplamda 55 dakika sürdü. Fazıl Say’ın “Bugüne kadar bestelediğim en iyi eser,” diye anlattığı “Mezopotomya” senfonisinde Dicle’nin sakin sularıyla, Fırat nehrinin coşkusu birbirine karıştı ve salondakileri soğuk bir İstanbul gecesinden Mezopotamya’nın ovalarına, nehirlerine götürdü.
Dün gece Lütfi Kırdar UKSS’de gerçekleşen festivalin ikinci konserinde Fazıl Say’a Borusan Quartet, Borusan Tahta Nefesliler Beşlisi ve sopranolar Dilruba Bilgi, Sanem Demircioğlu ve Nihan İnan eşlik ettiler. Gecede Say’ın “Piyano ve Viyolonsel için Sonat, Op. 41”in Türkiye prömiyeri de yapıldı. Festivalin son konseri ise bu akşam Lütfi Kırdar UKSS’de saat 20.00’de başlayacak. Konserde, BİFO Fazıl Say’la sahnede olacak ve Say’ın yeni bestelerinden “Universe” ve “Panter”in Türkiye prömiyeri gerçekleşecek.
GÜLDEN ÖKTEM
Fazıl Say, bugüne kadar sayısız festivalde çıktı müzikseverlerin karşısına. Ancak bu kez, kendi adına düzenlenen festivalin ilk gecesinde önceki gün kendi besteleriyle sahnedeydi. Sanatçı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki salonu dolduran dinleyicileri ilk olarak 389 yıl öncesine, Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Galata’dan uçtuğu güne götürdü, ardından Mezopotamya’ya yolculuğa çıkardı…
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) onursal şefi Gürer Aykal’ın yönettiği konserin ilk bölümünde Fazıl Say’ın Musikalische Akademie des Nationaltheater Mannheim Orkestrası’nın siparişi üzerine yazdığı “Hezarfen” seslendirildi. Konserde, 130 müzisyenden oluşan BİFO eşlik etti Fazıl Say’a. “İstanbul 1632”, “Galata Kulesi”, “Uçuş” ve “Cezayir” olmak üzere dört bölümden oluşan ney konçertosunu Say, konser öncesi, salondaki dev ekranlarda gösterilen videoda şu sözlerle anlattı: “Ney, Hezarfen’in bir nevi iç sesidir, kendisidir. Eser, Hezarfen’in Galata Kulesi’nden uçacağı o günün sabahını, endişelerini, korkularını aktararak başlıyor ve Hezarfen’in sıra dışı hayalini gerçekleştirmesinden, Cezayir sürgününe uzanan yolculuğunu anlatıyor.”
İlk bölümün ardından, Fazıl Say’ın İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın siparişi üstüne bu yıl bestelediği ve yine bu yıl İstanbul Müzik Festivali’nde prömiyeri yapılan “Mezopotamya” senfonisiyle başladı ikinci bölüm.
Theremin, bas flüt, bas blokflüt, piyano, arp ve vurmalı çalgılar Say’ın senfonisinde yer verdiği başlıca enstrümanlardı. Konserin ikinci bölümünün başlamasından kısa bir süre sonra, elektromanyetik dalgalarla çalışan theremin, ses sisteminden kaynaklanan bir sorun nedeniyle çalışmadı. Konsere birkaç dakikalık ara verildi ve şef Gürer Aykal, thereminin hassas bir enstrüman olduğunu söyleyerek salondakilerden telefonlarını kapatmalarını istedi. Ses sistemindeki sorunun giderilmesinin ardından konserin ikinci bölümü, baştan alınarak tekrar çalındı. Bu kez sorunsuz başlayan “Mezopotamya” senfonisi toplamda 55 dakika sürdü. Fazıl Say’ın “Bugüne kadar bestelediğim en iyi eser,” diye anlattığı “Mezopotomya” senfonisinde Dicle’nin sakin sularıyla, Fırat nehrinin coşkusu birbirine karıştı ve salondakileri soğuk bir İstanbul gecesinden Mezopotamya’nın ovalarına, nehirlerine götürdü.
Dün gece Lütfi Kırdar UKSS’de gerçekleşen festivalin ikinci konserinde Fazıl Say’a Borusan Quartet, Borusan Tahta Nefesliler Beşlisi ve sopranolar Dilruba Bilgi, Sanem Demircioğlu ve Nihan İnan eşlik ettiler. Gecede Say’ın “Piyano ve Viyolonsel için Sonat, Op. 41”in Türkiye prömiyeri de yapıldı. Festivalin son konseri ise bu akşam Lütfi Kırdar UKSS’de saat 20.00’de başlayacak. Konserde, BİFO Fazıl Say’la sahnede olacak ve Say’ın yeni bestelerinden “Universe” ve “Panter”in Türkiye prömiyeri gerçekleşecek.
Etiketler: Bifo Borusan Quartet Christiane Oelze Fazıl Say festival Gülden Öktem gürer aykal Hezarfen Lütfi Kırdar Mezopotamya Panter Theremin universe
