İHSAN DİNDAR - Milliyet Sanat

Lara ve Mario’dan Michel Legrand ve Tina Arena’ya kadar birlikte sahne aldığım her sanatçıdan ilham aldım. Diğer sanatçılarla etkileşim içinde bulunmak her zaman sizi ileri taşır. Yeni düşünme biçimleri keşfeder, sanatkâr ruhlarla birleşir, kendinizi disipline edersiniz. Öğrenmeye meraklı biriyim, bu yüzden birlikte çalıştığım herkesten bir şeyler öğrenmeye çabalıyorum. Aynı zamanda, bütün bu büyük sanatçıların ortak bir yönü olduğunu öğrendim: Saygı ve cömertlik.

- Çok yönlü bir insansınız. Müzisyen kimliğinizin yanı sıra edebiyat mezunu, deniz tutkunu gibi yönleriniz var. Müzik tüm bunların içinde nerede duruyor?

Müzik her zaman benim pusulam olmuştur. 4 yaşından beri istediğim tek şey şarkıcı olmaktı. O yaştan itibaren müzik benim tek yol. Yıllar geçtikçe müzik, bana istediğim kişi olma özgürlüğünü ve kendi ayaklarım üzerinde durma gücünü verdi. Hiçbir şey kolay olmadı, sahip olduklarıma emek vererek ulaştım ve çalışmaya devam ediyorum. Ama en azından çocukluk hayalimi gerçekleştirdim.

- Bugüne kadar Yunanca dışında Fransızca ve İngilizce şarkılar da söylediniz. Repertuvarınıza yeni dil veya diller eklemeyi düşünüyor musunuz?

Repertuvarımıza İspanyolca, Portekizce gibi sürekli yeni diller ekliyorum. Büyüdüğüm yolda ikili bir ayrım var: Annem Fransız, babam Yunan olduğu için iki kültür arasında büyüdüm. Bu iki ülkeden ve dilden en sevdiğim öğeleri topladım. Çok genç yaşta İngilizce ve daha sonra İspanyolca öğrendim. Gördüğünüz gibi, diller arasında dolaşmak ve kendimi bu şekilde ifade etmek benim için doğal, gösteriş değil.

- İstanbulda’da daha önce de konser verdiniz ancak bu ilk solo konseriniz olacak. İstanbullu izleyicilere bir mesajınız var mı?

Dinleyicilerime söylemek istediğim tek şey; politikayı, kökeni, nefreti ve dar görüşlülüğü bir yana bırakarak size şarkı söylemek için geliyorum... Sevgi ve saygı mesajını dinlemek isteyenler için şarkı söylüyorum.

ihsan.dindar@milliyet.com.tr