İhsan Dindar - Milliyet Sanat
 

Max Colombie, Oscar and the Wolf'un solisti olmasının yanı sıra grubun en çok hayrana sahip olan ismi. Türkiye'de geniş bir hayran kitlesine sahip olan Max Colombie ile Oscar and the Wolf'un Volkswagen Arena Konseri öncesi buluşup bir söyleşi gerçekleştirdik. Oldukça cana yakın bir tavırla bizi karşılayan Colombie, telefonumda Caspar David Friedrich'in tablosunun detayını görünce röportaja geçmeden muhabbete başladı. Bir dönem resim eğitimi almış olmasına rağmen bunu yarıda bırakan buna rağmen hâlâ Friedrich'in tablolarına hayran olduğunu açıklayan Max Colombie ile hem yoğun konser programları hem de müziğe bakış açısı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Müziğinizde pek çok rengi barındırıyorsunuz? Size ilham veren şeyler nedir?

En büyük ilhamımızı sinemadan alıyoruz. Pek çok filmden ilham alıyoruz. Örneğin Jonathan Glazer’ın Under the Skin filmi, Roman Polanski’nin filmleri. Yıkıcı aşklar, ulaşılmaz aşklar gibi şeyler.

Peki ya müzik türleri ve müzisyenleri sorsam?

Rihanna’nın çok büyük bir hayranıyım. Bence tüm zamanların en büyük sanatçılarından biri. Benim için o bir ikon.  

Onunla bir düet yapmak ister miydin?

Evet, ama onunla çalışmaktan çok tedirgin olurdum. Ona hiçbir şey söyleyemezdim. Ona söyleyecek bir şey bulamazdım.

Belçika’da oldukça popülersiniz. Geçtiğimiz yıl Tomorrowland’te sahne aldınız. Gelecekte nerede olmak istersiniz? Hangi festivallerde çalmak sizi mutlu eder?

Benim için önemli olan hedeflerin olmaması. Çünkü hedef koyduğunuzda her seferinde daha da ileriye gitmek zorundasınızdır. O yüzden benim için önemli olan, kendimi açmak. Olduğum gibi olmak.

Biraz da müzikal tarzınız hakkında konuşalım. Müziğinizde doğulu melodiler var.  Bunun nedenini merak ediyorum. Grup arkadaşınız Ozan’ın etkisi mi bu?

Hayır, bu aslında organik bir şey ve ben de tam olarak neden böyle olduğunu bilmiyorum. Ama doğunun spesifik seslerini çok seviyorum. Çünkü bu melodileri tropik buluyorum. Bu sesleri seviyorum. Sıcak ve güneşli bir yerden geliyorlar. Çünkü Belçika bunun tam zıttı. Brüksel’de yaşıyorum ve günlerce güneşi göremiyoruz.

Peki hiç Doğu ya da Türk müziğine ait bir şeyler dinledin mi?

Pek değil. Ben aslında evdeyken çok müzik dinleyen biri değilim. Çünkü, hissettiğimde müziğimi yaparım ve bunun için evde sessizlik isterim.

Hangi şartlarda besteler yapıyorsun?

Nasıl olduğunu bilmiyorum, klişe olacak ama bu kalpten, içten gelen bir şey.

Türkiye’ye kaçıncı gelişiniz olduğunu hatırlıyor musun? Sence bu ilginin nedeni ne?

Altı veya yedi olmalı. İstanbul dışında Ankara, Çeşme, Bursa’da konser verdik. Hava çok güzel, insanlar heyecanlı. Ancak bu sevginin nedenini bilemiyorum. Belki de bir tesadüf.

İstanbul ve Ankara konserlerinizde insanlar ne görmüş olacak?

En saf halimle beni görecekler. Konserlerde yaptığım en önemli şey bu. Olduğum gibi yani.

Hayranlarınız grubun özellikle sahne performanslarına bayılıyor. Bu işin sırrı ne? Nasıl hazırlanıyorsunuz?

Pek çok şey yapıyoruz bunun için. Kıyafetten prodüksiyona kadar hazırlanıyoruz. Kapsayabildiğimiz kadar çok şeyi kapsamak istiyoruz.

Peki bunları yaparken sizi en çok motive eden şey ne?

Temelde, istediğim şey seyirciyle, kalabalıkla yakınlaşmak. Konserimize gelenlerin istediklerini yapabilmeleri. Nasıl göründüğü kaygısı taşımasına gerek yok. Müziğimi hissetmeleri ve dans etmeleri benim için çok önemli. Enerjilerini hissetmek istiyorum.

ihsan.dindar@milliyet.com.tr
http://www.instagram.com/ihsandinovski