Yunus Emre Enstitüsünün ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen "Sultan Bestekârlar" Konseri, 10 Mart Cumartesi akşamı Aya İrini'nin tarihi atmosferinde gerçekleştirildi. Dünyanın farklı ülkelerinden sanatçıları buluşturan orkestra, Sultanların bestelerinin yanı sıra kendi ülkelerinden de eserler sundu. Kültür, sanat dünyasından önemli simaların ve akademik çevrenin yoğun ilgi gösterdiği konsere, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş’in yanı sıra Osmanlı sanat tarihine dair derin bilgisi ve akademik çalışmaları nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Özel ödülüne layık görülen tarihçi – yazar Prof. Dr. Nurhan Atasoy, sanatçılar Ebru Yaşar ve Suat Suna, oyuncu Erkan Petekkaya ve sanatseverler katıldı.

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş, "Enstitü olarak bugüne kadar “Sultan Bestekarlar” Konserlerini dünyanın farklı coğrafyalarındaki ülkelerde düzenledik. Konserler, oldukça yoğun ilgiyle karşılandı. Bugün de İstanbul’da tarihi bir atmosferde sanatseverlerle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz" dedi.

"Osmanlı Devleti sadece siyasetin değil kültür ve sanatın da merkeziydi”

 15. yüzyılın ortasından itibaren günümüze kalan eserlerin, devletin tam merkezinde olan padişahların bizzat sanatçı olduğunu gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Şeref Ateş, hem Türkiye hem de Batıda Osmanlı Devletinin uzun zaman siyasi ve askeri tarih açısından ele alındığını, Avrupa ve Türkiye tarihi konusunda çalışanların da arşivleri genelde bu bakış açısı ile taradıklarını belirtti. Gecikmeyle de olsa, devletin, daha doğrusu sarayın, sadece siyasi ve diplomatik karar merkezi olmadığını, aynı zamanda kültürel ve sanatsal bir eğitim kurumu da olduğunu keşfettiğini ifade eden Ateş, Osmanlı sarayının özelliklerini taşıdığı medeniyet anlayışının inceltilmiş, damıtılmış bir okulu olarak görev yaptığını açıkladı. Ateş, "Özellikle şiir ve müzik alanında, devirlerinin en şöhretli isimleriyle rekabet edebilecek düzeyde kabul gördüklerine hayretle tanık oluyoruz" dedi.

Sultan V. Murad'ın polkaları el yazması eskizlerinden çıkartıldı

Uluslararası orkestranın Şefi, değerli besteci Musa Göçmen, konserin başlangıcında yaptığı konuşmada; Sultan bestekârlara ait muhteşem eserlerin tüm dünyada seslendirilebilir bir notasyonda olmadığını belirterek, kendisine düşen misyonun bu değerli eserleri tüm dünyada seslendirilebilir ve algılanabilir bir üslupla seyirciye sunmak olduğunu söyledi. Göçmen, "Benim için en önemli olan Sultan V. Murad'ın polkalarını el yazması eskizlerinden çıkartmış olmam. Çünkü bu el yazmalarından çıkarttığım ve tamamladığım bu eserleri Sultan V. Murad dahi dinlememiş" dedi.

Artık fetihler sanat yoluyla gerçekleşiyor

Göçmen, padişahların hayatlarında uğraştıkları onca şeyin yanında besteci de olmalarının kendisini çok etkilediği belirterek, artık fetihlerin gönüllerde sanat yoluyla gerçekleştiğini söyledi.

“Sultan Bestekârlar” Konseri Repertuarında, Sultan IV. Murad'ın Uzzal Peşrev, Sultan I. Mahmut'un Şehnaz Peşrev, Sultan III. Selim'in Pesendide Peşrev, Sultan II. Beyazıd'ın Neva Peşrev ve Evic Saz Semaisi, Sultan Abdulaziz'in Valse Davet, Hicaz Sirto ve Hicaz Mandıra, Sultan V. Murad'ın Polka in G NO:1 ve Polka in G No:2 ve Sultan II. Mahmut'un Hicaz Kalender besteleri yer aldı. Ayrıca, "Çiçeklerin Dünyasında" isimli Ermeni halk şarkısı ve katılımcı ülkelerin eserlerinden oluşan seçki de sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Büyük bir beğeni ile izlenen ve izleyenlerin yoğun alkışları ile tamamlanan konserin sonunda, Prof. Dr. Şeref Ateş, sanatçıları sahnede tek tek tebrik etti, çiçek takdim ederek teşekkürlerini iletti.