Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » "Selek ve Dink isyan edilmesi gereken olaylar"

"Selek ve Dink isyan edilmesi gereken olaylar"

"Selek ve Dink isyan edilmesi gereken olaylar"26 Ocak 2013 - 03:01 | Elektroakustik grubu sa.ne.na.
Türkiye'de elektroakustiğin önde gelen isimlerinden Korhan Erel ve sa.ne.na, bu akşam Borusan Müzik Evi'nde bir araya geliyor. Serdar Kökçeoğlu, müzisyenlerle siyasi gündemden Frank Zappa'ya uzanan bir röportaj gerçekleştirdi
SERDAR KÖKÇEOĞLU

sa.ne.na & Korhan Erel, 26 Ocak Cumartesi günü Borusan Müzik Evi'nde gerçekleşecek ‘’Coming Together’’ konserinde elektroakustik dans müziği yapmak için bir araya geliyor. Serdar Kökçeoğlu, Erel ve sa.ne.na grubu ile projenin ilham aldığı politik mektuptan, konserde bestelerine yer verilecek Frank Zappa'ya uzanan bir söyleşi gerçekleştirdi.

"Coming Together", Attica Hapishanesi'ndeki tarihi isyanı çıkaran ve bu isyan sırasında öldürülen Sam Melville'in Rzewski'nin bir bestesine de ilham veren mektubu. sa.ne.na ile bu konsept altında buluşmaya nasıl karar verdiniz?

Korhan Erel.
Korhan Erel: Aslında bizim sa.ne.na ile çalışmaya başlamamız bu eser üzerinden değil, elektroakustik dans müziği yapma fikrinden doğdu. Parçayı da sa.ne.na getirdi çünkü eser hem çağdaş hem de arkasına elektronik vuruşlar koymaya uygun yapıya sahip. Üstelik bugün de hala geçerli olan bir mesaja gönderme yapıyor. Fredric Rzewski benim için ayrıca üyesi olduğu elektroakustik doğaçlama grubu Mev açısından da bir kahraman. Benim sa.ne.na ile ilk bir araya gelişim olduğu için İngilizce anlamı "bir araya gelmek" olan "Coming Together"ı aynı zamanda konserimizin ismi olacak seçtik.

Politik veya kültürel değeri olan bir mektubu/metni müzikleştirme konusunda fikriniz nedir? Türkiye'den politik bir metin seçseydiniz bu ne olurdu?

Erel: Ben açıkcası eseri çok sevdim. Özellikle de mektubun belirli, güçlü bir bölümünün tekrarlar şeklinde parçanın içinde verilmesi ve bir hapishane isyanına doğru ilerleyen bir gerilim oluşturulması çok hoşuma gitti. Türkiye'den bir metin seçmek isteseydim, sanırım Pınar Selek davasına dair bir metni, bir basın açıklamasını veya Hrant Dink'in öldürülmesine yol açan Agos'taki yazısını çünkü bu iki olay da isyan edilmesi gereken olaylar.

30 yılı aşan kariyeriyle
müzik dünyasında kült bir yer edinen
Frank Zappa, sa.ne.na'nın da ilham perisi.
'Keşke Zappa daha fazla tanınıyor olsaydı’

sa.ne.na ilginç bir proje; kimlerle çalıştı, ilerde kimlerle çalışmak ister?

sa.ne.na: Perküsyon için yazılmış çağdaş eserleri seslendirmek üzere bir araya gelmiş bir grup ve zaman içerisinde üyelerinin farklı karakter ve zevklerinin ortak noktasından çıkan, keyif aldıkları her türlü müziği yapmaya başlamıştır. sa.ne.na olarak bugüne kadar Puik's Journey ve 123 grupları ile konser verdik. İleride yurtdışındaki diğer perküsyon grupları ile işbirlikleri yapmayı çok isteriz. Ama tarz olarak uyuşabileceğimiz her türlü işbirliğine tamamen açığız. En önce gelen kriterimiz ise projenin yenilikçi olmasıdır.

Son dönemde albümleri yeniden basılan ve genç kuşaklar tarafından keşfedilen Frank Zappa'nın sizin için önemi nedir?

sa.ne.na: Zappa perküsyon enstrümanlarının farklı yönlerde, özellikle de rock gruplarında kullanılması konusunda öncüdür. Albümlerinin çoğunda tuşlu vurmalı çalgılar önemli roller üstlenirler. Ayrıca rocktan caza, yeni müziğe kadar harika besteler, müzikler üretmiş bir sanatçıdır. Hiç eskimeyecek işlerinin tekrar basılıp yeni nesiller ile buluşturulması gerçekten çok önemli. Keşke Türkiye'de de müzisyenlere ilham verecek kadar tanınıyor olsaydı.

Elektronik müziğin dans dışındaki 'çağdaş' uzantıları Türkiye'de ne kadar biliniyor?

Erel: Nüfusa oranlarsak hiç bilinmiyor diyebilirim. Yakın diyebileceğimiz bir geçmişe kadar Türkiye'de böyle müziklerin eğitiminin alınabileceği okullar yoktu. Aslında hala da yok ama bu müziğin yapılmasına açık zihniyete sahip, öğretmenlerin bazılarının destek verdiği, öğrencileri cesaretlendirdiği okullar var. Devlet konservatuarlarının aşırı tutucu ortamları, ilerlemeyi engelleyen kafa yapıları Türkiye'de elektronik olsun akustik olsun çağdaş müziğin, yeni müziğin ilerlemesine zaten hep ket vurmuştur ve hala da vurmaktadır.
Dolayısıyla insanlar, genç müzik öğrencileri bu müziklerle, tesadüfler dışında neredeyse hiç karşılaşamıyorlar. Ayrıca bu tür müziklere, performanslara mekanlarında yer verme cesaretine veya kafa yapısına sahip mekan yok denecek kadar az. Beni yakın zamanda çok mutlu eden, 29 Aralık 2012 tarihinde Borusan Müzik Evi'nde verdiğimiz John Cage konserine olan ilginin çok büyük olmasıydı. Demek ki belirli bir mesafe katedebilmişiz. Umuyorum ki Borusan gibi kurumların desteği, İTÜ MIAM gibi okulların yetiştirdiği öğrencilerle önümüzdeki 10 yılda daha fazla deneysel işler çıkacak bu ülkeden.