Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » "Hatıraları anlatmaya çalıştım!"

"Hatıraları anlatmaya çalıştım!"

"Hatıraları anlatmaya çalıştım!"21 Şubat 2013 - 09:02 | Nebil Özgentürk, belgeseli hakkında "Bu belgeselde portreler yapmak yerine, hatıraları anlatmaya çalıştım," ifadesini kullandı.
Nebil Özgentürk'ün Türkiye'nin kültür, sanat ve edebiyatının en önemli isimlerinin hayat hikayelerinden kesitler sunan kitabı ve belgeselinin galası Feriye Lokantası'nda yapıldı
GÜLDEN ÖKTEM

Geçtiğimiz ay yayımladığı "Sanatımızın Hatıra Defteri" isimli kitabında Türkiye'nin kültür, sanat ve edebiyatının en önemli isimlerinin hayat hikayelerinden kesitler sunan Nebil Özgentürk'ün, aynı isimli belgeselinin gala gecesi önceki gün Feriye Lokantası'nda gerçekleştirildi.

1 Mart'tan itibaren CNN Türk ekranlarınlarında izleyiciyle buluşacak ve bölümler halinde yayınlanacak yaklaşık 600 dakikalik belgesel hakkında görüştüğümüz Nebil Özgentürk, gala gecesine olan ilgiden mutlu olduğunu söyledi. Özgentürk, "Projede anlattığımız ve yaşayan pek çok sanat insanı galaya geldi. Yaşamayan 5-6 ismin ise oğulları vardı. Orhan Kemal'in, Aziz Nesin'in, Âşık Nesimi'nin, Ahmed Arif'in ve Ruhi Su'nun oğulları yalnız bırakmadı bizi," dedi.

Bu isimlerin normal şartlarda bir araya gelmesinin çok zor olduğunu da sözlerine ekleyen usta gazeteci, "Babalarının çektiği büyük acıları hissetmiş ve şu anda 50'li yaşlarında olan bu isimlerin orada olması gerçekten çok önemliydi benim için," diye devam etti sözlerine.

Yaklaşık 13 - 14 hafta sürecek belgeselin gala gecesinde gösterilen 20 dakikalık bölümün sonunda aldığı tepkilerden umutlandığını da sözlerine ekleyen Özgentürk konuşmasına, "Bu belgeselin amacı, yasaklarla karşı karşıya kalan, işkence gören, hapse düşen sanat insanlarının yaşadıkları o acı dolu günleri anlatmak," sözleriyle devam etti.

Kitapta yer alan ve sanatçıların başından geçen pek çok önemli olaya nasıl ulaştığını sorduğumuz Nebil Özgentürk şöyle cevap verdi: "30 yıldır gazetecilik yapıyorum, araştırıyorum ve okuyorum. Tabii bu sanat insanları ve yakınlarıyla bu dönemde ahbaplıklar kurdum. Timur Selçuk mesela, benim çok sevdiğim bir ağabeyimdir. Kendisi Münir Nurettin Selçuk'un oğludur. Bu gibi isimlerin sofralarına, muhabetlerine katıldığında kitaplara geçmemiş çok şey öğrenmiş oluyorsun. Kitapta ve belgeselde yer alan 'Münir Nurettin' bölümünde de Timur Selçuk'tan aldığım bilgiler ve tabii ekibimizde olan isimlerin bulduğu ayrıntılarla ilerledik..."

Nebil Özgentürk, "Sanatımızın Hatıra Defteri"nin "Bir Yudum İnsan" belgesellerinden farkını ise, "Bu belgeselde portreler yapmak yerine, hatıraları anlatmaya çalıştım. Uzun uzadıya bir hayat hikayesi yok; daha çok tematik hayat hikayelerine odaklandık 'Sanatımızın Hatıra Defteri'nde," sözleriyle anlattı.

Belgeselin sponsoru olan DenizBank'la ikinci kez birlikte çalıştıklarını söyleyen Özgentürk, DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş'in yaklaşık 5 yıl önce tekrar bir şeyler yapmak için kendisine teklifte bulunduğunu ve "Sanatımızın Hatıra Defteri" projesinin de bu şekilde hayata geçtiğini söyledi.
Belgesel ve kültür sanat alanlarında sponsor bulmanın her zaman çok zor olduğunu vurgulayan Özgentürk sponsorların önemini de şu sözlerle anlattı: "Aslında, baktığınız zaman sponsorlar, önemli bir konuya destekte bulunuyor. Operalar, konserler, tiyatrolar düzenliyorlar. Ve tabii haklı olarak da isimlerinin daha çok duyulmasını istiyorlar. Bazen basın, sponsorlar konusunda yeterli hassasiyeti göstermiyor. Ancak kültür sanat alanında destek olan isimlere de bir şekilde bizim destek olmamız gerekiyor. Çünkü bu sayede daha çok artıyor sponsorluklar."

"Cesaretinin de mükemmel olduğunu ispat ettin"

Kitapta Nebil Özgentürk, Münir Nurettin Selçuk'un Atatürkle yaşadığı bir anıya da yer verdi: "Herhangi bir besteci değildi Münir Nurettin Selçuk. Bütün zamanların en güçlü, en etkili mugannisiydi. Çok iyi okullarda öğrenim görmüş, Paris'te müzik okumuş, devlet orkestralarında yorumculuk yapmıştı. (...) Atatürk'ün en güçlü erkek yorumcu ve besteci saydığı Münir Nurettin, mesleğine öylesine titiz ve saygılıydı ki konser salonları dışında şarkı söylememeye gayret eder, fraksız sahneye çıkmaz, notaya çok önem verirdi. Şarkılarına eşlik edip detone olan Gazi'yi de uyardığı olmuştu, küskünlüğü göze alarak. Rivayet o ki, Atatürk bir gün Nurettin'in başına bir bardak koymuş, sonra da silahını ateşlemiş. Kurşun kadehte değil, arkadaki duvara bir delik açmış, herkes derin bir soluk alırken Atatürk; "Sesin gibi zekanın, cesaretinin de mükemmel olduğunu ispat ettin" demiş, sonra da bir şarkı söylemesini rica etmişti."