Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » ‘Yenilene yenilene yaşarım’

‘Yenilene yenilene yaşarım’

‘Yenilene yenilene yaşarım’12 Ekim 2022 - 10:10
Türkiye’de bir ilke imza atan ve bir sanatçının üretimlerini ve yaşamını anlatan “Sezen Aksu Dijital Sanat Sergisi” için Aksu, “Her yeni kuşak beni tekrar tekrar büyütmüştür, minnettarım” diyor.

Seyhan Akıncı - “Ben de kendimle tam olarak müşerref olabilmiş değilim” diyor Sezen Aksu. Hâl böyle olunca, onu anlatmanın güçlüğünü tahmin etmek hiç de zor değil. Ama sanat tam da bunun için yok mu? Milliyet Sanat dergisinin destekçileri arasında olduğu X Medium Art Museum by DasDas’ta açılan “Sezen Aksu Dijital Sanat Sergisi”, ‘70’lerden bu yana ozanlığıyla tarifsiz duygularımıza tercüman olmuş, sözünü de hiç sakınmamış Sezen Aksu’yu çok boyutlu keşfedeceğiniz 25 dakikalık bir deneyim sunuyor. Mart ayına kadar görülebilecek sergiyi hikâyemizin kahramanı Sezen Aksu, müzenin destekçilerinden Mert Fırat ve küratörü Esra Özkan ile konuştuk. 

 

Sezen Aksu hepimizin hayatında bir yere dokunuyor ve bir şeyi temsil ediyor. Sizin için nasıl bir karşılığı var? 

 

Esra Özkan: Sezen Aksu’nun bildiğimiz şarkıları var, hepimizin gündelik hayatının bir parçası ama bir yandan da bilmediğimiz ya da yaşımızın yetmediği ve görmediğimiz hikâyeleri var. Sergi tam bu noktaya dokunuyor. Bir ağaç gibi köklerini toprağa yediren ve bu toprakla birlikte bir hikâye yaratan bir çerçeve çiziyor. Bunu yaparken görmediğimiz, bilmediğimiz ya da unuttuğumuz bir arşive bizi götürüyor. Ve biz burada bu arşivi sergiliyoruz.  

 

Mert Fırat: Sezen Aksu, Türkiye’nin birçok noktasının bileşeni gibi hissettiriyor insana. Duyguların doğru biçimde ifade edildiği, haksızlığa karşı ses çıkaran, her zaman mazlumun yanında yer alan biri. Dolayısıyla böyle bir eşitliğin, doğruluğun, güvenilirliğin temsili kişilik geliyor gözümüzün önüne. Komple bir sanatçı ve iyi bir insan geliyor aklımıza. ‘70’lerden bu yana üç bin beş yüzden fazla şarkı üretmiş, onlarca sanatçıya ulaşmış, onlarca sanatçının sesine ses olmuş ve bunu toprakla birleşen, ayakları yere basan bir yerden yapmış. Toprakla tariflememin nedeni Sezen’in ağaç gibi olması. Köklerini çok derinlere saplamış, yaşadığı toprağın ve dünyanın dertleriyle de hemhal olabilmiş biri. Bir yandan da çok iyi bir dost, çok iyi bir mentör, çok iyi bir anne... Sevginin kendisi gibi. 

 

Türkiye’de ilk kez bir sanatçı için dijital bir sergi düzenleniyor. Küratör olarak bu sergiyi kurgularken nasıl bir süreç geçirdiniz? 

 

Esra Ö.: Burada ana odağımız; teknoloji, sanat ve bilimin birleşimini göstermekti. Müzeye geldiğinizde size bir deneyim sunuyoruz. İzleyicinin hikâyenin içine girmesini sağlıyoruz. Sadece bir sergi yapmadık aynı zamanda bir deneyim tasarladık. Dijital boyutun yanında gazete kupürleri, kasetler ve birçok hikâye var... Amacımız sadece bu değerli arşivi göstermek değil bunu teknolojiyle birleştirmekti. Teknoloji ve analogla bir hikâyenin bugünde nasıl birleştiğini anlatıyoruz.  

 

Sergideki en heyecan verici şeylerden biri Sezen Aksu’ya not bırakabilmek. İnsan bir durup düşünüyor, ne söylerdim diye? 

 

Mert F.: “Sezen Aksu’ya sevginin en temiz, en yıpranmamış, en saf hâlisin” diye yazardım herhalde. Bu notlar gerçekten Sezen Aksu’ya iletilecek. Haftada bir notları teslim edeceğiz. Bu yüzden çok özel. 

 

Esra Ö.: Sezen Aksu bence çok zamansız... Zamanın olmadığını gördüm ve hissettim. Bu çok önemli ve değerli bir şey. Sezen Aksu’nun bütün hayatını okuduğunuzda bugüne hâlâ bir not görebildim. 

 

 
 
Müzenin destekçisi Mert Fırat ve serginin küratörü Esra Özkan sorularımızı yanıtladı.
 
 
 
 
“Sezen Aksu Dijital Sanat Sergisi”, mart ayına kadar X Medium Art Museum by DasDas’ta görülebilir. 
 

“İflah olmaz bir meraklıyım”

 

1970’lerden günümüze teknolojide yaşadığımız değişim sizin müziğinizi nasıl şekillendirdi? Kuşaklar boyu güncel kalmanın sırrı, bu dönüşümü takip etmeniz mi? 

 

Sezen Aksu: İşte bu beni en zorlayan soru! Her defasında güzel cümleler kurmaya çalışarak bir şeyler geveliyorum ama gerçek şu ki yetenek dediğiniz tamamen yaradılışla ilgili. Bana gelince; kendimi idrak ettiğim andan beri iflah olmaz bir meraklıyım. Ağzım açık dolaşırım, havadan bile bilgi soluyabilmek için. Bir ayağımı geçmişe, bir ayağımı bugüne basıp, yenilene yenilene yaşamaya bayılırım, öğrenmeye bayılırım, genç ve parlak insanlarla iş birliği yapmaya bayılırım. Çünkü ileriye doğru evrilmeye devam etmek isterim. Dışarıdan gelen bilgi ve öneriye bu kadar açık olmanın bana ne çok katkısı olduğunu bilseniz… Her yeni kuşak beni tekrar tekrar büyütmüştür, minnettarım. ‘70’lerde başlayan sürecimin bugüne kadar uzayabilmiş olmasına bu merakın ve hemen uyumlanma hevesinin elbette katkısı olmuştur, bu da müziğime doğal olarak yansımıştır. Daha fazla bir şey söyleyemiyorum zira ben de kendimle tam olarak müşerref olabilmiş değilim.