Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Yeni nesil kültür girişimi THINK House

Yeni nesil kültür girişimi THINK House

Yeni nesil kültür girişimi THINK House11 Mayıs 2023 - 05:05
Şehrin merkezinde sahne, atölye ve co-working (ortak çalışma) alanı olmak üzere üç faaliyet alanında İstanbulluları ağırlayan THINK House, düşünce dünyasına evrensel nitelikte katkı sunan tiyatro oyunlarını, gösterileri, eğitim ve seminerleri meraklılarıyla buluşturuyor. THINK House İstanbul’u kurucusu Fırat Devecioğlu ile konuştuk.

Yeni nesil kültür girişimi olarak faaliyet gösteren THINK Houseun oluşum sürecinden bahseder misiniz? Bu fikir nasıl gelişti?

 

Uzun yıllar ulusal ve global firmalarda yönetici olarak çalıştım. Bu süreçte, felsefi derinliğe ve sanatsal bakış açısına sahip olmanın olumlu sonuçlarına şahit oldum. Kurumsal kariyerime nokta koyduktan sonra, sevgili eşim Tuba ile THINK House’u kurduk. Aklımızda sanatla iç içe, yaratıcılığı destekleyen renkli bir çalışma alanı yaratma fikri vardı. Tasarımını Tuba yaptı. O kadar güzel oldu ki THINK’e bugünkü ruhunu verdi.

 

Kurumsal çalışma hayatındayken en çok sıkıldığım şey, katılmam gereken profesyonel eğitimlerdi. Hepsi birbirini tekrarı gibi geliyordu. Dünya değişiyor ama bu eğitimlerdeki verilen örnekler bile aynı kalıyordu. Aklımda, yeni nesil öğrenme süreçlerine katkıda bulunabilecek, insan doğasına ışık tutabilecek nitelikte eğitim içerikleri oluşturmak vardı. Bu THINK ile mümkün oldu. İçerikleri oluştururken, kaleme aldığım iki kitap (“Yüzleşme”, “Mona Kitap ve Schopenhauer Felsefesi”, Destek Yayınları) çabamı kolaylaştırdı. Şu an, felsefeyi, önemli düşünürleri, psikoloji ve edebiyat dünyasını rehber edinen güçlü bir ana müfredat programına sahibiz.

 

Kültür-sanat hayatına yakınlaşmamız, tiyatroyu gündemimize getirdi. Hazine bulmuş gibi sevindik. Harika metinleri, yetenekli yönetmenleri, konservatuvar mezunu oyuncuları tanıdıkça, bu alana yatırım yapma fikri güçlendi. Evrensel nitelikte, hikâyenin ötesine geçebilen oyunlarımız olsun istedik. Şu an harika bir kadromuz var. Birbirinden iyi, ödüllü, altı farklı tiyatro prodüksiyonuna sahibiz.

 

Sizi yazar ve yapımcı kimliğinizin yanı sıra kültür girişimcisi kimliğinizle de tanıyoruz. Açıkçası Türkiyede kültür girişimciliği kavramı çok anılmıyor.  Kültür girişimcisi kimdir, neler yapar? Biraz sizden dinleyebilir miyiz?

 

Kültür girişimciliğini açıklamak için, tüm dünyanın gözünü diktiği Yaratıcı Kültür Endüstrileri (YKE) kavramını incelememiz gerekir. Neden YKE dünyanı gündeminde? Çünkü yaratıcı ekonomiler için kıymetli bir dönüşüm kaynağı. Şu an inovasyon sisteminin bas¸lıca unsuru durumunda.   

     

Burada, YKE ile, odağında kültürel yaratıcılık olan tiyatro, müzik, performans sanatları, kitap, mimarlık, tasarım gibi sekto¨rleri işaret ediyoruz. U¨lkemizde ku¨ltu¨r endu¨strilerinin, Gayri Safi Milli Hasılaya katkısı henüz %3 civarında. Bu rakam çok daha yükselebilir. İşte bu yükselme de ancak kültür girişimcileri ile mümkün olabilir. Çünkü ‘Yaratıcı Kültür Endüstrileri’nin bu¨yu¨me      kaynagˆı ku¨ltu¨rel giris¸imciliktir.

 

Kültürel girişimcilik, kültürel bir iş kurmayı, ekonomiye kültürel değer taşıyan hizmetler sunmayı, sürdürülebilir gelir sağlayacak bir iş modeline ulaşmayı içeriyor. THINK House için, tam bir kültürel girişimcilik örneği diyebiliriz.

 

Aynı zamanda Türkiyede ilk kez psikofelsefe atölyelerini THINK Houseda başlattınız. Bu atölyelerde katılımcıları neler bekliyor?

 

Bu atölyelerde katılımcılarımızı, felsefe ve psikoloji dünyasından ilham veren güçlü düşünceler bekliyor. Onları, kavramsal düs¸ünebilme yetenegˆini gelis¸tirici, evrensel nitelikte içeriklerle buluşturuyoruz. Bireyin ‘yaşadım’ diyebilmesinin önüne geçen, atıl bırakan düğümleri mercek altına alıyoruz.

 

Schopenhauer’dan Engin Geçtan’a, Stefan Zweig’dan Bertrand Russell’a zengin bir dünyayı keşfe davet ediyoruz. Özellikle, düşünce dünyasını      zenginleştirmek, hayat yolculuğunda, yeni, derin ve ilham veren fikirlerle dönüşüm yaratmak isteyenler, çok yönlü bakış açısının önemini bilen şirket yöneticileri bizi tercih ediyorlar.

 

Ayrıca sektörünün öncüsü pek çok firmayla eğitim ortaklığı yapıyoruz. İş dünyasına yönelik hazırladığımız kültürel eğitim programlarını, iş birliği   yaptığımız şirketlerin çalışanları ile paylaşıyoruz. Gelis¸tirmis¸ oldugˆumuz bu altyapının digˆer global firmalar dahil olmak üzere Türkiyede henüz bir benzeri daha bulunmuyor.

 

“Mata Hari”, “Öteki Ben”, “Lazarus”, “Bestenigar Yokuşu”, “Einstein Kumpanyası” ve son olarak “Sondan Sonra” oyunlarının yapımcılığını da üstleniyorsunuz. Oyunların oluşum sürecinden kısaca bahseder misiniz?

 

Tüm yeni projelerimiz bir öneri ile başlıyor. Kapıdan içeri biri giriyor, bir hayalinden bahsediyor ve yapabilir miyiz diye soruyor. Gelen tüm öneriler, bizim için kıymetli. Yaptığımız her iş, böyle oluştu. Hazır yeri gelmişken, buradan çağrı yapmak isterim. Bizim için hayaller, tutkusunu rehber edinmiş insanlar çok önemli. Yazar arkadaşlarımız, oyun metinlerini bize ulaştırabilirler. Sahne sanatına dair projesi olan herkesle görüşmeye açığız. THINK’de deneyim kazanmak isteyen gençler için de kapımız her zaman açık.

 

Oyunların oluşum süreci, sancılı olabiliyor. Çünkü sanatsal üretim için, zamana, yoğun emeğe, yeniliğe ihtiyaç duyuyorsunuz. Ancak hayatta kayda değer üretimler, ancak böylesi bir süreç ile var olabiliyor. Gözümüzün önünde, yapılmaya değer olduğunu bildiğimiz bir proje vücut buldukça, yorgunluk, yerini, tarifsiz bir tatmine duygusuna bırakıyor.

 

“Mata Hari” ve “Lazarus “oyunlarını da kaleme aldınız? Yazım süreci, hikaye oluşumu sizin için nasıl gelişti?

 

Her oyunun, güzel bir hikayesi var. Tiyatronun hayatıma girişi ile aklımdaki kurguları, tiyatro metnine dönüştürmek istedim. İlk olarak “Lazarus”u kaleme    aldım. “Lazarus”, gerçek olaylara dayanıyor. Oyunda, genç bir adamın, sevdikleriyle hesaplaşmasına, çöküşüne, yeniden varoluşuna, ikinci hayatına, dünyası ile tekrar bütünleşmesine tanıklık ediyoruz. Şimdi, “Lazarus”u yeni bir yolculuk bekliyor. Yeteneğine çok güvendiğim, kült filmlere imza atmış değerli bir yönetmen ile “Lazarus”u sinemaya taşıma projesinde ilerliyoruz.

 

İlk metnimin seyirciden tam not alması, bazı platformlarda sezonun en iyi seçilmesi, oyun sonrası yaptığımız söyleşilerde gelen geri dönüşler, yeni oyun yazma konusunda beni motive etti. Festival tadında hayatı, kurşuna dizilerek son bulan Mata Harinin gerçek öyküsünden çok etkilenmiştim. Ölümü sonrası kolektif alanda enerjinin bir türü olarak yaşayan ve sahneye dönerek derdini anlatan bir Mata Hari hayal ettim. Elimden geldiğince, festival tadında hayatını tiyatro metnine tas¸ıdım. Umarım renkli ruhu, sahnede vücut bulmus¸ halini begˆenmiştir. Ona sahnede hayat veren oyuncumuz Aslı İktu, geçtiğimiz günlerde Üstün Akmen Seçici Kurul Ödülü’ne layık görüldü.

 

THINK Houseun etkinlik programından söz eder misiniz? 

 

Psikofelsefe atölyelerimiz devam ediyor. Önümüzdeki süreçte, THINK’i kurarken, düşünceleri ile bize rehberlik eden Engin Geçtan üzerine atölyemizi gerçekleştireceğiz. Onun zengin düşünce dünyasını keşfedebilmek için, etkilendiği varoluşçu felsefeyi, kaos teorisini, kuantum mekaniği felsefesini de konuşacağız. Bir sonraki çalışmamız, psikofelsefe bakış açısı ile oluşturduğumuz ‘Kendini Yaşama, Var Olma ve Başarma Cesareti’ adlı ana müfredat programımız olacak.

 

Tiyatro tarafında, son iki prodüksiyonumuz “Sondan Sonra” ve “Bestenigâr Yokuşu” yoğun bir ajanda ile seyirciyle buluşma devam edecek. Dünyanın en önemli sahnelerinde yer almış, Dennis Kelly imzalı Sondan Sonra’nın, THINK House yorumunu görmek isteyenleri bekliyoruz. Yüksek tempolu ve kurgusu ile dikkat çeken “Bestenigâr Yokuşu”, polisiye tutkunlarını gönüllerinde taht kurmaya aday.

 

Direklerarası Seyirci Ödülü’ne layık görülen “Einstein Kumpanyası” ve Üstün Akmen Özel Ödülü nü kazanan "Mata Hari" adlı oyunlarımız, yine ajandamızda yer alıyor. İlk göz ağrımız Lazarus rüzgarı, THINK House sahnesinde esmeye devam edecek.

 

Son olarak THINK House yeni sezonda da tiyatro dünyasına yeni oyunlar kazandıracak mı?

 

Buradan ilk defa söylemiş olayım. Önümüzde sezon, şu ana kadar ki en büyük prodüksiyonumuzu hayata geçirmek üzere çalışmaya başladık. Sahne önünde ve arkasındaki kalabalık ekip, ihtiyaç duyduğumuz ışık ve müzik alt yapısı nedeniyle, ancak belli donanıma sahip salonlarda sahne alabileceğiz. Bu proje ile dramatik bir hikayeyi, teatral performans şovuna dönüştüreceğiz. Nefesleri kesecek, tamamen performansa dayalı bir sahne gösterisi, sanatseverleri bekliyor.

 

Ayrıca yeni metin arayışımız devam ediyor. Gelen öneriler var ancak, THINK’in marka vaadine uygun işlerle seyirci karşısına çıkmak istediğimiz için acele etmiyoruz.

THINK HOUSE Mayıs Ayı Programı

5 Mayıs CumaTiyatro Oyunu: “Sondan Sonra”

(Oyuncular: Ayşe Günyüz Demirci, Hasan Demirci)

 

6 Mayıs CumartesiTiyatro Oyunu: “Sondan Sonra”

(Oyuncular: Ayşe Günyüz Demirci, Hasan Demirci)

 

7 Mayıs Pazar  Atölye: Çocuklar İçin Gölgelerle Oyun Atölyesi

(Eğitmen: Nazan Demir)

 

10 Mayıs ÇarşambaAtölye: Fırat Devecioğlu ile Psikofelsefe: Kırılganlık Cesaret ve İlişkiler/C. G. Jung Felsefesi

 

11 Mayıs Perşembe  Tiyatro Oyunu: “Bestenigâr Yokuşu”

(Oyuncular: Nazan Demir, Bahadır Karaca, Hasan Demirci)

 

12 Mayıs Cuma  Tiyatro Oyunu: “Lazarus”

(Oyuncu: Hasan Demirci)

 

13 Mayıs CumartesiTiyatro Oyunu: “Einstein Kumpanyası”

(Oyuncular: Melissa Karagöz, Bahadır Karaca)

 

17 Mayıs Çarşamba   Tiyatro Oyunu: “Mata Hari”

(Oyuncu: Aslı İktu)

 

19 Mayıs Cuma  Tiyatro Oyunu: “Einstein Kumpanyası”

(Oyuncular: Melissa Karagöz, Bahadır Karaca)

 

20 Mayıs Cumartesi  Tiyatro Oyunu: “Sondan Sonra”

(Oyuncular: Ayşe Günyüz Demirci, Hasan Demirci)

 

21 Mayıs PazarTiyatro Oyunu: “Bestenigâr Yokuşu”

(Oyuncular: Nazan Demir, Bahadır Karaca, Hasan Demirci)

 

24 Mayıs Çarşamba   Atölye: Fırat Devecioğlu ile Psikofelsefe: Kendini Yaşama, Var Olma ve Başarma Cesareti

 

26 Mayıs Cuma  Tiyatro Oyunu: “Einstein Kumpanyası”

(Oyuncular: Melissa Karagöz, Bahadır Karaca)

 

27 Mayıs Cumartesi  Tiyatro Oyunu: “Bestenigâr Yokuşu”

(Oyuncular: Nazan Demir, Bahadır Karaca, Hasan Demirci)

 

28 Mayıs PazarAtölye: Çocuklar İçin Sokak Oyunları Atölyesi

(Eğitmen: Nazan Demir)

Etiketler: THINK  co-working